Mayrbek Taramov: “Çeçenya’daki Savaş Suçlarının Delilleri Yok Ediliyor!”

Çeçen Cumhuriyeti İçkerya Hükümeti İsveç Temsilcisi, insan hakları aktivisti ve bağımsız gazeteci Mayrbek Taramov ile yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
WaYNaKH Online: Mayrbek, okuyucularımıza kendinden bahsedebilir misin?
Mayrbek Taramov: İnternetten benim hakkımda kolaylıkla bilgi edinilebilir. Son on yılda yazdığım on binlerce makale internette veya farklı medya organlarında yayınlandı.
Ancak gazeteci olarak aktif bir şekilde çalışmaya başlamam 1996 yılında oldu. Bağımsız Çeçen basınında yer almaya başladım. 1998 yılında kendi kaynaklarım ile “Kavkasky Vestnik (Kafkasya Haberleri)” isimli gazeteyi kurdum ve redaktörlüğüne başladım. Ocak 1999’da kurucular meclisince Kafkasya Gazeteciler Birliği Başkanı olarak seçildim. Birkaç yıl sonra bazı saçma iddialar nedeniyle yayının adını “Çeçensky Vestnik (Çeçenya Haberleri)” olarak değiştirdim. Şunun altını çizmek istiyorum, Kavkasky Vestnik’e yönelik bu bozgunculuğu bugün Kafkasya Emirliği provokasyonunu yürüten o garip Müslümanlar yaptı ve Kafkasya Gazeteciler Birliği’nin dağılmasına neden oldular. Bu insanlar sadece bir suç işlemekle kalmadı; aynı zamanda Çeçen savunmasında da bir çöküntü yarattılar. Çünkü Kavkasky Vestnik sadece bir gazete değildi, aynı zamanda yasadışı yollardan Çeçenya’daki savaşa dahil olarak savaşçılarımıza destek veriyordu.
2001 sonbaharında www.kvestnik.org adresinden yayın yapan internet sitemiz faaliyete geçti ve sadece Çeçenler içinde değil dünya çapında kısa sürede oldukça popüler hale geldi. Fakat 2005 yılında internet sitemizde yayınlarına son vermek zorunda kaldı. Ve yine arka planda Kafkasya Emirliği İdeologları vardı.
WaYNaKH Online: Rusya, Çeçenya’daki sözde anti-terörizm operasyonlarına son verdiğini ilan etti. Rus kuklası Kadirov’da Çeçenya’nın yeniden inşa edildiğini ve Kafkasya’nın en barışçıl ülkesi haline geldiğini dillendirmeye başladı. Çeçenya’da neler olduğunu ve oradaki gerçek durumu bize aktarabilir misin?
Mayrbek Taramov: Rusya’nın propagandaları emrindeki Çeçen kuklalar ile daha güçlü bir hal aldı. Rusya bunun için özellikle önemli miktarda finansal kaynak ayırıyor. Ve Kremlin’in propagandalarını irdelediğimizde Çeçenya’da neler olduğunu net bir şekilde görebiliriz.
Çeçenya’da hiçbir zaman Rusya’nın anti-terörizm operasyonu yapmadığını vurgulamamız lazım. Çeçenya’da yapılanlar Rus hükümetinin terörizminden başka bir şey değildir. Çeçenya’nın tüm alt ve üst yapısı tahrip edildi, soykırım yapıldı (200 binden fazla sivil öldürülerek).
Peki Çeçenya’nın yeniden inşasının ardındaki gerçek neden nedir? Bunun cevabını Rus kuklası Azerbaycan televizyon kanalında Çeçenya’da Putin’in özel programı üzerinde çalıştıklarını şöyle ifade etti: “Başkanın programına göre hemen her alanda yenileniyor – Savaşın İzleri Siliniyor-” (http://www.day.az/news/politics/1425.html).
