Finlandiya İnsan Haklarında Yeni Bir Dönem Açıyor
25 Ocak 2009 tarihinde, Helsinki belediye mahkemesi daha önce benzerine rastlanmayan bir karar vererek, Kaunas Savcılığı tarafından Khadizhat ve Malik Gataev’in Avrupa Tutuklama Müzekkeresi gereği iadesine ilişkin talebini çiftin Finlandiya’daki sığınma prosedürleri tamamlanıncaya kadar bekletilmesine hükmetti.
Yargıç Anna-Mari Porkkala-Hietala, hem Khadizhat hem de Malik Gataev’in durumlarını birlikte değerlendirerek karar verdi. Çift mahkeme salonuna birbiri ardına getirildi. Khadizhat salona getirildiğinde çaresizce etrafına bakınıyor ve kendisine destek için gelen arkadaşlarıyla sanki onlardan güç alırmış gibi kısa süreli göz kontakları kuruyordu. Gataevlerin avukatlarından birisi olan Markku Fredman, ayağa kalkarak kendi sandalyesini oturması için Khadizhat’a verdi. Bu jestten daha öte bir davranıştı. Saygı kadar bir şefkat gösterisiydi bu aynı zamanda.
Hem Khadizhat hem de Malik Gataev, Helsinki mahkemesi huzurunda Litvanya’daki mahkeme tarafından kendilerine isnat edilen suçların hiçbirisini işlemediklerini açıkladı. Her ikisi de bir kez daha Finlandiya’ya Litvanya’da maruz kaldıkları haksızlık nedeniyle sığınma talep etmek için geldiklerini ifade etti.
Çiftin beyanları bir görgü tanığı tarafından da doğrulandı. Çiftin büyüttüğü 21 yaşındaki Belkiz Mustieva’nın mahkemede tanık olarak dinlenmesine müsaade edildi. Belkiz, Litvanya gizli polisi VSD tarafından Gataevler aleyhine hazırlanan oyunun içine çekilmiş gençlerden birisiydi.
Gerçeği neden şimdi açıklamak istediği kendisine sorulduğunda, Belkiz, “Khadizhat ve Malik tam 12 yıl boyunca bana annelik ve babalık yaptılar, ben ise bir ay içerisinde onlara ihanet ettim. VSD subayları, Khadizhat ve Malik’in gerçekte yapmadığı ve son derece abartılı şeyleri mahkeme salonunda anlatmam için bana talimat verdi ve ben de onların istediği gibi davrandım” dedi.
Belkiz Mustieva, Litvanya gizli polisinden Donatas Shumskis, Mantas ve Gitis isimli kişilerin Seda Esimbaeva’ya çorabına ona verdikleri gizli kayıt cihazını saklayarak aile içinde yaşanan bir kavgayı kaydetmesi için yol gösterdiklerini ifade etti. Belkiz, bu gerçeklerin Litvanya mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını, hatta Litvanyalı yargıçların bazı gizemli arkadaşlarının Seda Esimbaeva’ya bu cihazı vererek kayıt yaptırmasından oldukça memnun göründüklerini anlattı. Belkiz ayrıca, Khadizhat ve Malik Gataev’in yetiştirdiği bazı gençlerin de çiftin aleyhinde güvenlik polisi şefinin baskısı altında ifade verdiğini belirtti. Belkiz, Litvanya gizli polisinin kendi istedikleri gibi tanıklık yapmazlarsa kendilerini Rusya’ya sınırdışı etmekle ya da çeşitli suçlarla itham etmekle tehdit ettiklerini de vurguladı. Gataevlerin aleyhindeki dört tanık olduklarını ve kendileri için yazılan ifadelerin mahkemeden önce getirildiğini, mahkemedeki olası sorulara karşı metinleri iyice okumalarının istendiğini anlatan Belkiz, “Bizim hazırladıkları ifadeleri vermeyeceğimizden endişe ediyorlardı. Bizim farklı birşeyler söyleyeceğimizi düşündüklerinden, kendilerini riske etmek istemediler” dedi. Mahkemede ayrıca Gataev çiftini Litvanya’daki mahkemede destekleyen çiftin yetiştirdiği Denis Volkovskiy, Magomed-Salakh Gabaev ve Adam Visingiriev isimli üç gencin de şu anda Finlandiya’da sığınma talep ettiğine dikkat çekildi.
