Cenazelerimizi İstemek İçin Taksim’ deydik
Varşova Komitesi’ nin yaptığı iyiniyetli çağrıya Türkiye diasporası olarak destek vermemiz gerektiğini düşünerek güç birliği yaptığımız Çeçen Barış ve İnsan Hakları Aktivistleri, Birleşik Kafkasya Forumu, KÇKD Çeçen Gençlik Grubu, Çeçen Mülteciler Çalışma Grubu ve Sosyalist Çerkeslerle, Varşova Komitesi ile koordineli bir şekilde hareket ederek organize ettiğimiz “Cenazelerimizi İstiyoruz” mitingi için 9 Haziran Cumartesi günü saat 12.30 da Galatasaray Lisesi önünde çağrımıza kulak veren yaklaşık 50 kişilik bir grupla toplandık.
Saat 13.00 de Çeçen Cumhuriyeti İchkeria bayrakları ve hazırlanan dövizlerle sloganlar eşliğinde Rusya Federasyonu Konsolosluğu önüne doğru yürüyüşe geçilirken, Rusya Federasyonu Konsolosluğu önündeki çevik kuvvet barikatı nedeniyle konsolosluk binasına ancak 2-3 metre kadar yaklaşabildik. Burada yapılan basın açıklamasının ardından konsolosluk önüne karanfil bırakma talebimizin güvenlik gerekçesi ile reddedilmesi sebebiyle kısa süreli gerginlik yaşandı. Daha sonra karanfillerin iki bayan ve iki erkek temsilci tarafından bırakılmasına izin verilmesinin ardından miting olaysız bir şekilkde sona erdi. Ancak güvenlik güçlerinin burada sergilediği anlamsız tutuma tepki gösterildi.
Mitingde Aslan Maskhadov, Shamil Basaev, Katil Putin, Fachist Putin, Wanted! Putin! The Killer!, Şehitlerimiz Şerefimizdir! Unutmak İhanettir! ve soykırımı belgeleyen bir kaç kare fotoğraftan oluşan dövizler kullanıldı. Miting boyunca: Çeçen Anaları Yalnız Değildir! Katil Putin Çeçenya’ dan Defol!, Ne ABD Ne Rusya Bağımsız Birleşik Kafkasya!, Direnen Kafkasya Kazanacak! gibi sloganlar attıldı.
Ulusal medyanın yoğun ilgi gösterdiği mitingimize İzmit, Ankara ve Adana’ dan gelen dostlarımızın ve Jineps Gazetesi çalışanlarının desteği bizleri sevindirirken “Birarada Yaşamı Destekliyoruz” gibi etkinliklere destek veren ya da Kadınlar Günü’ nde dahi açıklama yapan Kafkas Federasyonu’ nun ve diğer kurumlarımızın çağrımıza tepkisiz kalmalarından ötürü bir kez daha utanç duyduk.
Çeçen soykırımını görmezden gelenler ve son derece insani bir eylemin duyurusunu dahi yapmaktan çekinenler olduğu gibi; duyuru metinlerimizi iletmemize rağmen hiç bir açıklama yapılmaya gereksinim duyulmadan Marje, Circassian Canada gibi paylaşım alanlarında duyuru metnimizi yayınlanmayanları kınıyor, çağrımızı paylaşan başta Kavkaz-Center , Çeçen-Online ve Kafkasian.Com olmak üzere tüm dostlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz.
Rusya Federasyonu Konsolosluğu önünde okuduğumuz Basın Bildirimiz:
Tüm İnsan Hakları ve Sivil Toplum Örgütlerinin Dikkatine!
1992 yılında uluslararası hukuk kuralları bağlamında egemenliğini ve bağımsızlığını ilan eden Çeçen Cumhuriyeti İchkeria’ya, Aralık 1994’te saldıran Rusya Federasyonu kuvvetleri, o günden bu yana, orantısız bir kuvvet kullanarak bu topraklarda taş üstünde taş bırakmamış, akla hayale sığmayan işkence metotları uygulamış, kadınlarımıza tecavüz etmiş, soykırım politikaları gütmüştür. Savaşın sona erdiği şeklinde dünya medyasında yapılan propagandalara rağmen savaş ve acımasız Rus politikası tüm hızıyla devam etmekte, Rusya Federasyonu dünyanın gözünün içine bakarak bir milleti tarih sayfasından silmektedir. Rakamlarla ifade etmek gerekirse bu savaşın şu an için 1 milyonluk Çeçen halkına bilançosu 50 Bini çocuk olmak üzere 300 Bin ölü, 250 Bin mülteci, 50 Binden fazla sakat insandır ve bizler bu satırları sizlerle paylaşırken kabaca ifade etmeye çalıştığımız sayılar artmaya devam etmektedir.
