Arşiv Belgeleri

Tozlanmış raflardaki Arşiv Belgeleri…

Çeçen Kültürü

Çeçen Dili ve Folkloru, Halk Dansları, Efsaneler, Öykü ve Masallar ile çeşitli kültürel bilgiler…

Çeviriler – Makaleler

Çeşitli Çeviri ve Makaleler…

Röportajlar

Ekibimizce Yapılmış Çeşitli Röportajlar…

Şarkı Sözleri

Sevdiğiniz Çeçence şarkıların sözlerine buradan ulaşabilir, dinleyebilir ve indirebilirsiniz.

Ana Sayfa » Arşiv Belgeleri

TBMM Gündem Dışı Tartışma: Hükümetin Dış Siyaset Politikası ve Çeçenya (2000)

Bu yazı 20 Kasım 2012 Salı  tarihinde yazıldı. Şimdiye kadar 3.053 defa okundu.. Yorum Yok
TBMM Gündem Dışı Tartışma: Hükümetin Dış Siyaset Politikası ve Çeçenya (2000)

Türkiye Büyük Millet Meclisi 21.Dönem’de (18 Nisan 1999 – 14 Kasım 2002) görev yapmış DSP Kayseri milletvekili ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in dış siyasetteki son gelişmeler ve gerçekleştirilen temaslarla ilgili konuşması ve bu konuşmaya müteakip diğer parti milletvekillerince verilen cevaplar.

A) GÜNDEMDÎŞI KONUŞMALAR
1. Dışişleri Bakanı İsmail Cem’in, dış siyasetteki son gelişmeler ve gerçekleştirdiği temaslar konusunda gündemdışı açıklaması ve ANAP Van Milletvekili Kâmran İnan, MHP Afyon Milletvekili Müjdat Kayayerli, FP Ankara Milletvekili Oya Akgönenç Muğisuddin, DYP İçel Milletvekili Ayfer Yılmaz, DSP Adana Milletvekili Ali Tekin’in grupları adına konuşmaları.

DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM (Kayseri) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dışsiyasetteki son gelişmelere ilişkin olarak kısaca bilgi sunmak istiyorum. Aslında, bu bilgi sunuşunun daha sık olabilmesi de gerekiyor. Bunu, şu dönemde, biz, Dışişleri Bakanlığı olarak, birkaç mekânda, birkaç platformda gerçekleştirmeye çalışıyoruz ve bakıyorum, ekim ayında bilgi sunmuşuz Genel Kurulumuza; kasımda, Dışişleri Komisyonumuzla bir toplantı yapmışız; yine, kasımda, Plan ve Bütçe Komisyonunda; aralık ayında Büyük Millet Meclisimizin Genel Kurulunda; ocak ayında, önemli bir toplantıyı, hükümeti oluşturan üç partimizin liderleriyle yapmış ve kendilerine Avrupa Birliği konusundaki meseleler, yaklaşımlar, sorunlar, yöntemler hakkında bilgi sunmuşuz. Şubat ayında, yine, özellikle Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri konusunda Büyük Millet Meclisimizin Dışişleri Komisyonuyla toplanmışız. Yine, şubat ayında, Çeçen mültecilerle ilgili olarak, koalisyonu oluşturan üç partimizin liderine bir sunuş yaptık Sayın içişleri Bakanımızın da bulunduğu bir toplantıda ve onun sonucunda da, hükümet sorumlularımız, kamuoyuna politikamızla ilgili bilgi vermiş. Bu arada, yine, bizim yapmaya çalıştığımız, partilerimizden ve milletvekillerimizden dışişleri konusunda gelen istekleri, talepleri karşılamaya çalışmak. Parti düzeyinde, Doğru Yol Partimizle ve Milliyetçi Hareket Partimizle iki defa dış konularda sunuşumuz oldu; Anavatan Partisi Sayın Genel Başkanına, benim bilgi sunuşum oldu. Ayrıca, Dışişleri Komisyonumuzun toplantılarında hazır bulunan arkadaşlarımız aracılığıyla da, mümkün olduğunca, bu bilgi sunuşlarını devam ettirdik. Bunlar, mükemmel olduğu, yeterli olduğu için konuşmuyorum; ama, sözlerime girerken bu bilgiyi de sunmak istedim.

