Çeçenler Bir Duvarın Ardında
Polonya’da yayınlanan Polityka isimli haftalık dergide, 4 Nisan 2009 tarihinde Jerzy Danilewicz imzasıyla yer alan ve Polonya’daki mülteci sistemi ile Lehlerin mültecilere bakışını anlatan makaleyi sizlerle paylaşıyoruz.
Eskiden işçilerin konakladığı yüzlerce otelde yabancıları barındırarak onların yeni hayatlarına entegre olmalarını beklemek biraz safça sanırım. Mültecilerin kalabileceği merkezlerin alelade yerlerde kurulmaması gerektiğine inanıyorum. Katowice’de yaşanılanlar da benim tezimi doğruluyor sanki.
Yabancılar Ofisi herhangi bir yerde mültecilerin kalacağı bir merkez açmak isterse, yasal açıdan merkezi açmayı düşündüğü kentin yerel otoritelerine danışma zorunluluğu yok. Bu nedenledir ki Katowice yöneticilerinin önlerine sunulan bu emrivaki durum için yapabilecekleri hiç bir şey yok.
Katowice Belediyesi Sosyal Hizmetler Departmanı Başkanı Malgorzata Moryn Trzesimiech, “Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında Gliwicka Caddesi’nde kötü giyimli, garip görünümlü ve Rusça konuşan yabancılar yerel halkın dikkatini çekti ve bir kişi Sosyal Hizmetler Departmanı’nı arayarak yetkilileri durumdan haberdar etti. Aynı gün öğle saatlerinde de Yabancılar Ofisi’nden gelen bir faks Zaleza Bölgesi’ndeki Klimczoka Caddesi’nde bir mülteci merkezi açıldığına dair bilgi veriyordu” diyor ve “300 Çeçen mülteci o sabahtan beri orada yaşıyor” diye de ekliyor.
Yabancılar Ofisi Sözcüsü Ewa Piechota ise uygulamalarını savunarak, “Eğer mülteci merkezi açmak için yerel yönetimlerden izin alma zorunluluğumuz olsaydı, emin olun ki bu mülteci merkezlerinin %99’unu kuramamıştık” diyor. Yaşanılan durumun istisnai olduğunu belirtiyor ve “Rusya’dan gelen çoğunluğu Çeçen mültecilerin sayısında birkaç kat artış var, son zamanlarda sınır kapılarında hemen her gün 30’un üzerinde sığınma başvurusu oluyor. Belki bu sayı daha fazla ama sınır muhafızları ancak bu kadarına yetişebiliyor. Hatta Polonya Schengen Bölgesi’ne dahil olmadan önceki süreçte günde 200’ün üzerinde sığınma başvurusu oluyordu.” diyor.
Yabancılar Ofisi, Polonya’daki 20 mülteci merkezinin bulunduğu binaların ya sahibi ya da mülkleri kiralamış. Ofis bu merkezleri sığınmacıların mültecilik statüsü elde etmek için bekledikleri sürede barınmalarını sağlamak amacıyla kullanıyor. Her sığınmacının ilk önce gelmesi gereken yer olan başkent Varşova yakınlarındaki Debak’ta yataklar koridorlara taşınmış. Çok sayıda çocuk hasta olmaya başladığından, salgın riski ortaya çıkmış. “Mültecilerin sayısının artacağını biliyorduk ve bunun için de hazırdık ancak hiç kimse bu kadar yoğun şekilde sığınmacının gelebileceğini tahmin etmiyordu” diyen Ewa Piechota, “Son derece süratli bir şekilde yeni mülteci merkezleri açmamız gerekiyordu. Tartışmak için zaman yoktu ve bu insanları barındırabilmek için tüm ülkeyi baştan başa tarıyorduk” şeklinde devam ediyor.
