Elena Maglevannaya Mültecilik Statüsü Aldı
Fin-Rus Vatandaşları Forumu internet sitesinde yer alan bir habere göre, Finlandiya makamları Rus gazeteci ve insan hakları savunucusu Elena Maglevannaya’nın sığınma talebini kabul ederek mültecilik statüsü tanıdı.
Elena, Rus hapishanelerindeki Çeçenlerin maruz kaldıkları işkence ve kötü muameleler hakkında yazdığı makaleler nedeniyle aldığı tehditler üzerine 2009 yılında Rusya’dan ayrılmıştı. Yazdığı makaleler nedeniyle aleyhinde açılmış ceza davaları Savcılık lehine sonuçlandı ve iftira suçunu işlemekle cezalandırıldı. Elena, Finlandiya’da sığınma başvurusunun neticesini beklerken Rus hapishanelerindeki koşulları araştırmaya devam etti.
Temmuz 2010’da YLE News’e verdiği röportajda, Elena, Avrupa adalet sistemine olan inancını şu sözlerle açıklamıştı: “Burada, Finlandiya’da hukuk kurallarının üstünlüğü hakim. Sıklıkla hukukun hiç bir anlam ifade etmediği ya da olmadığı durumlarda bulundum”. Daha önce de önde gelen bazı insan hakları savunucuları Elena için Finlandiya göç makamlarına bir dilekçe ile başvuruda bulunmuştu. Kuzey Kafkasya’daki insan hakları ihlallerini gündeme taşıyan pek çok Rus gazeteci ve aktivist öldürüldü ya da hapsedildi.
Rus-Çeçen Dostluk Komitesi’nin Yönetim Kurulu üyesi Oksana Chelysheva, Fin Göç Servisi’nin bir kez daha tarafsızlığını ortaya koyarak, Elena Maglevannaya’nın sığınma talebinin haklı olduğuna ve gerçekten uluslararası korumaya ihtiyacı olduğuna kanaat getirdiğine değindi. Oksana, Elena’nın Finlandiya’da çok destek gördüğünü ve bugünkü kararın herkesi memnun ettiğini yazdı. Yazısında Elena’nın insan hakları çalışmalarına Volgograd’da yalnız başladığını hatırlatan Oksana, Elena’ya teşekkür ederek Zubair Zubairayev’in durumuna uluslararası dikkat çekmeyi başardı dedi.
Elena’yla yaptığımız röportajla devam ediyoruz:
Fin yetkililerin sığınma başvurunuzu kabul etmesi hususunda Fin-Rus Vatandaşları Forumu’nun tebriklerini kabul edin lütfen.
Fin-Rus Vatandaşları Forumu’nun yanı sıra Fin makamların kararını beklerken bana destek olan ve yardım eden herkese teşekkür etmek istiyorum. Ayrıca mükemmel bir ülke olan Finlandiya’ya bana böylesi güzel davranışından dolayı şükranlarımı sunuyorum. Hiç kuşku yok ki Finlandiya benim ikinci değil birinci vatanım olacak, Rusya bazı nedenlerden ötürü evim olamadı.
Rusya’dan herhangi bir tebrik aldınız mı?
Şu an için Rusya’dan çok fazla tebrik gelmedi ama arkadaşlarım henüz karardan haberdar değiller. İlk tebrik Moskova’dan bir insan hakları savunucusu olan Tatyana Monakhova’dan geldi ve habere çok sevindiğini söyledi.
Nasıl bir statü elde ettiniz: sığınma hakkı mı yoksa insani nedenlere dayalı oturum izni mi?
Mültecilik statüsü elde ettim; belgelerim statümün “A Sınıfı” olduğunu söylüyor yani bir mültecinin elde edebileceği en üst düzey statü. Oturum iznim daha sonra uzatılma imkanıyla dört yıllık.
Fin yetkililerin ve Fin Göç Servisi’nin sadece Kuzey Kafkasya’dan gelenlere değil de, Rusya’dan gelenlere yönelik tutumu nasıl? Finlandiya’nın Rusya’dan gelen sığınmacılara yönelik politikalarında herhangi bir değişiklik var mı?