Sayın milletvekilleri, Türkiyemizin dışpolitikası, sürekli gelişen, kendini ileriye götüren bir çizgi izlemiştir ve izlemektedir. Burada, Türkiyemizin 21 inci Yüzyıldaki konumu üzerine, işlevi üzerine, bu konumu tarif eden iki hedefe Türkiyemiz yönelmiştir. Hedeflerden birincisi, gelişen, büyüyen Avrasya bütününün, Türkiye olarak, merkezî, belirleyici bir ülkesi olmak; ikinci hedefimiz, Avrupa Birliğinin tam üyesi olmak. Bu iki hedef, Türkiye’nin 21 inci Yüzyıldaki küresel işlevinin tanımını getirmekte ve bu hedefe yönelirken birkaç temel yöntem izlemekteyiz. Bunlardan birincisi -ki, bu tanımı yapmaktayım ve geliştirmekteyiz- Türkiye’nin tarihî coğrafyası tanımım yerleştirmekteyiz. Türkiye’nin tarihî coğrafyası, bizim açımızdan, Türkiyemiz ve dışpolitikamız açısından, dışsiyasetin çok belirli bir ölçüsü, parametresidir. Nedir Türkiye’nin tarihî coğrafyası; Türkiye’nin tarihî coğrafyası, bizim, kendileriyle tarihi paylaşmış olduğumuz toplumların yaşadığı coğrafyadır; inancı paylaştığımız, paralel kültürü paylaştığımız, dili paylaştığımız insanların var olduğu tarihî coğrafya. Bu, Türkiyemiz açısından çok önemli bir birikimdir. Biz, bundan üç yıl önce göreve başladığımızda bu hedefi tanımlamıştık, ortaya koymuştuk. Türkiye’nin tarihî coğrafyası dediğimizde Balkanlar, Kafkasya, Ortaasya, Ortadoğu, Kuzey Afrika, hatta, Afrika’da Sudan, Yemen; yani, yüzlerce yıl kendileriyle ortak özellikleri paylaştığımız insanların coğrafyası. Biz, bu bağlamda, mümkün olduğunca, bu coğrafyada, Türkiyemizin etkinliğini, gücünü, siyasî ilişkisini, ekonomik ilişkisini geliştirmek iddiasındayız ve belli ölçüde de bunu başarmaktayız, geliştirmekteyiz.

ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) – Sayın Bakanım, Doğu Türkistan’ı unuttunuz!

DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM (Devamla) – Şimdi, burada, hemen yine bu coğrafyadan devam edeyim. Sözünü ettiğim bu coğrafyada olumlu gelişmeler söz konusudur. Bazı sıkıntılarımız var, ona geleceğim. Bir defa, Kafkasya’da olumlu gelişme dediğimizde, öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımızın büyük gayreti ve öncülüğünde, Türkiyemiz, Bakü-Ceyhan gibi dev bir projede – ki, bunda çok menfaat vardır, çelişkili menfaat, ulusal menfaat, şirket menfaati- ciddî mesafe almıştır. Enerji Bakanımızın elbette yönlendirdiği çalışmalarda, bizim katkımızla, şu anda, bizim, ekonomiden sorumlu müsteşar yardımcımız Washington’da bu konuyla ilgili toplantılara katılmaktadır.