Katowice Belediyesi mülteci merkezinin açıldığı bölgenin kötü bir yer olduğu konusunda Yabancılar Ofisi’ni baştan bilgilendirmişti. Zaleza sorunlu bir bölge. Suç, sosyal bir hastalık burada, yoksulluğa yoksulluk ekleniyor gibi. Ve hepsinden önemlisi burada yaşayan halk yabancıları kabullenmeye hazır değil.
Katowice kentinin Zaleza bölgesindeki Klimczoka Caddesi’nde bulunan eski bir işçi oteli mültecilerin ihtiyaçlarına göre düzenlendi ve mülteciler buraya yerleştirildi. Çok sayıda hamile kadın ve yüzden fazla çocuk. Yaz mevsimi geldi, merkezin yakınlarında ne bir spor sahası ne de bir çocuk parkı olmadığı için çocuklar caddede oyun oynamaya başladı.
Yakınlardaki bir mülkün sahibi olan 20 yaşındaki Magda, “Çocuk çığlıkları tüm gün dinmiyordu. Çocuklar her türlü oyunu oynuyorlardı. Arabaları çiziyor, savaşlar yapıyorlardı. Erkekler saldırgandı.” diyor.
İşte bu nedenle mülteci merkezindeki yakışıklı teröristleri tavlamaya gelen liseli genç kızlar dışında Klimczoka caddesi sakini Lehler Çeçenlerden hoşlanmıyordu. Fakat yerel sakinleri asıl öfkelendiren şey ise, burada kalan yabancıların günlük ihtiyaçlarını giderebilmesi için Avrupa Birliği Fonu’ndan adam başı günlük 70 Polonya Zlotisi aldıkları şeklindeki dedikodulardı (Oysa gerçekte adam başı 70 Polonya Zlotisi bir ay için ödeniyor). Magda, “Hiç birisi çalışmıyor, yan gelip Auchan’da (büyük bir alışveriş merkezi) çok fazla para harcıyorlar; oysa ben okul masraflarımı karşılayabilmek için Rossman’da (bir market) 12 saat köle gibi çalışıyorum…” diye şikayet ediyor. Magda’nın annesi doğru olduğuna kesinlikle inanarak, “Arabamdaki radyoyu aşırdılar. Peki bunu yapanların bizim Lehlerden olmadığına nasıl eminim biliyor musunuz? Bizim hırsızlarımız arabanın camını kırarak işlerini görür ve kaçar giderler. Ama bunlar kilidi matkapla delip kapımı açmışlar. Yani hırsızlar Leh olamaz. 100 Polonya Zlotisi değerindeki radyonun bana masrafı kilitle beraber 280 Polonya Zlotisi oldu” diye Çeçenleri suçluyor elinde herhangi bir delil olmamasına rağmen. Kleofas’taki işinden kovulan 50 yaşlarındaki madenci Piotr “Altlarında BMW arabalar var, camlarından uydu antenleri sarkıyor ve devlet hala onlara para ödüyor” diye mızmızlanırken Magda’nın annesi yeniden söze karışıyor: “Ve uyuşturucu ticareti de yapıyorlar” diyor, Piotr hemen ekliyor: “Onların genç ayıları okula bıçakla gidiyor”, Magda’da “Durmadan yerlere tükürüyorlar” diyor.
Katowice kentinin Zaleza’dan Meclis Üyesi olan Izabella Kminikowska şehir sakinlerini suçlamıyor. Yerel sakinlerin bakış açısına göre, madenlerin ve değirmenlerin kapanmasından sonra pek çok ailede acı olaylar yaşandı. Kimse onların sorunlarını çözmek için el uzatmadı. Ve bu yabancılar için her şey ücretsiz. Ama hiç kimse kömür madeninde çalışan madencilere Çeçen çocukların Ramazan ayı boyunca belirli sürelerde boğazlarından balgam dahil hiçbir şey geçmemesi gerektiği için tükürdüklerini açıklayamadı. Doğruyu söylemek gerekirse, Çeçen çocuklar Ramazan ayı dışında da çok sık tükürüyor fakat genel olarak bu alışkanlığın dini bir kökeni var. Çeçenlerde 16 yaşına basan her çocuk ailesini korumak için hazır hale gelmiş kabul edilir. Bu nedenledir ki Çeçen çocukların pek çoğu artık bir yetişkin olduklarının göstergesi olarak yanlarında bıçak taşır. Meclis üyesi hiç kuşkusuz Yabancılar Ofisi’ni mülteci merkezini kurarken bu bölgenin yerel sakinleri konusunda uyarmamakla büyük bir yanlış yaptı.