Rus Hükümetinin barbarizmi 7’ sinden 70’ ine, gencinden yaşlısına, devlet adamından çiftçisine ayrım yapmadan Çeçenleri yok etmektedir. Çeçen Cumhuriyeti İchkeria’ nın ilk devlet başkanı Cohar Dudaev, ikinci devlet başkanı Zelimhan Yandarbiev, üçüncü devlet başkanı Aslan Maskhadov ve dördüncü devlet başkanı Abdulkhalim Sadullaev de işgalci Rusya tarafından şehit edilmiş, İchkeria on beş yıllık kısa tarihinde beşinci devlet başkanını görmüştür.
Bu zulüm ortamı sadece savaşa katılan askerler için değil, masum siviller ve doğa için de bir yıkım meydana getirmektedir. Söz gelimi, Rusya Federasyonu en son teknolojiye ait savaş makinelerini ve içeriği belli olmayan kimyasal silahları çekinmeden siviller üzerinde kullanmaktadır. Her gün birileri işgalci Rus askerlerince ya da işbirlikçi Kadirov polislerince kaçırılmakta, filtrasyon kamplarında işkenceye uğramakta ya da öldürülmektedir.
Rusya Federasyonu’ nun Çeçenya’ yı işgalinin en acımasız sonuçlarından birisi de masum sivillerin yurtlarını terk etmek zorunda kalmalarıdır. Çeçenya’da hayat öylesine dayanılmaz ve acımasız bir hale getirilmiştir ki, yüz binlerce Çeçen ana vatanlarını terk edip dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda bırakılmıştır. Ancak bu zorunlu ve geçici sığınma bile yaşanan problemleri çözmeye yetmemiştir. Gittikleri ülkelerde mültecilik hukukunun gelişmemiş olmasından ya da çeşitli siyasi nedenlerle uluslararası ve bölgesel anlaşmalara, teamüllere aykırı davranılmasından ötürü bu insanlar mültecilik statüsüne sahip olamamaktadır. Temel insani haklardan yararlandırılmamaları ve yokluk içinde yaşamaya çalıştıkları yetmezmiş gibi ülkelerine geri dönmeleri için de her türlü psikolojik baskı uygulanmaktadır. Gündeme getirilmek istenen güvenli geri dönüş için ise yeterli şartların oluşmadığı gün gibi ortadadır. Geri dönenlerin önemli bir bölümümün ortadan kaybolması veya gözaltı merkezlerinde maruz kaldıkları işkenceler bunu destekler niteliktedir.
Burada son derece yüzeysel olarak anlattıklarımız soykırım değildir de nedir?
Rusya Federasyonu, işgalin yanı sıra, medya yoluyla ikinci bir savaş yürütmekte ve Çeçenleri tüm dünyaya katil, barbar, Vahhabi vb olarak tanıtmaya çalışmaktadır. Oysa, gerçek son derece açıktır: Çeçen halkı yalnızca “ÖZGÜRLÜK” için mücadele etmektedir.
Bu savaşın devam etmesi gerektiğini düşünen Rusya Federasyonu yetkilileri tüm barış çabalarını baltalamakta bir sakınca görmemektedir. Öyle ki bugün burada toplanmamıza vesile olan Çeçen Cumhuriyeti İchkeria’ nın III.Devlet Başkanı Aslan Maskhadov, 1999 yılında ülkesinde yeniden kan dökülmesini engellemek için elinden gelen her şeyi yapmış ama Kremlin Yönetimi çeşitli bahanelerle Çeçenya’ yı yeniden işgal etmiştir. Maskhadov, zaman zaman gündeme gelen ve terörist saldırılar olduğu iddia edilen olaylarda arabuluculuk yapmayı teklif etmiş ancak kabul edilmemiştir. Barış isteyen Maskhadov tek yanlı barış ilan etmiş ve üç maymunu oynayan dünya liderlerine, uluslararası organizasyonlara barış önerilerini iletmiş dünyanın sessizliğini fırsat bilen Rusya ise 8 Mart 2005’ te Çeçenya’ nın Tolstoy-Yurt Köyü’ nde Maskhadov’ u şehit etmiştir. Maskhadov’ un ardından Çeçen Anayasası gereği Devlet Başkanı olan Abdulkhalim Sadullaev’ i ise 17 Haziran 2006’ da şehit etmişlerdir.