Kaldığımı mülteci merkezinde bana söylendiğine göre, merkezin tarihi boyunca Kuzey Kafkasya dışından mültecilik statüsü elde eden ikinci Rus vatandaşıyım. İlki aile birleşimiyle ilgiliymiş. Diğer mülteci merkezlerindeki durumlar hakkında net bir bilgim yok, ancak Rus vatandaşlarına oldukça nadir mültecilik statüsü verildiğini söyleyebilirim. Benim durumumda kararın bu denli hızlı verilmesinin ardında yatan neden, genel olarak Finlandiya ve Avrupa’nın Rus yetkililerin demokratik söylemlerinin ardında ne olduğunu ve Rusya’daki insan haklarının güncel durumunun ne olduğunu anlamaya başlamalarıdır. En azından benimle ilgili dosyada bunun böyle olduğunu umuyorum.
Fin yetkililerin kararının sizin açınızdan kişisel önemi nedir?
Beklenildiği gibi bugünkü kararın benim açımdan kişisel önemini abartamam. Karar benim açımdan şu manaya geliyor ki, bundan böyle her an tutuklanmak, hapsedilmek, işkence görmek ya da basitçe öldürülmek korkusu olmadan yaşamıma ve çalışmalarıma huzur içerisinde devam edebilirim. Özgür ve barışçıl bir ülkede yaşayabilirim. Çok mutluyum.
Kararın Avrupa Birliği içerisinde sığınma başvurusunda bulunan diğer Rus vatandaşları için bir etkisi olabilir mi? Bu kararın Rusya’da zulüm gören gazeteciler ve insan hakları savunucularının Avrupa Birliği’nde koruma almasına etkisi nasıl olur?
Ümit ediyorum ki benim durumum bir emsal olarak hizmet edecek ve genel olarak emsallere dayanan Avrupa adalet sistemi sayesinde bağımsız gazeteciler ve insan hakları savunucularının Batı’da daha kolay sığınma elde edebilir diye düşünüyorum. Sovyetler Birliği’nin dağılmasında sonra Batı’da yaygın olarak gazetecilerin Rusya’da artık baskı altında olmadığı görüşü hakimdi. Benimle ilgili kararda şunu fark ettim ki, bu karar sadece benim hayatımı kurtarmadı, en önemlisi Rusya’da siyasi baskının devam ettiği gerçeğini tanıdı. Bu nedenle çok önemli.
Doğal olarak, yakın gelecekte Batı’da sığınma başvurusunda bulunan Rusya’da zulüm görmüş gazeteciler ve insan hakları savunucularının kabulü daha kolay bir hal alacak, o zaman insan hakları için savaşanların Rusya’da gördüğü baskılar son bulacaktır. Pek çok Avrupa ülkesinin bu gerçeği dile getirmekten kaçındığını, ketum davrandığını biliyorum.
Peki sizinle ilgili kararın genel olarak Avrupa Birliği’nin sığınma politikasında bir etkisi olabilir mi? Bu politikayla ilgili kişisel görüşünüz nedir?
Mülteci kampında yaşayan ve çok sayıda sığınma başvurusunu gören birisi olarak Avrupa Birliği’nin mülteci politikasının çoğunlukla adil olduğunu söyleyebilirim. Ancak içerik konusunda ve şu Dublin Tüzüğü hakkında ciddi bir eleştirim var. Dublin Tüzüğü’nün uygulandığı birkaç olaya şahitlik ettim, eşlerden birisinin Polonya’ya sınırdışı edilmesiyle aileler bölündü; Polonya, Çeçen mülteciler için minimum düzeyde dahi güvenliği temin edemiyor; Çeçen diktatör Ramzan Kadirov tarafından gönderilen katiller Polonya’da rahatça dolaşıyor. Dublin Tüzüğü ile ilgili bir şeyler yağılması gerekiyor, bir şey yapılamıyorsa bile en azından metne bazı istisnalar eklenebilir.
