Vah Bağlarbaşı Derneğim Vah!.. Ne Hale Düşmüssün Sen!..
İstanbul Alan Kültür ve Yardım Vakfı’ nın çağrısı üzerine İstanbul ilinde faaliyet gösteren Kafkas dernek ve vakıfları geçtiğimiz ay gerçekleştirdiği ilk buluşmanın ardından 4 Mayıs 2008 Pazar günü İstanbul Kafkas Kültür Derneği’ nde ikinci kez biraraya gelirken, ev sahibi konumundaki dernek yöneticileri ağır bir eleştiri aldı.
İstanbul Alan Kültür ve Yardım Vakfı Genel Sekreteri Burhan Canpolat’ ın e-posta yoluyla ilettiği eleştiri metnini yorumsuz olarak değiştirmeden sizlerle paylaşıyoruz:
VAH BAĞLARBAŞI DERNEĞİM VAH !..NE HALE DÜŞMÜŞSÜN SEN !…
1970’ li yıllarda bir okuldu, bir Kafkas Akademisiydi (Bağlarbaşı) İstanbul Kafkas Kültür Derneği. Bizler de bizim gibi birçok genç insanda o yıllarda bu okulda bilinçlendik, bu okulda kendimizi bulduk. O yıllardaki İstanbul Kafkas Kültür Derneği’ ni arıyor ve özlüyoruz. Bugün İstanbul’ da sayısı 20′ yi bulan Kafkas dernek, vakıf ve komitelerinin bir çoğunun yöneticileri bu akademi mezunudur desem yeridir. Bu derneğimizin geçmişteki yöneticilerini (bugün hayatta olmayan) rahmet ve minnetle anıyorum. Bu kadar değişik Kafkas boylarından oluşan insanları Kafkasyalılık paydasında birleştirip bütünleştirmeyi başarmışlar. Bu çok değerli büyüklerimiz bugün Bağlarbaşı Derneği’ nin içler acısı durumunu görseler her halde kahrolurlardı. İnsan böyle durumlarda ölümün bile güzel taraflarını görebiliyor.
Ata vatanımız Kafkasya’ da küçük küçük cumhuriyetlerimizde huzursuzluklar, sorunlar eksik değil. Hiç bir cumhuriyetimiz huzur içinde değil. Kültür yozlaşması amansız bir hastalık gibi bünyemizi hızla sarıyor, günden güne ilerliyor. Var olma mücadelesindeki duyarlı insanlarımız da bu gidişattan endişe duyuyor ve çaba sarfediyorlar kültürümüzü korumak ve yaşatmak için.
Türkiye’deki durum daha endişe verici. Kültür yozlaşması daha hızlı ilerliyor. Herkes kendi derneğinde mücadele veriyor kültürünü korumak ve yaşatmak için. Bu farklı ve küçük ölçekli çalışmalar ile kültür yozlaşmasının önüne geçmek çok zor.
Alan Kültür ve Yardım Vakfı olarak bu gerçeği İstanbul’ daki dernek ve vakıflara duyurduk. Birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmazsak amaçladığımız hedeflere küçük ölçekli kurumlar halinde ulaşamayacağımızı düzenlediğimiz kahvaltılı toplantıda dernek ve vakıf yöneticilerine açıkladık. Davetimize katılan bütün temsilciler önerimizi desteklediler. Önerinin görüşülmesine devam edilmesi, olgunlaştırılıp sonuçlandırılması için her ay bir derneğin ev sahipliğinde toplanılmasına karar verildi. İkinci toplantının Poyrazlı Derneği’ nde yapılması uygun görülmüşken daha sonra Bağlarbaşı Derneği’ nin isteği üzerine 4 Mayıs Pazar günü Kahvaltı Toplantısı Bağlarbaşı’ nda gerçekleştirildi. Yazımın başlangıcında sözünü ettiğim ve özlemini duyduğum Bağlarbaşı Derneği’ nde buluştuk saat11.00 sularında. İnsanlar dernek salonuna girdiklerinde açık büfe kahvaltılıklarının yer aldığı bir masa karşıladı onları. Ne bir yönetici vardı, ne de karşılayan birisi. Doğrusu çok şaşırdık. Bir aş evi bir ramazan çadırı, bizler de oralara muhtaç insanlar sanki. Toplantıya katılan