Yargıç Bayan Porkkala-Hietala, savcılık makamının tüm itirazlarına rağmen Belkiz Mustieva’nın ifadesini kabul etti. Savcı, daha önce yalan beyanda bulunduğunu belirten bir kişinin ifadesinin dikkate alınmaması gerektiği üzerinde durdu. Belkiz ise meydan okuyan bir şekilde cevap verdi: “Litvanya’dayken VSD’nin etkisi altındaydık. Bizi tehdit ediyor gibi görünmüyorlardı. Kendi hastalarını ikna etmeye çalışan psikiyatri uzmanları gibi davranıyorlardı. Bize, ‘VSD asla davalarını kaybetmez’ dediler. Kendilerinden emin şekilde yargıcın kendi taraflarında olduğunu söylediler. Aleyhlerinde vereceğimiz her ifadenin Gataevler için 7 yıl hapis anlamına geldiğini ve onları bir daha asla görmeyeceğimizin garantisini verdiler. Tanıklarının beyinlerini yıkadılar, VSD’nin bize yardım etmek istediğini çünkü Khadizhat ve Malik Gataev’in bizleri kullanarak para kazandığını söylediler. Gataevlerin bizi Kadirov’a satacığını söyleyerek bizleri korkuttular. Bize Litvanya vatandaşlığı ve her türlü yükümlülükten muafiyet vaadettiler! Şimdi hepimiz özgürüz ama bu durumdan hiçbirimiz mutlu değiliz”! Savcı son sorusunda Belkiz’in Finlandiya’ya gelmek için ne kadar para harcadığını sorarak, onu zor durumda bırakmak istedi. Belkiz ise, “Ne kadar para harcadığım artık umrumda değil. Beni büyüten anne ve babamı daha fazla hapiste görmek istemiyorum” dedi. Belkiz, Litvanya’da çeşitli problemlerle karşılacak olmasına rağmen davanın ardından Litvanya’ya dönmeye karar verdi. “Problemlerle yüzleşmeye hazırım. Ailemin maruz kaldıklarının yanında benim karşılaşacaklarımın hiçbir önemi yok” diye durumunu açıkladı.
Yargıç Bayan Porkkala-Hietala, Belkiz’in ifadesini Gataev çiftinin Litvanya’ya iade edilmesine yönelik talebi reddettiği kararında dikkate aldı. Yargıç kararında Litvanya yargısı sisteminde aksaklıklar olduğunun görüldüğünü ve çiftin iadesi halinde yaşamlarının tehlikede olabileceğine değindi. Ancak iade talebinin reddedilmesindeki esas dayanak, çiftin sığınma taleplerine ilişkin Finlandiya’daki prosedürlerinin halen devam etmesiydi.
Helsinki bölge mahkemesi tarafından hükmedilen karar, Avrupa Birliği Sınırdışı Yasası’nın yorumlanmasının mümkün olduğunca Avrupa Konseyi’nin Avrupa Tutuklama Müzekkeresi hakkındaki kararı ve üye devletlar arasındaki sınırdışı prosedürlerine uygun olarak yerine getirilmesi anlamına geliyor. Bu çerçeve kararın, Avrupa Birliği anlaşmalarıyla garanti altına alınan temel hakların ve en önemli yargısal prensiplere saygı duyma zorunluluğu üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı açıklandı. Böylelikle, mahkeme Finlandiya gibi bir Avrupa Birliği üyesi ülkenin bu haklar ve prensiplere bağlılığı bir devlet önceliği olarak gördüğünü onayladı. Sığınma hakkı da bu temel haklardan birisidir. Eğer sığınma talebine ilişkin prosedür devam ederken talep sahibi sınırdışı edilirse, sığınmacının temel hakkı ve aynı zamanda başvurusunun adil bir şekilde incelenmesi hakkı da ihlal edilmiş olacaktır. Yargıç Bayan Porkkala-Hietala kararında ayrıca Finlandiya’nın imzaladığı Cenevre sözleşmelerine ve diğer uluslararası sözleşmelere de atıfta bulundu.
Görünüşe göre Finlandiya insan haklarında yeni bir döneme liderlik ediyor. Bundan böyle sığınma talebine ilişkin prosedür devam ederken, hiçbir sığınmacı Finlandiya’dan sınırdışı edilemeyecek.
26.01.2010
Oksana Chelysheva
Bir yanıt bırakın!