Meclis üyeleri, okul ve hatta sosyal hizmetler merkezi, yabancılar kendi denetimlerinde olmamasına rağmen Yabancılar Ofisi’nce ihmal edilen şeyleri kendileri onarmaya çalıştı. Protestan ve Katolik Kilisleri de onlara katıldı. Okul alanında çocukların birlikte oyun oynayabilecekleri, yetişkinlerin de farklı mutfak kültürlerini tanıyabilecekleri palyaçolu bir entegrasyon pikniği organize edildi. Bir şekilde kendilerini yeni bir ortamda bulan ve okula devam eden Çeçen çocuklar, kendileri için kolay olmasa da Lehçeyi hızlı bir şekilde öğrendiler. Çünkü ergenlik çağındaki bir Polonyalı ile amcasının kesik başının ayaklarının önüne fırlatıldığını asla unutamayacak olan 13 yaşındaki bir Çeçen çocuğun hayata dair yaşadıklarını bir tutmamız mümkün değil.
Çeçen kadınların kendisine gelerek yardım ricasında bulunduklarını söylüyor Meclis Üyesi Kminikowska. Katowice’nin sıradan halkı da onlara yardımcı oldu. Çeçenlerdeki doğurganlık oranı Polonya standartlarına göre oldukça yüksek olduğu için mülteci merkezinde beşik ve bebek arabası ihtiyacı oluyor. Bu tip konularda genelde kentin diğer bölgelerindeki yerel sakinler yardımcı oluyordu. Bu tip sorunlara hassasiyetle yaklaşan çoktu. Problemler çözülebilir görünüyordu. Ancak Katowice Belediye Başkanlığı inatla mülteci merkezi için seçilen yerin makul olmadığını ve kent problemlerine neden olduğunu iddia ettiği mektupları Yabancılar Ofisi’ne gönderiyordu.
Ve mülteci merkezi Haziran ayının sonunda kapatıldı. “Eğer karşınızda güçlü bir muhalefet varsa, sadece işinize bakıp çalışamıyorsunuz. En azından sessiz bir onay gerekiyordu” diyen Ewa Piechota kararı açıklıyor ve böyle bir şeyin ilk kez olduğunu da vurguluyor.
Katowice Belediye Başkanlığı Zaleza bölgesindeki Çeçenlerden ötürü protestolarını sürdürürken, Yabancılar Ofisi de yeni bir merkez için arayışlarını sürdürüyordu ve Jastrzebia Góra’da bir mülteci merkezi açılabileceği düşüncesindeydi. Sonbaharda Yabancılar Ofisi yerel yöneticilere haber vermeden buraya bir ziyaret gerçekleştirdi. Fakat yerel halk durumdan haberdar olmuştu ve bu girişimi engellemek için çalışmalara başlamıştı bile. Yerel halk hemen bir savunma komitesi oluşturarak protesto mektupları yazmaya başladı. Halk Çeçenlerin gelişiyle birlikte kent turizminin mahvolacağı konusunda uyarılarda bulunuyordu. Burada açılacak bir mülteci merkezinin muhtemelen teröristlerin askeri kampına dönüşeceğini, Zarnowiec’de bulunan nükleer santralin havaya uçurulma tehlikesinin oluşabileceğini dahi söyleyenler vardı.