“Savaşın izleri siliniyor” cümlesinin tercümesi şudur: “Rusya’nın Çeçenya’daki savaş suçlarının izleri ortadan kaldırılıyor!”. Eğer Ramzan Kadirov’da bir parça Çeçenlik ve Müslümanlık varsa, evlerin yok edildiği en azından bir alanı yenilemeden bırakmalı ve gelecek nesillerin yaşanları anlamasını sağlamalı. Maalesef Kadirov sadece patronu Putin’in emirlerini yerine getiriyor. Putin’in Çeçenya’nın onarılmasını Kadirov’dan daha fazla istediğinin altını çizmeliyiz. Çünkü Putin Çeçen halkına karşı inanılmaz derecede bir sevgi mi besliyor! Hayır! Putin kendisine sorumluluk yüklenebileceğinden endişe duyuyor. Putin çok iyi biliyor ki Batı onu Çeçenya’daki suçlarından ötürü pek çok kez suçlayabilirdi. Ama görünüşe göre, Batı Çeçenya’daki insan hakları ihlalleri ve soykırıma yanıt verme ihtiyacı dahi hissetmiyor. Ve Batıda herhangi bir zamanda herhangi bir yerde Çeçenlerin protesto gösterilerinin, toplantılarının ya da manifestolarının desteklendiğini asla göremezsiniz!
Sergey Melnikoff Tiflis’te bir fotoğraf sergisi açtı. Bu yetenekli ve KGB rejimiyle bağlantılı Putin yönetimine yönelik nefretinden ötürü adama kişisel olarak şükranlarımızı sunmamız gerekiyor.
Eğer İstanbul’da böyle bir fotoğraf sergisi açmak isterseniz ben size her türlü yardımın garantisini verebilirim ancak bildiğim kadarıyla Türkiye hükümeti Rusya’ya karşı bir bataklığa saplanmak istemediği için buna izin vermeyecektir. Sadece deneyin!
Ve “barış-sever” Kadirov konusunda sizlere sormalıyım, bir haydut barış yanlısı olabilir mi? Kadirov bir açıklamasında aynen şu sözleri kullanmıştı: “Kimi öldürmem gerekiyorsa hepsini öldürdüm. Öldürdüğüm müddetçe ben bu hayatta kalabiliyorum!” (http://www.newsru.com/russia/17jun2008/biograph.html).
Şimdilerde Kadirov yurtdışında da çalışıyor. “Vesti24” teki bir röportajında, “Kimsenin Rusya’yla alay etmesine izin vermeyeceğiz ve her nerede olurlarsa olsun gidip bu problemi çözeceğiz! Ve eğer bunu hak eden yurtdışındaysa bile gideceğiz. Bunun için ihtiyacımız olan güce ve kaynağa sahibiz!” (http://chechnya.gov.ru/page.php?r=28&id=80). Bu şekilde göz kulak olacağının sözünü veriyor. Eğer bir haydut bir şeye göz kulak olacağını söylüyorsa, bu Rusya tarafından kabul görüyor anlamına gelir. Niçin? Çünkü Rusya yasal belgeler ile KGB’nin haydutlarının idaresi altındadır.
Şaşırtıcı olan ise, Kadirov’un tehdidi Avrupa ülkelerine yönelik olmasına rağmen bu ülkelerin Çeçenya’ya ziyaretler yapması. Avrupalılar bu büyük pislik sorununu nasıl değerlendiriyorlar acaba.
Ve Kadirov’un tüm güçlerini ve kaynaklarını kullanabilecekleriyle ne demek istiyor? Rusya’nın diplomatik kanallarını ve kimyasal silahlarını kullanarak terörist metotlar uygulayabileceği mi? Sadece şöyle: “Barış sever” Kadirov!
WaYNaKH Online: Çeçenya’daki insan hakları ihlalleriyle ilgili araştırmalarınız olduğunu biliyoruz. Bu konuda biraz bilgi verebilir misin?
Mayrbek Taramov: 2002 yılında Bakü’de halen çalışmalarını sürdüren Çeçen İnsan Hakları Merkezi’ni kurdum. Şunu belirtmeliyim ki merkezimiz asla birileri tarafından finanse edilmedi, ama azimli çalışan birkaç kişi sayesinde bugüne kadar ayakta kalabildi. Elbette, daha iyi sonuçlar elde edebilmek için yardıma ihtiyacımız vardı. Ama sonuçta elimizden gelenin en iyisini yaptık.
Çalışmalarımızın en büyük etkisini Uluslararası İnsan Hakları Grubuyla Çeçenya’da yaptıklarımızdan aldık. Canlılığımızdan ötürü her olaya anında tepki verdik. Bu yüzden çalışmalarımızın bazı politikacıları neden rahatsız ettiğini anlayabiliyoruz, çoğunlukla çalışmalarımızı yavaşlatmaya hatta engellemeye çalışan Rusları (hatta KGB’yi) kastediyorum.