Yine, Kafkasya’da olumlu gelişme dediğimizde, geçenlerde gerçekleşen Türk zirvesi ve orada bu Bakü-Ceyhan konusunda Sayın Cumhurbaşkanının sağladığı gelişmeden bahsetmek istiyorum. Bu tarihî coğrafya içinde baktığımızda, bir defa, Türkiyemizin birçok bölgede gelişen ilişkisini görüyoruz ve bunlar bir siyasî ortamın hazırlanmasıyla mümkün oluyor. Örneğin, bu sabah aldığım bir haberi size sunayım: Habere göre, bugün, Türkiye, Malezya’ya askerî zırhlı araç satışı anlaşmasını tamamlamış gözüküyor ve 300 milyon dolarlık bir ihracat; bunlar çok önemli.

Kafkaslardan ve Ortaasya’dan bahsettim; bir yönüyle, ilişkilerimizin iyi gittiğini söyledim. Ortaasya’ya çok yoğun çaba vermekteyiz. Aynı zamanda, hükümet bütünlüğü içerisinde, ilgili Devlet Bakanımız Sayın Çay’ın da sürekli temasları ve çabalarıyla, Ortaasya ile genelde iyi ilişkilerimiz büyümektedir, artmaktadır; fakat, hemen belirteyim; özellikle Çeçen savaşı sonrasında, Türkiyemizin önündeki sorunlu bölge, öncelikle Ortaasya ve Kafkasya’dır. Yani, bizim açımızdan, Türkiye açısından hayatî olan, bizim, siyasî, ekonomik, kültürel birçok ilişkimiz olan bu bölgede, ben, 2000 yılının sıkıntılı ve sorunlu olduğunu, olmaya da devam edeceğini görmekteyim.

Çeçen savaşı, bizim için fevkalade önemli olmuştur. Çeçen savaşında, Türkiye olarak hep şunu söyledik, dedik ki, bizim, Türkiyemizin anlayışı, toprak bütünlüğüdür; Türkiyemizin anlayışı, teröre -hangi türü olursa olsun- karşı olmaktır…

ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) – Sayın Bakan, Çeçenleri terörist kabul ettiniz.

DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM (Devamla) – …ama, Türkiye olarak, biz, insan hakları…

ŞEREF MALKOÇ (Trabzon) – Çeçenleri terörist kabul ettikten sonra, mesele zaten bitmiştir.

BAŞKAN – Sayın Malkoç; lütfen…

DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM (Devamla) – Çeçenistan’daki kadınların, çoluk çocuğun uğradığı, onların hedef olduğu vahşet, insan hakları konusu sadece oranın meselesi değildir, sadece ilgili devletin meselesi değildir; insan hakları sorunu hepimizin ortak meselesidir ve Çeçen insanının maruz kaldığı insan haklan ihlalleri, bizim, hepimizin meselesidir. Yine, Çeçenistan’a -onu iftiharla söyleyeyim Türkiyemiz adına- Çeçen mültecilere ilk yardımı ulaştıran ülke Türkiye olmuştur. 25 Kasım 1999; daha, dünya elini uzatmadan, Türkiyemiz, Silahlı Kuvvetlerine ait nakliye uçağıyla ilk yardımı ulaştırmıştır. Daha sonra, Ahmeta Vadisindeki geçici iskân mahallerindeki mültecilere, Türkiyemiz, yardım elini uzatmıştır; ilk olarak Aralık ayında 3 TIR’dan oluşan malzeme gönderilmiştir -uzatmayayım- şu anda da, kendilerinin emrinde olduğunu -ilgili Birleşmiş Milletler Teşkilatına- söylediğimiz seyyar aşevi oradadır. Hastanenin hazırlığı tamamlanmıştır; sahra hastanesini, ihtiyaç duyduklan anda, biz, devreye sokacak konumdayız; yine, tıbbî yardım devam etmektedir. Şunu söyleyeyim, Çeçenistan konusunda ayrıca bir şey daha ekleyeyim, insanlar sınırımıza geldiğinde, biz, o insanlara, gerçekten ihtiyacı olanlara kapıları da açtık Türkiye olarak. Bu, bizim Bakanlığımızın şeyi değildir, ilgili bakanlık yaptı bunu; doğru olarak yaptı. Biz, yardımcı olduk kendilerine ve biz, her zaman, o insanlara yardım götürdük. Bunu, koalisyon liderlerinin toplantısında ele aldık, bu açıklamaları yaptık ve şu anda da, her türlü yardımı yapmaya hazırız ve buna devam etmekteyiz.

