Arşiv Belgeleri

Tozlanmış raflardaki Arşiv Belgeleri…

Çeçen Kültürü

Çeçen Dili ve Folkloru, Halk Dansları, Efsaneler, Öykü ve Masallar ile çeşitli kültürel bilgiler…

Çeviriler – Makaleler

Çeşitli Çeviri ve Makaleler…

Röportajlar

Ekibimizce Yapılmış Çeşitli Röportajlar…

Şarkı Sözleri

Sevdiğiniz Çeçence şarkıların sözlerine buradan ulaşabilir, dinleyebilir ve indirebilirsiniz.

Ana Sayfa » Arşiv Belgeleri

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Çeçenya Üzerine Sözleri (1995)

Bu yazı 27 Kasım 2012 Salı  tarihinde yazıldı. Şimdiye kadar 3.671 defa okundu.. Yorum Yok
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Çeçenya Üzerine Sözleri (1995)

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 19’uncu Dönem 5’inci Yasama Yılı’nın açılışı münasebetiyle mecliste bir konuşma yapan 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in (16 Mayıs 1993 – 16 Mayıs 2000) Çeçenya üzerine sözleri.

CUMHURBAŞKANI SÜLEYMAN DEMİREL – Türkiye Büyük Millet Meclisinin Sayın Başkanı, değerli milletvekilleri, ekranları başında bu toplantıyı takip eden sevgili vatandaşlarım; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

1995-1996 Yasama Yılının, milletimize, memleketimize, Meclisimize hayırlı, uğurlu olmasını Cenabı Allah’tan niyaz ediyorum. Bu vesileyle, Yüce Meclise, yeni yasama yılında yapacağı değerli çalışmalarda başarılar diliyorum.

Kafkasya’nın barış ve istikrah, Türkiye için çok büyük önem taşımaktadır. Bu anlayışla, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan ile birlikte Ermenistan’ı da ayırım gözetmeksizin, aynı tarihte tanımıştır. Azeri-Ermerii uyuşmazlığının, barışçı yoldan çözümü için oluşturulan, üyesi bulunduğumuz AGİT/Minsk Grubunun faaliyetlerinde etkin bir şekilde yer alıyoruz. Türkiye, kardeşi Azerbaycan’ı, haklı davasında daima destekleyecektir.

Ermenistan ile ilişkilerimizin geliştirilebilmesi ise, Ermenilerin, işgal ettikleri Azeri topraklarından çekilmelerine bağlıdır. Ermenistan’ın bu doğrultuda atacağı adımlar, olumlu bir şekilde değerlendirilecektir. Ermenistan, işgal ettiği toprakları tahliye ederek, 1 milyon 400 bin göçmenin evlerine dönmelerine, haklı ve şerefli bir çözüme razı olduğu takdirde, Türkiye ile Ermenistan arasında, iyi komşuluk ve işbirliği ortamı da yaratılmış olacaktır. Bunu, müteaddit defalar Ermeni liderlerine duyurduk ve duyurmaya da devam edeceğiz.

Abaza-Gürcü, Gürcü-Osetya ihtilafı da Kafkaslarda önemli rahatsızlıklara sebep olmuştur.

Kafkaslardaki barış fevkalade önemlidir; çünkü, yüz seneden fazla süre sonra Kafkaslarda yeni devletler kurulmuştur. Bu devletler bağımsızdır; bu bağımsızlığın değerini iyi bilmeleri, kendi açılarından fevkalade önemlidir; bizim açımızdan da fevkalade önemlidir. Türkiye’nin, Kafkaslarda barış olması halinde, Orta Asya’ya geçebilmesi daha kolaylaşacak, Orta Asya ülkelerinin, Türkiye’ye, Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçebilmesi imkân dahiline girecektir. Kafkasya’daki barışın bir an evvel tesisini, bölgenin bütün ülkelerinin yararına sayıyoruz.

Türkiye’nin, Gürcistan ile çok iyi münasebetleri vardır. Sarp kapısına ilaveten, Türkgözü kapısı açılmıştır. Aktaş kapışının açılış hazırlıkları yapılmaktadır..Ermenistan ile Türkiye arasındaki münasebetlerin Azerbaycan’daki duruma bağlı olarak düzelmesi neticesinde, Kars’ta Doğu kapısı da açılacaktır.

