Eski Bir Rus Askerin İtirafı
Çeçenya’daki birinci ve ikinci savaşlar sırasında bizzat kendim pek çok ölüm olayına şahit oldum. Ölü insanları gördüm, onlarca yaralanmış veya sakat kalmış çocuk ve yetişkin gördüm. Sadece ızdırap, kan ve gözyaşı vardı.
O dönemde olduğu gibi, şimdi de halen Rus güçler tarafından sivillere karşı yapılan mezalimle ilgili çok sayıda hikaye duyuyorum. Ve gerçekten, bu suçların neredeyse büyük bir bölümü “sözleşmeliler (kontraktniki)” olarak adlandırılan ve bir sözleşme gereği askerlik yapan kişilerce işlendi. 18-20 yaşında gençler değildi bunlar, yeterince yaşını başını almış adamlardı. Çeçenler bunları genellikle paralı asker olarak tanımlıyor. Ve benim görüşüme göre de bu tanımlama onları en iyi ifade eden kavram. Çünkü onların savaşa katılmasının ardında yatan tek neden para kazanmak istemeleri, para için insanları öldürmeleri. Kendi mutluluklarını inşa etmek için dağlardakilere ızdırap ve kan götürüyorlar. Anladığım kadarıyla Rus ordusunda mecburi görevini yapmak zorunda olan normal askerler de bu sözleşmeli askerlerden nefret ediyorlar.
Geçtiğimiz yaz, Moskova’da düzenlenen bir konferansa katıldığımda 1999-2000 yıllarında Çeçenya’da görevlendirilmiş eski bir Rus askerler tanıştım. Trende aynı kompartımanda seyahat ettik, tanıştık, konuştuk ve birlikte yemek yedik. Biraz sarhoştu ve bir şekilde sohbetimiz esnasında beni derinden etkileyen yaşanmış bir hikayeyi anlattı. Bunun hakkında konuşmasını ondan istememe rağmen, birden anlatıverdi.
Vladimir olarak isimlendireceğim bu eski Rus askere göre 2000 yılı kışında, Ocak ayının son günlerinde bağlı bulunduğu birlik Grozny’deki Staropromyslovsky yolu üzerinde konuşlu bulunan “Berezka” yerleşim yerinde bir “temizlik (zachitstky)” operasyonu gerçekleştirdi. Normal askerlerin arasında çok sayıda da paralı asker vardı. Her zaman sarhoş geziyorlardı. Olayın yaşandığı dönemde şehirde şiddetli çatışmalar halen devam ettiği için az sayıda sivil vardı. Evler ve diğer eşyalar terk edilmişti, insanlar kendi canlarını kurtarmak için herşeylerini arkalarında bırakıp gitmişlerdi.
Terk edilmemiş ve tam olarak hasar görmemiş evlerden birisinde askerler 7 kişilik bir aile ile karşılaştılar. Yetişkin bir adam ile kadın, bir genç adam ve iki küçük erkek çocuk hemen askerler tarafından vurularak öldürüldü. Aileden geriye sadece 13-14 yaşlarındaki evin tek kızı bırakıldı. Tıpkı diğer evler gibi bu evde önce yağmalandı ve daha sonra ateşe verildi. Askerler kızı aldılar ve geldikleri APC’lerden (zırhlı personel taşıyıcı) birisinin içerisine atarak onu Staropromyslovsky bölgesindeki Zagryazhskaya köyünde konuşlu bulunan üslerine götürdüler.
Vladimir’in bana anlattığına göre bu küçük kız yaklaşık bir hafta boyunca birliğin subayları tarafından tecavüze uğradı. Bu tiksindirici faaliyet her gece ve bazen de gün içerisinde devam etti. Kız bir sürü aşağılanmaya maruz kaldı ve daha sonra ise komutanlar onu paralı askerlerin insafına terk etti. Kız dövüldü ve hergün saatlerce tecavüze uğradı. Ve sadece tek bir kişi değil, onlarca kişiden oluşan bir grup bunu yaptı. Küçük kız bilincini yitirdiğinde onu ayıltmak için üzerine soğuk su döküyorlardı. Birkaç gün devam eden fiziksel şiddet ve tecavüzün ardından kız artık yarı ölü gibiydi. Kız her an ölebilirdi, bu nedenle paralı askerlerden birisi tarafından söylendiği gibi onu son kez yararlı bir iş için kullanmaya karar verdiler. Vladimir’in tasvirine göre, kız yarı ölüydü, çırılçıplak soyunduruldu ve götürüldüğü bodrum katındaki bir odada küçük ellerinden asıldı, öyle ki ayakları bile güçlükle yere değiyordu.