Kafkaslar sorunlu bölge dedim. Kafkaslarda, bu Çeçen savaşı sonrasında, özellikle Gürcistan’ın, belli ölçüde Azerbaycan’ın hedef yapıldığı bir tehditkâr ortam oluşmuştur; bu, bizi çok kaygılandırmaktadır. Gürcistan’a her türlü güvenceyi verdik. Azerbaycan’la zaten çok yakın ilişkimiz var ve bu konuyu, NATO’da, özellikle Türkiye sahiplendi, tartışıyor, devam ettirtiyor ve Kafkasya’nın güvenliğinde Türkiye öne çıkıyor.

Yine, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bir düşünceyi geliştirmekteyiz; Kafkasya’da istikrar paktı. Bunun yazışmalarını yapıyoruz, daha henüz taslak aşamasında. İlgili devletlerin düşüncelerini almaktayız ve bunu geliştireceğiz.

FP GRUBU ADINA OYA AKGÖNENÇ MUĞİSUDDİN (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; her şeyden önce, Türkiye’nin, günümüzde, artık bir bölge devleti olduğu düşüncesini bir kere daha vurgulayarak söze başlamak istiyorum.

İlk defa, müsaadenizle, Rusya’dan başlayacağım. Evet, Rusya ile yeni bir döneme girdik. Avrasya bölgesinde, Türkiye-Rusya, yeni bir denge kurmuştur ve belki de, bu, tarihte yakaladığımız nadir dengelerden, nadir zamanlardan biridir; lakin, hiçbir zaman unutmamamız lazım ki, arkada bıraktığımız uzun bir dönem vardır ki, orada da Rusya’ya ne kadar güvenip ne kadar güvenmeyeceğimizi iyi tartmamız, iyi ölçmemiz gerekir.

Şimdi, bu çerçeveden baktığımız zaman, Çeçenistan’a yapılanları kabul etmek veya o konuda daha çok sesimizi çıkarmamak, bence bir hata idi. Fakat, belki de diyeceksiniz ki, yapılabilecek şey oydu; ama, ben, şunu söylemek istiyorum: O geziye gidilirken, bu Meclisten defalarca, defalarca ve çeşitli gruplar tarafından “aman dikkatli olun, aman Çeçen konusunda hassas olun” denildiği halde, oraya gidip, bu şekilde bir anlaşmanın imzalanması, hakikaten, büyük hatalardan biriydi ve biz, dünya kamuoyunda zor bir duruma düştük; çünkü, Avrupa Konseyinde, gittiğimiz bütün toplantılarda, tüm Avrupa devletleri, kalkıp, Rusları yaptıklarından dolayı lanetlemiş ve bu işi tasvip etmediklerini belirtmişlerdir.

Evet, Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi, Çeçenistan hududundan bize gelenlere, biz, bir miktar yardımda bulunduk; ben, bunu biliyorum, hükümetin güç durumda kaldığını da biliyorum; fakat, buna rağmen, bu Çeçenlerin dünyada gidecek başka bir yerleri var mıydı; bir de onları düşünerek bu olaya çok özel bir muamale yapmamız gerekirdi.

Peki, Çeçenistan’ı bir tarafa koyarsak; Azerbaycan’da hâlâ devam eden Karabağ durumuna ne dememiz icap eder? Orada herhangi bir gelişme var mıdır? Niçin bu konular üzerinde konuşmuyoruz? Neden, Meclisin fikirlerini daha net bir şekilde belirtmiyoruz? Çünkü, arkasına Millet Meclisinin gücünü alan bir dışpolitika, güçlü politikadır. Yani, iç dinamikler, dış dinamiklerde etkili olur, olmalıdır; bundan kaçınılmaz. Eğer, bunların ikisi arasında bir. bölünme varsa, zaten, o zaman, etki derecesi sıfıra inmiş demektir.