İşbirliği ve karşılıklı bağımlılığın artırılması, ortak menfaatların doğru teşhis edilip çağdaş bir refah düzeyine doğru elbirliğiyle hareket edilmesi, bu sorunların ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır.

Çeçenistan’da cereyan eden kanlı olaylar, bizleri derin üzüntüye sevk etmiştir. Sorunun, varılan mecraa girmeden, diyalogla, uzlaşma ruhuyla, barışçı bir yaklaşımla çözümünü temenni ederdik. Nitekim, Başkan Yeltsin’e, olayların henüz başında -17 Aralık 1994’te- gönderdiğim mesajda, Çeçenistan sorununun, Rusya Federasyonunun toprak bütünlüğü çerçevesinde, kansız bir şekilde çözümü için çağrıda bulunduk. Bugün, bölgede sükûn avdet etmiştir; ancak, bedeli, can ve mal kaybı bakımından çok ağır olmuştur. Umalım ki, kesin sonuca varılsın.

Şimdi önemli olan, diyalogun hâkim olduğu bir ortamda, taraflar arasında varılan anlaşmanın uygulanması ve Çeçen kardeşlerimizin yaralarının sarılmasıdır. Türkiye, daha şimdiden, Çeçenistan’ın yeniden imarı ve Çeçen Halkının selameti için elinden gelen yardımı esirgemeyeceğini beyan etmiştir.

Biz, hiçbir zaman, Avrasya olgusunu, siyasî hesaplar güderek, bir nüfuz sağlama aracı olarak görmemekteyiz. Amacımız, bağımsızlığına yeni kavuşan ve yıllardır uzak kaldığımız kardeşlerimizin kendi ayakları üzerinde durmalarına ve uluslararası toplum içinde her bakımdan saygın birer üye olarak hak ettikleri yerlerini almalarına yardımcı olmaktır. Bu yolda bugüne kadar yürüttüğümüz faaliyetler bunu kanıtlamaktadır. İşadamlarımız, müteahhitlerimiz buralarda hizmet görmekte, haberleşme ve ulaşım ağlan kurulmakta, imkânlar ölçüsünde krediler verilmekte, okullar açılmakta, burslar verilmekte, tarihî ve kültürel eserler onarılmakta, ezcümle, bu kardeş ülkelerin kalkınma ve istikrar hamlelerine, Türkiye, çok geniş şekilde destekte bulunmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye’nin uyguladığı çok yönlü, çok boyutlu dışpolitikanın bir boyutu, benzer görüşleri ve idealleri paylaşan ülkeleri, bölgesel forumlar etrafında bir araya getirmek suretiyle işbirliği imkânlarını en iyi şekilde değerlendirme hedefidir. Zira, Türkiye, çağımızda, uluslararası güvenin artırılmasının ve barış ve istikrarın sağlamlaştırılmasının, ekonomik işbirliği vasıtasıyla başarılabileceğine inanmaktadır. Karadeniz Ekonomik İşbirliği, Türkiye’nin ekonomik işbirliği alanında Balkanlar, Rusya, Kafkaslar boyutunu; Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ise, Orta Asya ve Batı Asya boyutunu ortaya çıkarmaktadır. Bu itibarla, Türkiye, Karadeniz Ekonomik İşbirliğinin 11 üyesi ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatının 10 üyesiyle, bu iki forum çerçevesinde çeşitli ekonomik işbirliği projeleri üzerinde temasını sürdürmeli ve derinleştirmeye gayret etmelidir.

Bölgenin iki güçlü devleti olan Türkiye ve Rusya arasında işbirliğinin, karşılıklı güven ortamı içerisinde geliştirilmesi, gerek bölgesel gerek küresel barış ve istikrara önemli katkıda bulunacaktır. Türkiye, Rus Halkının, demokrasi içerisinde refaha ulaşmasını samimiyetle arzu etmektedir. Rusya ile, ekonomi, ticaret, enerji, turizm ve ulaştırma alanlarında mevcut işbirliği potansiyelinden en iyi şekilde yararlanmayı, ilişkilerimizi daha da geliştirmeyi arzuluyoruz.