Rusya Federasyonu şehit ettiği iki Çeçen Devlet Başkanının cenazesine el koymuştur. Rusya Federasyonu Duma Meclisi’ nce çıkarılan bir yasa vasıtasıyla Maskhadov ve Sadullaev’ in cenazeleri “teröristlerin cenazeleri olarak nitelenmekte” ve cenazeleri ailelerine teslim etmemektedir. Çok değil tarihin yapraklarını biraz geriye çevirdiğimizde terörist olarak nitelenen Aslan Maskhadov’ un Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Boris Yeltsin ile “Barış Antlaşması” imzaladığını ve uluslararası gözlemciler nezdinde yapılan başkanlık seçimlerinde Çeçenya’ nın III.Devlet Başkanı seçilen Maskhadov’ un ilk olarak Boris Yeltsin tarafından kutlandığını görüyoruz. Maskhadov’ un tüm dünya liderlerince meşru bir devlet başkanı olarak kabul gördüğünü de kimse inkar edemiyor. Ancak, Rusya Federasyonu, Maskhadov’ a terörist diyerek naaşını ailesine teslim etmiyor. Bu durum Kremlin politikalarındaki ikiyüzlülüğün bir örneği olarak karşımıza çıkıyor.
Ailesine teslim edilmeyen tek naaş ise Maskhadov’ un ki değildir. IV. Devlet Başkanı Abdulkhalim Sadullaev’ in naaşı, pek çok Çeçen komutanın ve askerin naaşı, Nalchik’ te 2005 yılında hayatını kaybeden vatanperver gençlerin naaşları da ailelerine teslim edilmemiştir. Rusya Nalcik şehitlerini teslim etmemek için cesetleri yakmıştır. Ayrıca çoğu zaman kaçırılarak öldürülen masum sivillerin naaşları da ailelerine teslim edilmemektedir. Rus askerlere istedikleri fidye bedellerini ödeyemeyen aileler evlatlarının naaşlarını alamamaktadırlar. Bugün cenazeler Rus askerler için bir ekmek kapısı haline gelmiş, en rahat para kazanılan ticaret konusu olmuştur.
Bizler: Türkiye’ deki Kafkas diasporası sakinleri, anavatanımızdaki gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Her birimiz farklı isimleri taşıyan platformlarda yer alsak ta bizleri ilgilendiren tüm konularda daima güç birliği yapacağımızı burada işgalci Rusya’ ya bir kez daha gösteriyoruz. Belki tüm dünyayı yalanlarınızla kandırabilirsiniz, belki bizleri öldürebilirsiniz ancak yüreğimizdeki bağımsızlık ve birlik ateşini söndüremezsiniz.
Yaşasın Bağımsız Çeçen Cumhuriyeti İchkeria!.. Yaşasın Bağımsız Birleşik Kafkasya!..
Bizler: Türkiye’ deki Kafkas diasporası sakinleri olarak, tüm dünya kamuoyuna, insan hakları ve sivil toplum örgütlerine ACİL sesleniyoruz:
Bu katliamı durdurun!…
Çeçen mülteciler için bir an önce uluslararası normlarda kabul gören uygulamaların faaliyete geçirilmesini ve mültecilerin güvenliklerinin sağlanmasını temin edin!..
Çeçen Cumhuriyeti İchkeria’daki soykırım ve işgaller engellenmelidir. Barış için uluslararası gözlemciler nezdinde görüşmeler derhal başlatılmalı, Çeçen halkının onuru barışla buluşturulmalıdır!..
Çeçen liderler Aslan Maskhadov’ un, Abdulkhalim Sadullaev’ in; özgürlük savaşçılarının ve masum sivillerin cenazeleri ailelerine teslim edilmeli, cenazelerin Rus askerlerce ticaret konusu yapılması engellenmelidir!..
Gerçekleri dünyaya anlatabilme cesareti gösteren Anna Politkovskaya ve Aleksander Litvinenko’ nun katilleri bir an önce bulunmalıdır!..
Kafkasya’ da her geçen gün artan baskı ortamı sona erdirilmelidir!..
Bu kirli savaşa, Çeçen halkına uygulanan soykırıma sessiz kalmayın. Unutmayın, sessiz kalmak ortak olmaktır!…
Çeçen Barış ve İnsan Hakları Aktivistleri
Çeçen Mülteciler Çalışma Grubu
Tweet
Bir yanıt bırakın!