temsilciler olgun davranıp kimse olumsuz bir hava oluşmasın düşüncesiyle olsa gerek bu saygısızlığı sineye çektiler. Öyle ya kutsal bir gaye için gelmişlerdi. Bu amacı gölgelememek için sineye çekmek gerekiyordu. Toplantıda amaca yönelik konuşmalar yapıldı. Ben bunların üzerinde fazla durmayacağım. Bu konular daha sonra da konuşulmaya devam edilecek. Ben Bağlarbaşı Derneği’ nin vah…vah… dedirten halinden bahsetmeye devam edeceğim. Toplantının ilerleyen bir bölümünde Bağlarbaşı Derneği Başkanı Sayın Yaşar Nogay uçağa yetişmek durumunda olduğunu söyleyerek toplantıdaki ev sahipliği görevini başkasına devrederek toplantıdan ayrıldı. Bu davranışı mazur görmek safça bir düşünce olur sanırım. Poyrazlı Derneği’ nin düzenleyeceği organizasyonu kendi isteğinizle üstleniyorsunuz sonra da sebep her ne olursa olsun toplantıyı yarıda bırakıp gidiyorsunuz. Ciddiyetle bağdaştırılacak bir husus değil bu. Ben şahsen Bağlarbaşı Derneği’ nin birlik beraberlik ve dayanışmadan yana değil aksine bağlı olduğu Federasyonun talimatları doğrultusunda hareket ettiğini düşünüyorum.
Bağlarbaşı Derneği yöneticilerinin falsoları bu kadar olsaydı keşke. En vahimi de sonuncusu oldu. Toplantının sonlarına gelinmişti. Genç kızlar salonda toplanmaya başladılar. Salonun duvarındaki sahne perdesi açıldı. Ayna ile kaplanmış bir duvar çıktı ortaya ve ardından müzik anlaşıldı ki salonda gençler folklor çalışması yapacaklar ve toplantının bir an sonlandırlmasını ihtar ediyorlar İstanbul’ un yirmiye yakın dernek ve vakfının temsilcilerine. Son cümleler söylenecekti toplantıda Bahçelievler Dernek Başkanı Sayın Erdoğan Yaşar Beydi sanırım oradan geçen (folklor çalışmalarının yöneticisi olduğunu sanıyorum) bir gence seslenerek konuşmaların anlaşılmadığını bunun için müziğin biraz kısılmasını rica etti. Bu sözde Çerkes genci (Kafkas Kültürünü yaşatmak için uğraşı verdiğini zanneden) bu rica sahibi büyüğüne ne cevap verdi tahmin edemezsiniz. Böyle bir cevap Çerkes terbiyesi ile yetişen bir gence ait olamaz. Bırakın Çerkes gencini normal bir aile ortamında yetişen herhangi bir topluma mensup bir gencin de cevabı olamaz. Olsa olsa terbiyesizliğin dik alasıdır, küstahlığın, normal bir aile evladı olmamanın yansımasıdır. ’’Müziği kısmayı bırakın da siz artık salonu boşaltın’’anlamında bir cevap verdi Bağlarbaşı Derneği’ nin yetiştirdiği ve Çerkes Kültürünü yaşatmak için eğittiği bu genç. Kesinlikle cevabı bu anlamdaydı. Bunun üzerine Alan Vakfı Başkanı Sayın Remzi Yıldırım ‘’Daha fazla hakarete maruz kalmayalım’’ diyerek toplantıyı sonlandırdı. Sayın Remzi Bey’in bu sözleri üzerine Bağlarbaşı Derneği Başkanı Sayın Yaşar Nogay’ ın yerine vekil bıraktığı Nihat Bey’ in özür dileme yerine pişkinliğe verip gülümsemesi çok daha acıtıcı oldu.
Bravo size Bağlarbaşı Derneği yöneticileri Federasyonunuzun direktifi doğrultusunda çok güzel sabote ettiniz iyi niyetli yaklaşımlarımızı.
Yaşanan bu olaylar beni çok üzdü ve yaraladı. Yazımın başlığını bunun için VAH BAĞLARBAŞI DERNEĞİM VAH…NE HALE DÜŞMÜŞSÜN…diye koydum ve ekliyorum: “KİMLERİN ELİNE DÜŞMÜŞSÜN SEN…..”
Saygılarımla
Burhan CANPOLAT
Bir yanıt bırakın!