DYP GRUBU ADINA AYFER YILMAZ (İçel) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dışişleri Bakanı Sayın ismail Cem’İn dış temaslarına ilişkin olarak Meclisimizi bilgilendirmesi nedeniyle ortaya çıkan gündemdışı konuşmada, Doğru Yol Partisinin görüşlerini aktarmak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce Sayın Bakanı hep birlikte dinledik; Latin Amerika’dan Malezya’ya, Japonya’ya, Güney Amerika’ya kadar bütün gelişmeleri, ekonomik gelişmeleri saydılar; ancak, tüm bunlarda tartışılacak unsurlar olsa bile, Sayın Bakanın Çeçenistan’la ilgili gündeme getirdiği konulara katılmak, ne yazık ki, mümkün değildir. Buradaki insanlık dramına seyirci kalınmış, kapımıza gelen mültecilere kapı kapatılmış, yardımlar ise yerine ulaşamamıştır. Zaten konuyu, Çeçen meselesini, bizim tarihî ve kültürel bağlılığımız olan bu insanları “Rusya’nın iç meselesidir” diye bir kalemde çizmek, bu konuya verdiğimiz önemi, ortaya koymuştu!

DSP GRUBU ADINA ALİ TEKİN (Adana) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Türk dış politikasında son zamanlarda ortaya çıkan gelişmeleri değerlendirmek üzere, Demokratik Sol Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Aslında, Türkiye, Balkanlar olsun Kafkaslar olsun, dünya dengelerini etkileyen çevresindeki tüm istikrarsızlık unsurlarında, insanlığın büyük yürüyüşünde yer almak isteyen bölge halklarının beklentileri doğrultusunda, insanlığa ışık vermiş aydın geleneklerden yana doğru dengelerin kurulabilmesi için vazgeçilmez bir katkının sahibidir.

Soğuk savaş sonrası dönemin ihtiyaçlarına cevap vermeye yönelik bölgesel örgütlenmelerde niçin başı çektiğimiz, ne Balkanlar ne de Kafkaslardaki gelişmelere istikrar ve barıştan yana bir güç olarak niçin bigâne kalmadığımız ve niçin Bakü-Ceyhan gibi yeni yüzyıl projelerine öncelik verdiğimiz, nihayet, niçin çağımızı şekillendirmekte olan ekonomik oluşumlar ve süreçler içindeki yerimizi güçlendirmeye ve sağlamlaştırmaya çalıştığımız gibi suallerin cevapları, işte, bu arayış içinde bulunabilir. Yüce Meclisimiz, bu saygın ve onurlu arayışta çok çeşitli sorunların üstesinden gelmeyi başaran siyasî irade, felsefe, yönetim ve kadrolarının gerçekten yanındadır.

TBMM Tutanak Dergisi- 18.04.2000 – Birleşim:82 – Cilt:31 – Sayfa: 198-217

©Waynakh Online

YASAL UYARI
Sitede yer alan materyallerin tüm hakları Waynakh Online’a aittir. Bu materyaller (haberden/makaleden/tercüme eserden sadece alıntı yapılsa dahi) ancak kaynak gösterilerek ve aktif link verilerek kullanılabilir.



Bir yanıt bırakın!

Aşağıya bir yorum ekleyin veya kendi sitenizden trackback yapın. İsterseniz RSS ile de yorumları takip edebilirsiniz.

Yorum yazmadan önce lütfen kuralları okuyunuz...

500 karakter kaldı.

Yorum yaparken kullanabileceğiniz etiketler:
<a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Bu sitede Gravatar kullanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi ve üyelik için Gravatar sitesini ziyaret ediniz.