Jastrzebia Gora’nın da içinde bulunduğu Wladyslawowo’nun belediye başkanı Adam Dzezdzon Yabancılar Ofisi’nin planları hakkında bilgi istedi. Tüm bu olanlardan sonra orada bir mülteci merkezi açılmayacağına dair bir yanıt Adam Dzezdzon’a iletildi. Yerel otorilerin daha önce mültecilerle ilgili problemlerinin olduğunu bildirmesine rağmen, Katowice’deki Çeçen mültecilerin bir kısmı Lomza kentindeki mülteci merkezine nakledildi. Genç Çeçenler saldırgan tavırlar sergilememelerine rağmen gruplar halinde gezdikleri için bir tehdit atmosferi oluşturuyor. Bunu engellemek için Çeçen öğrenciler farklı okullara dağıtıldı. Lomza Belediye Başkan Yardımcısı Marcin Sroczynski “Devlet entegrasyona yardımcı olmuyor, yalnızca bir çatı ve yiyecek veriyor” şeklinde bir iddiada bulunuyor.
Her ne kadar Katowice’deki mülteci merkezi kapatılmışsa da sorun devam ediyor. Zaleza’daki bina artık konaklama merkezi olarak adlandırılıyor ve 60 kadar Çeçen hala orada yaşıyor. Bu arada, üç aile mültecilik statüsü elde etti ve ikamet etmek için kira bedeli ödüyor.
24 yaşındaki Adam iki yıldır mültecilik statüsü elde etmek için bekliyordu. Karısı ve kızıyla beraber Grozny yakınlarındaki bir yerleşim yerinden Polonya’ya geldi. Aile Yabancılar ofisinden 1300 Polonya Zlotisi destek alıyor ve bu paranın 400 Polonya Zlotisini bir odanın kira bedeli olarak veriyor. Adam Çeçen gruplarını yönetmek için yaşlıların başkanına yardımcı oluyor. Pek çok problem olduğu için, başkan üzerinde “İyi adamlar, lütfen kapıyı tıklatmayın, açmayacağım” yazan bir parça kağıdı kapıya asmış. “Bir statü, oturma izni almak istiyordum. Bana Lehçe öğretecekler ve bende bir otelde ya da alışveriş merkezinde özel güvenlik olarak çalışacağım” diyor Adam düşleri hakkında konuşarak. Adam şimdilik Polonya hükümeti tarafından verilen yardım ve Almanya’daki halasınca her iki haftada bir gönderilen Eurolarla geçimini sağlıyor. Adam, zaman zaman bazı kişilerin ona terörist diye seslenerek hakaret ettiğini ama buna çok aldırış etmediğini söylüyor. Adam’a göre Çeçenler büyük ölçüde kendilerini suçlamalı. Çeçenler de çocuklarının Lehlerle kavga etmedikleri ve onlarla iyi geçindiklerinden emin olmak için kendi çocuklarını takip etmeli. Ve kadınların da bazen içlerinden geldiği gibi davranmasına izin vermeliyiz diyor. Adam’ın burada hoşlanmadığı tek şey işyerlerindeki ayrımcılık. Bir şantiyede yasadışı çalışan bir Çeçen’in günlük 40-50 Polonya Zlotisi aldığını, Çeçenlerle aynı durumdaki Leh bir işçinin ise iki-üç katı fazla para aldığına dair bir örnek veriyor.