Hazar petrollerinin uluslararası piyasalara nakli, bir diğer güncel ve önemli konu olarak bizim ve dünyanın gündemini işgal ediyor.

Türkiye, Hazar petrollerinin bir bölümünün boru hatlarıyla ülkemiz üzerinden Akdeniz’e, Ceyhan-Yumurtalık tesislerine taşınmasına taliptir. Bu maksatla hazırlanan ve uluslararası çevrede de destek bulan Hazar-Akdeniz Petrol Boru Hattı Projemiz, Hazar Denizi havzasında süratle artacak hampetrol üretimi muvacehesinde yetersiz kalacağı anlaşılan mevcut boru hatları şebekelerine bir ilave kapasite yaratacaktır. Bu husus dikkate alındığında, söz konusu boru hattı, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan hatta Rusya için olduğu gibi, bölgeye yatırım yapmış petrol şirketleri için de bir acil ihtiyaç, vazgeçilmez ihtiyaç, ayrıca açık deniz ve uluslararası pazarlara ulaşılmasında bölge coğrafyasının gerekli kıldığı büyük bir zorunluluktur.

Projemiz, her şeyden evvel, bölgede, nakil güzergâhı olarak en istikrarlı, en güvenli ortamı bahşettiği; ayrıca, taşımacılık maliyetleri açısından uluslararası ölçülerde en elverişli imkânları verdiği, için ve nihayet, çevre ve doğanın korunması kaygıları açısından da en az risk taşıyan imkânlardan yararlanmayı Öngörmesi nedeniyle, Hazar petrollerinin -petrole, gazı da dahil ediyorum uluslararası piyasalara taşınmasında öncelikle tercih edilmesi gereken bir proje niteliğindedir.

Diğer taraftan, petrol boru hatları konuları, teknik, ticarî ve ekonomik vecibelerinin yanında, her zaman, siyasî ve stratejik boyutlarıyla da dikkate alınması gereken konular olmuştur.

Türkiye, zengin doğal kaynaklarının faydalı şekilde kullanılması, uluslararası piyasalarda değerlendirilmesi ve en. etkin ve hesaplı yollardan bu piyasalara ulaştırılması halinde, yıllardır uzak düştükleri refah ve çağdaş imkânlara kavuşma imkânı olan yeni bağımsız devletlerin müreffeh ve mutlu bir istikbale sahip olmasını arzulamaktadır; bu dönemde ortaya çıkan eşsiz fırsatların, oluşmakta olan yeni dünya gerçekleri ve giderek güçlenen küreselleşme eğilimiyle bağdaşmayan bir rekabet anlayışı içerisinde değil, bilakis, yapıcı ve dengeli bir işbirliği yaklaşımı içerisinde değerlendirilmesi gerektiği görüşündedir; aynı zamanda, böyle bir yaklaşımın, bölgede, demokratik ve çağdaş yaşam biçiminin temellerini sağlamlaştıracağı ve ulusların serbest iradeleri ortaya koymalarını kolaylaştıracağı inancındadır.

Hazar Denizi petrollerinin, Rusya Federasyonu ve diğer ülkeler arasında bir ihtilaf konusu haline gelmeyeceğini, buradan siyasî birtakım ihtilaflar çıkmayacağını ummak istiyorum.

TBMM Tutanak Dergisi- 01.10.1995 – Birleşim:1 – Cilt:94 – Sayfa: 30-49

©Waynakh Online

YASAL UYARI
Sitede yer alan materyallerin tüm hakları Waynakh Online’a aittir. Bu materyaller (haberden/makaleden/tercüme eserden sadece alıntı yapılsa dahi) ancak kaynak gösterilerek ve aktif link verilerek kullanılabilir.



Bir yanıt bırakın!

Aşağıya bir yorum ekleyin veya kendi sitenizden trackback yapın. İsterseniz RSS ile de yorumları takip edebilirsiniz.

Yorum yazmadan önce lütfen kuralları okuyunuz...

500 karakter kaldı.

Yorum yaparken kullanabileceğiniz etiketler:
<a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Bu sitede Gravatar kullanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi ve üyelik için Gravatar sitesini ziyaret ediniz.