Askerler aynı bodrum katında bir de genç bir erkek esiri tutuyorlardı. Günler boyunca genç Çeçen’e işkenceler yaptılar ve onu dövdüler, sürekli silahları nereye gizlediğini ve savaşçılar nerede olduğunu söylemesini istiyorlardı. Ama genç adam vahşi işkenceye rağmen inatla sessizliğini koruyordu. Paralı askerler sıcak bir demir ile vücudunu yaktılar, bıçaklarla vücudunu kestiler ve parçaladılar, demir sopalarla ve ağır askeri botlarıyla onu dövdüler; ama genç erkek ısrarla onların istediklerini söylemiyor ve hiçbir şey bilmediğini söylüyordu.
Vladimir ne bu bacak kadar küçük kızın ne de kaçırılmış erkek gencin tutuldukları bodrum katından canlı olarak dışarıya çıkma şansları olmadığını biliyordu.
Paralı askerler Vladimir’e esir genci küçük kızın tutulduğu odaya götürmelerini emretti. Vladimir, esir genci götürürken ne yaparsa yapsın onu serbest bırakmayacaklarını bilmesi gerektiğini fısıldadı. Güçlükle ayakta durabilen genç adam işkence edilmiş küçük kızın önüne getirildi. Paralı askerler bir kez daha ondan gizlenen silahların nerede olduğunu söylemesini istediler, konuşmazsa kızı öldürmekle tehdit ettiler. Genç adam sessiz kalmaya devam etti. Paralı askerlerden birisi ellerinden asılmış kızın yanına gitti ve göğsünü bir bıçakla kesti. Küçük kız çektiği acı nedeniyle vahşice bağırmaya başladı, yarı ölü olarak tanımlayabileceğimiz genç adam bu korkunç manzaraya bakmamak için arkasını döndü ama paralı askerler onu bakmaya zorladılar, bunun onun hatası olduğunu söyleyerek. Genç adam askerlerden durmalarını isteyerek, tesadüfen yerel sakinlerden birisinin silahını atık borusuna sakladığını gördüğü söyleyerek yerini tarif etti. Askerler, “güzel, şimdi ne sana ne de ona ihtiyacımız kalmadı” diyerek başladıkları işi bitirmeye koyuldular. Önce bir balta ile kızın bacaklarını ikiye ayırdılar, ellerini kestiler, kızın kanlı gövdesi yere yığıldığında ise kafasını gövdesinden ayırdılar. Etrafa dağılan vücut parçalarını getirdikleri büyük bir paketin içerisine doldurdular ve genç adam ile birlikte dışarıya çıkardılar. Onları boş bir araziye götürdüler, genç adamı TNT (patlayıcı) ile bir posta kutusuna bağladılar ve küçük kızdan arta kalanları da oraya yerleştirdikten sonra ikisini birden havaya uçurdular. Tüm bunlar yaşanırken esir genç adam halen hayattaydı.
Bunları anlatırken Vladimir gözyaşları içerisinde kaldı. “Paralı askerler insanların yaşına, cinsiyetine ya da uyruğuna bakmadan ve merhamet göstermeden süreki insanları öldürdü ve onları küçük düşürdü. Normal askerler bile sıklıkla paralı askerlerin alaylarından nasibini aldı” dedi bana. Voronezh’de trenden indi. Daha sonra onu bird aha görmedim. Telefon numaralarımızı birbirimize vermiş olmamıza rağmen asla birbirimizi aramadık. Neden mi? Çünkü duyduğum bu hikaye muhtemelen bugüne kadar duyduklarımın en kötüsüydü. Bir kez daha tekrarlamak istiyorum, pek çok şeye bizzat şahit olmama ve bugüne kadar onlarcasını dinlemiş olmama rağmen.
Malesef ne o küçük kızın ne de genç adamın isimlerini bilmiyorum. Muhtemelen akrabaları hala bir umutla birgün evlerine geri dönebileceklerini düşünrek onları aramayı sürdürüyor. Eminim onların böylesine acı dolu ve korkunç ölümler yaşadığını hayal bile etmiyorlardır. Mezarları bile yok o ikisinin. Patlamadan sonra binlerce parçaya ayrılıp etrafa savruldular. Ve bu Çeçenya’ya bizleri “uluslararası teröristlerden” özgürleştirmeye gelen Rus askerler tarafından yapıldı.
