“Die Press” adlı Avusturya gazetesinde yayınlanan bir makalede son günlerde dünya futbol kamuoyunun gündemine oturuna Ruud Gullit’in Çeçenya’ya transferi ele alındı.

Hollandalı teknik direktor Ruud Gullit, 1980 ve 1990’lı yıllarda profosyonel olarak oynamış eski bir futbolcu. Kaptanlığını yaptığı Hollanda milli takımı Euro 1988 Kupası’nı müzesine götürdü. Gullit oldukça yetenekli bir futbolcuydu. İtalya’nın Milan takımında geçirdiği dönemde üç İtalya şampiyonluğu ve iki Avrupa Kupası şampiyonluğu yaşadı. Gullit, önümüzdeki iki yıllık periyotta ise Terek adlı bir Çeçen ekibini çalıştıracak. Elbette takımın başındaki isim Ramzan Kadirov olmasaydı bu bir problem olmayacaktı.

Çeçenya’yı demir yumruğu ile idare eden 34 yaşındaki Ramzan Kadirov, insan hakları organizasyonları tarafından işkence, cinayet, adam kaçırma, yolsuzluk ve intikam hırsı ile suçlanıyor. İşte bu Kadirov, Gullit’in yeni patronu. Kadirov’un 18 aylık süreç için Gulliet’e tam 3.8 milyon Euro verdiğini düşününce bunun gerçekten iyi bir anlaşma olduğunu görüyorsunuz.

Gullit’in Afrika’nın efsanevi lideri Nelson Mandela’ya hayran olduğu biliniyordu bu nedenle Gullit’in, futbolun bir propaganda aracı olarak kullanıldığı Çeçenya’da Kadirov’un baş propogandacısı olmayı kabullenmesi herkesi şaşırttı.

Hollandalı teknik adamın bu kararı vermeye iten nedenler nelerdi? Karısı Estelle’in alışveriş yapabilmek için daha çok paraya mı ihtiyacı vardı? Gullit, altı çocuğunun geleceğini güvenceye mi almak istedi? Yoksa Gullit borsa da mı oynuyordu? Daha pek çok soru Hollanda medyasında tartışıldı. Bu sorulara Gullit’in verebildiği tek cevap “Asla kolay olanı seçmem” oldu.

Gidiş nedeni ya da yapacakları bilinmez ama kesin olan tek bir şey var ki, o da Gullit’in bir oyuncu ve antrenör olarak itibarını yitirmiş olması. Şimdi üstüne üstlük bir de futbol dünyasındaki ahlaki otoritesini de kaybetti.