Bir diğer konu ise, daha önce hiç olmadığı gibi Finlandiya dahil olmak üzere Avrupa ülkelerinin, Çeçenlerin sığınma başvurularını reddetmeye başlaması aşırı derecede endişe verici bir durum. Avrupalı yetkililerin, Kadirov’un kukla rejiminin Çeçenya’da yaşamın “normalleştiği” iddialarına inandığı doğru olabilir mi? Şu anda Çeçenya’da açıktan bir savaş yaşanmıyor olması önemli değil. Önemli olan insan yaşamı, eğer bir kişi Çeçen diktatör Kadirov’dan hoşlanmıyor, bir kuruş değeri yok. İnsanlar güpegündüz kaçırılıyor ve öldürülüyor, hayatta bırakılanlar ise bir sonraki kurban olmamak için susuyor.
Avrupa Birliği’ndeki insanların yanı sıra çoğunlukla Kuzey Kafkasyalılar tarafından desteklendin. Avrupa’daki Kuzey Kafkasyalı mültecilerin karşı karşıya kaldığı en ciddi problem nedir?
En büyük sorun yine Dublin Tüzüğü. Rus yetkililer Çeçenlerin diğer ülkelere vize almasını engellemeye çalışıyor, bu nedenle Çeçenlerin en kolay ulaşabildiği ülke Rusya ile serbest vize rejimi uygulayan Polonya. Polonya’da Çeçenler Kadirov’un adamlarından tehditlerle karşı karşıya kalıyorlar. Öte yandan Dublin Tüzüğü düzenlemeleri nedeniyle bir başka Avrupa Birliği ülkesine de geçemiyorlar. Bir gazeteci arkadaşımdan alıntı yaparsam, “Polonya tuzağında” kapana sıkışmış durumdalar.
Bir diğer problem ise, Kadirov’un Çeçenya’da hayatın normalleştiği şeklinde hayali iddiaları ve patronları Rus Devlet Başkanı Dmitry Medvedev ve Başbakanı Vladimir Putin’in de bu konuda Avrupalıları ikna için büyük çaba sarf ediyorlar. Maalesef, bazen, Avrupalılar onları dinliyor ve bu yüzden de Çeçenler şimdi bir çıkmazdalar. Çok kısa bir süre önce, Slovakya’da iki Çeçen’in –Anzor Chentiev ve Ali İbragimov– Rusya’dan gelen iddialar nedeniyle tutuklandıklarını ve şimdi de sınırdışı edileceklerini, yani bir nevi ölüme gönderileceklerini öğrendim.
Memleketiniz Volgograd’taki Rus yetkililer ve yöneticilerin, Fin makamlarının size mültecilik statüsü vermesi kararı karşısındaki tepkileri nasıl olacaktır sizce?
Tepkileri elbette olumsuz olacak. Düşünün, ben şimdi Rusya dışında yaşıyorum ve onlarla olan savaşıma bir son vereceğimi sanabilirler. Buna mutlak kesinlikte bir yanıt verebilirim: ümitleri boşuna, tam tersine onların baskısından kurtulmuş olmam çabalarımı iki katına çıkaracak.
Eğer Rusya’ya geri dönseydiniz neler olabilirdi? Rusya’da da Finlandiya’da aldığınız kadar destek görür müydünüz?
Eğer Rusya’ya geri dönseydim, açıkça ifade edebilirim ki böylesi bir destek alamazdım. Evet, insan hakları savunucuları arasında çok dostlarım var ama genel olarak medya Rusya’ya sınırdışı edilişimi memnuniyetle karşılar ve tutuklanmamı seyrederdi. Hiç şüphem yok ki hakkımdaki mahkeme kararı da Putin yanlısı medyanın baskısı sonucu çıktı. Açıkçası hakkımdaki kararı beklemek beni fazla bunalıma sokan şeylerden birisiydi. Düşmanlarımın zafer kazanacağı ve beni demir parmaklıkların arkasına atacakları düşüncesi, bunun olmaması için sürekli dua ettim. Ama şimdi cesurca bunu bekleyen insanlara haykırabilirim: Bunu aklınızdan bile geçirmeyin!