Bir yerlerde şöyle bir şey okumuştum: “Kim öldürdüyse, öldürülecek; ölümlerin emrini verenler, onlar da öldürülecek…”. Askeri üniformalar içerisinde silahsız insanlara, kadınlara, çocuklara ve yaşlı insanlara vahşilikler yapan bu canavarların eylemlerinden dolayı hak ettikleri şekilde cezalandırmalarını öylesine çok arzuluyorum ki. Ve biliyorum, bu dünyada olmasa bile, Allah’ın huzurunda yaptıklarının hesabını verecekler.
Aslambek Apaev
“Ülkesinde Yerinden Edilenleri Koruma Komitesi” adlı STK’nın Başkanı
Moskova-Helsinki Grubu’nun Uzmanı
Ruslar Kafkas halklarına yaptıklarının cezasını misli ile kendileri de çekecek.
Yürek dayanmıyor!
bir süredir çeçenistan ile ilgili yazılar okuyup videolar izliyorum.hiç bu kadar kötü hissetmemiştim hatta utanmamıştım insanlğımdan.biz kardeşlerimizi yalnız bıraktık.keşke onlarla birlikte savaşabilseydik.en azından yaşadığımız hayatın bi anlamı olurdu.öğrencilerime daha da fazla anlatacağım kardeş olmanın ne demek olduğunu.çok uzaklarda da olsa müslüman kardeşinin acısını hissedebilmeyi.ALLAH imanımızı artırsın ve kafirleri perişan etsin inşallah.
bizlere çeçenistanı unutturdular.keşke daha çok sahip çıkabilseydik.bu yazıyı okuyunca o topraklarda daha kötü ne yaşanabilirdi diye geçti içimden.inşallah bir gün bu acıları unuturlar ve intikamlarını alırlar.
Buna benzer olaylarla karşılaşan kafir askerler çıkıp bu rezillikleri anlatmalı, anlatmalı ki “Kim öldürdüyse, öldürülecek; ölümlerin emrini verenler, onlar da öldürülecek…”.
Yine yapılacak tek şey var.
Her bir Çeçen mukavemete katılmalıdır.
YA İSTİKLAL YA ÖLÜM.
Burada kontraktnik diye sözü edilen paralı askerlerin çoğu rus cezaevlerinde hüküm giyen azılı mahkumlardan oluşmaktadır. Bu tanımlama bile rus ordusunun ne kadar zalim olduğunu anlatmaya yeter. kafkasyada güttükleri politika er yada geç rusyanın sonu olacaktır. bu vahşeti yapanların allah belasını versin çoluğundan çocuğundan çıksın.
MUHAKKAK HEPSİ BİRGÜN YAPTIĞINI BULACAK.O ZAMAN İÇİM RAHATLAYACAKMI HAYIR BEN ELLERİMLE HEPSİNİ DOĞRAMADIKTAN SONRA İÇİM RAHAT DEĞİL RAHATLAMAYACAKTA!!! RABBİM YARDIMCILARI OLSUN İNŞALLAH!!!
Ne yorum yazabilirimki ben şimdi buraya ? keşkelerin bir faydası olurmu.. Tek temennim: intikam.. adalet için intikam !
Bir yanıt bırakın!
Galeri »
Çeçen Ressam – Leçi Abaev
Çeçen ressam Leçi Abaev’in çalışmalarından bazı örnekleri sizlerle paylaşıyoruz.
Mp3 »
İmam Alimsultanov – Tolam (Mp3)
Ünlü Çeçen şarkıcı İmam Alimsultanov’a ait olan (şehit inşaAllah), 1997 yılında yayınlanmış “Tolam” adlı albümü Mp3 olarak sizlerle paylaşıyoruz.
Video »
Unutmanız Emredildi (Türkçe Fragman)
“Unutmanız Emredildi”, 1944 yılında tüm Çeçen-İnguş halkının Nazi Almanyası ile işbirliği yapmakla itham edilerek Orta Asya ve Sibirya’ya sürgün edilmesi sırasında Sovyet ordusu tarafından dağlık Khaybakh Köyü’nde canlı canlı yakılan 705 kişinin hikayesini konu edinen …
Wallpaperlar »
2014 Yılı Takvimi
Aylık yayınlanan “Marsho” adlı bağımsız, siyasi ve kültürel e-dergi için tasarladığımız 2014 yılı takvimini, dergi yayın kurulunun verdiği izin üzerine sizlerle paylaşıyoruz.
Arşivler
Kategoriler
Şarkı Listesi
Here is the Music Player. You need to installl flash player to show this cool thing!
Logolarımız
Rastgele Yazılar
Son Eklenen Video
Son yorumlar
Son Yazılar