Yabancılar Ofisi tarafından hazırlanılan bilgilere göre, Polonya’daki 20 mülteci merkezinde 4200 ve bu merkezler dışında da 1500 sığınmacı yaşıyor. Bunların büyük çoğunluğunu da Çeçenler oluşturuyor. 2008 yılında yalnızca 129 kişi mültecilik statüsü elde edebildi, 1057 kişiyse kuvvetlendirilmiş koruma hakkı – Bu statü sayesinde sınırdışı edilmeden bir yıl içerisinde devletten sosyal güvenlik yardımı alabiliyorlar. – denilen statüye kavuştu. Ewa Piechota’ya göre, Yabancılar Ofisi’nin takribi 2 yıl kadar süren sığınma prosedürü tamamlanana kadar yabancılara sosyal destekte bulunma zorunluluğu bulunuyor. Başvurunun incelenmesi bir yıl kadar sürüyor. Yabancı mültecilik statüsü elde ederse, statüyü elde ettiği tarihten itibaren bir yıl süreyle “bireysel entegrasyon programı”na dahil ediliyor. Bu süreçte yabancı Lehçe öğrenmek zorunda ve bunun için 100 Polonya Zlotisi para alıyor. Aile üyelerinin sayısına göre aileler 500 ile 900 Polonya Zlotisi arasında değişen miktarlarda para alıyor. Büyük bir aile bir binlik alabilir. Bu bir yıl boyunca mülteci kendisine iş bulamazsa, genel bir kural olarak hükümet tarafından desteklenerek geçici ve özel yardımlar elde eder. Hepsi birlikte 400 ile 600 Polonya Zlotisi arasında değişen bir paraya tekabüldür bu da.
Lomza’da 300’den fazla Çeçen mültecilik statüsü için bekliyor. Belediye Sosyal Yardımlaşma Merkezi Müdürü Wieslaw Jagielak: “Eğer tüm bu insanlara aynı anda mültecilik statüsü verilebilseydi, belediyenin harcama kalemleri önemli ölçüde azalırdı” diye iç çekiyor ve ekliyor: “Neyseki bireysel destek programı sona erdiğinde pek çoğu Polonya’daki sosyal yardımlar çok düşük olduğu için başka ülkelere gidiyor”.
Sosyal Politika Enstitüsü’nün geçtiğimiz yıl yaptığı araştırma, ilginç bir şekilde yerel halkın mülteci merkezinde kalan yabancılara tavrı dostane olarak belirtildi. Fakat aynı çalışma mülteci merkezinin komşusu pozisyonundaki kişilerin ise saldırganlık, huzurun ve barışın bozulması ile kargaşadan şikayetçi olduğunu ortaya koydu. Dostane düşünceler her nedense yabancılar merkezinin komşusu binalara gelince son buluyor.
Sığınma sağlama konularında Polonya’dan çok daha fazla deneyimle olan Avusturya’da her dokuz yerleşim alanının belli sayıda mülteciye sosyal yardımda bulunma zorunluluğu bulunuyor. Polonya’nın tersine yüzlerce insanı aynı binada barındırmıyor, en fazla 30-40 kişinin kalabileceği küçük pansiyonlar ve merkezlerle sığınmacılara yardımcı oluyorlar.
Avusturya’nın Salzburg kenti yakınlarında küçük bir pansiyonu işleten Bayan Eva, “Bu bir grubu kontrol etmenin ve dil öğretmenin bir yoludur” diyor. Bayan Eva’nın pansiyonunun üçüncü katının tamamında Çeçenler oturuyor, alt katlarda ise turistler kalıyor. Devlet her bir mültecinin günlük konaklama ve yemek ücreti olarak adam başı 15-17 Euro tutarında ücret ödüyor. Pansiyonda yaşam standartlarının yüksekliğine özel gösterilmesi gerekiyor çünkü her iki haftada bir yetkililerce pansiyonun durumu kontrol ediliyor. Bayan Eva pansiyon için aldığı paranın çok yüksek olmadığını ama düzenli bir gelir olduğunu söylüyor. Sığınmacılar mültecilik statüsü alana kadar 3-4 yıl süreyle bu pansiyonlarda ikamet ediyorlar.
Polonya’daki Yabancılar Ofisi ne mülteciler için yeni merkezler açmayı ne de mevcut sistemlerini değiştirmeyi planlamıyor. Ve hala yabancıların 2 yıl içerisinde Polonya toplumuna entegre olabileceği fikrini taşıyor.
Kaynak: Polityka (Polityka –no. 14 (2699) 4 Nisan 2009; Sayfa. 23, Kraj).
Tweet
Bir yanıt bırakın!