Finlandiya’da sadece devletten ve yerel gazetecilerden değil, aynı zamanda sıradan halktan da inanılmaz bir destek gördüm. Bana olabileceklerle ilgili endişeleri oldukça dokunaklıydı. Yerel bir gazetede hikayemin yayınlanmasından sonra, bunu okuyan bir Fin bana bahçesinden topladığı ahududuları ve kendi hayatını anlattığı bir kitabı bana hediye olarak gönderdi. Kitapta bir giriş vardı ve benim hikayemin ona harekete geçme şevki verdiğini söylüyordu. Geçen Yılbaşı hiç tanımadığım bir bayan bana dokunaklı bir kartpostal gönderdi. Hissettiğim minnettarlığı kelimelerle ifade edemiyorum. Rusya’da buna benzer bir şeylerin olabileceğini hayal bile edemiyorum. Bir terörist, haydutların destekçisi ya da daha kötü sözlerle çağrılırdım. Kesinlikle ne ahududular ne de kartpostallar olmazdı.
Finlandiya’da geleceği ilişkin planlarınız neler? Ne yapmaya başlayacaksınız? Nerede yaşayacaksınız? Fin makamları Finlandiya’da yerleşmeniz konusunda size yardımcı olacaklar mı?
Öncelikle en önemlisi kendi başımın çaresine bakmak ve çalışmak istiyorum. Rusya’da zulüm ve işkence görenlerin hakları için savaşmaya ve yazmaya devam edeceğim. Bu suçların sorumlularının ve en iğrenç suç olan “Çeçen halkının soykırımının” sorumlularının adaletin önüne çıkarılması için uğraşmaya devam edeceğim. Bu suçların sanıkları yarı-Devlet Başkanı Medvedev ve ülkenin gerçek patronu Putin tarafından yönetilen Rus yetkililerdir.
En başından bu yana Finlandiya devletinden çok yardım aldım. Rusya’da büyümüş birisi olarak, bir devletin insanlara bu kadar iyi bakacağını ve vatandaşı olmayanların ülkelerinde kalmalarına izin vereceğini düşünemezdim. Bir daire ve sosyal yardımlar verilecek; Finlandiya için hiçbir şey yapmamış olmama rağmen sosyal hizmetlilerden bir şey istersem, genelde taleplerim karşılanıyor.
Rusya’da tüm hayatınız boyunca devlet için çalışabilirsiniz ve sonuçta devlet kesinlikle size kayıtsız kalır. Bu en büyük fark. Finlandiya’ya ilk geldiğimde yaşadıklarım pozitif manada beni ürkütmüştü. Böylesi bir şey beklemiyordum.
Kısa sürede kiralık bir daire bulmama yardım edileceğine söz verildi. Dairenin Finlandiya’nın Güney Karelia bölgesinde olacağı söylendi. Bana koruma sağlayan Finlandiya halkına uzun süre yük olmamak için doğal olarak bir iş arayışı içerisindeyim. Ama öncelikle şu aşamada yeterince bilmediğim dili biraz daha öğrenmem gerekiyor.
Okuyucularımıza söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Bir kez daha bana yardım eden ve beni destekleyen herkese şükranlarımı sunuyorum. Bu kadar çok insanın benim yanımda olması, benim açımdan alışılmadık ve beklenmedik bir şey. Sizlere minnettarım ve hepinizi çok seviyorum. Elbette çalışmalarıma devam edecek, herkese Rusya’da nelerin olduğunu ve nelerin yaşanmaya devam ettiğini aktaracağım; böylelikle burada Finlandiya’da ve Avrupa’daki insanlar ne tür bir komşuya sahip olduklarını öğrenecekler.
25.10.2010
Fin-Rus Vatandaşları Forumu
Bir yanıt bırakın!