Çeçenya’da kaybolan insanlarla ilgili araştırmalar yapıyoruz. Gerçekten önemli bir iş, çünkü on binlerce dosya üzerinde çalışıyoruz. Grubumuzun bu işin üstesinden tek başına gelemeyeceği söylenebilir ancak maalesef hiçbir kuruluş bize yardım etmek istemiyor. Ve bunların hepsinin yine tek bir nedeni var: “Rusya’dan korkuyorlar!”
WaYNaKH Online: Rusya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Çeçenlerle ilgili tüm davaları kaybediyor. Ne düşünüyorsun, bu yeterli mi? Buradan alınan sonuçlar Rusya’nın Çeçenya’da işlediği soykırımdan ötürü savaş suçları mahkemesinde yargılanabilmesi için kullanılabilir mi?
Mayrbek Taramov: Rusya’nın birinci Rus-Çeçen savaşının ortalarında Avrupa Konseyi’ne kabul edilmesiyle başlamak istiyorum. Rusya’nın Avrupa Konseyi’ne kabul edimesi sıradan bir ülkenin alınmasından farklı bir durum, Avrupa Konseyi insan haklarını ihlal eden, diğer ülkelerle savaşan ve Çeçen halkına yönelik soykırım suçunu işleyen bir ülkeyi kendi bünyesine dahil etti. Ama bu durum için bir neden buldular, bu neden Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin 173 numaralı kararıydı. Bu karara göre, “Çeçenya’da insan haklarını ihlal ederek suç işlemekle suçlananlar uluslararası bir mahkemede yargılanacaktı”.
Aradan tam 15 yıl geçti. Geçen bu süre zarfında Batı Çeçenya’da suç işleyenlerden kimleri uluslararası bir mahkemede yargıladı? Hiç kimseyi! Bundan daha vahimi, Avrupalı politikacıların Rus katillerle el sıkışıyor olması. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George J.Bush, katil Rus General Shamanov’u Beyaz Saray’ın önünde nasıl kucakladığını hatırlayın! Oysa General Shamanov Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği iki kararda askeri bir katil olarak zikredilmiş ve 1999 yılındaki olaylarda önemli bir rolü olduğu vurgulanmıştı! Benzer sahneleri pek çok kez gördük.
AİHM’nin verdiği kararlar neticesinde Rusya’nın Çeçenlere ödediği paralar konusuna gelirsek, burada hükmedilen tazminatlar yok edilmeye çalışılan bir halk için son derece cüzi. Pek çok olayda Avrupalılar için mahkemenin tayin ettiği ortalama tazminat 1 milyon dolar civarında.
İngiltere’de metroda polisin bir Brezilyalı genci terörist olduğunu düşünerek öldürmesiyşe ilgili görülen davada mahkeme İngiltere’nin 1 milyon dolar tazminat ödemesine hükmetti! Ve burada bir Brezilyalının yasadışı şekilde işkence görmesinden ya da ortadan kaybolmasından söz etmiyoruz. Bir polis ateş ederek bir Brezilyalıyı öldürdü. Oysa Rusya’nın Çeçenya’daki suçlarından dolayı AİHM’ye giden dosyalarda yaşanılan olayların vahameti bundan kat be kat fazla. Maalesef AİHM’nin Çeçenlere ödenecek tazminat için hükmettiği miktarlar 30 bin – 50 bin Euro arasında değişiyor, alınan en yüksek tazminat miktarı 70-80 bin Euro. Ve biz bu ayrımcılıkla Avrupa’nın en uygar yerinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde yüzyüze geliyoruz!
Burada ayrıca AİHM’nin Çeçenya ile ilgili kararlarını Rusya ile Çeçenya arasındaki svaşın başlangıcından beş yıl sonra, Avrupa’nın Putin’in kendileriyle uzlaşmadığını anladığı zaman vermeye başladığını da eklememiz gerekiyor. Her nasıl olursa olsun, mahkemeden çıkan tazminat kararları da Rusya hükümetine bir tür baskı olarak düşünülebilir. Fakat Rusya için bu miktarlar önem arz etmiyor. Bu parayı Çeçen petrolünden elde ettikleri gelir ile ödüyorlar. Hala hiç kimse bu konuda konuşmak istemiyor. AİHM nedeniyle ödenen paralar Kremlin’in gözünde sadece bir masraf. Ve bu paradan Çeçenya’nın yeniden imarı içinde harcanıyor olsa bile her durumda Çeçen petrolünün geliri Rusya’nın kasası için hala artı gelir.
Akhmad Kadirov Çeçenya’nın petrol gelirinin kendisine bırakılmasını talep ettiğinde, Rus özel servisi düzenlediği bombalı bir saldırıyla onu ortadan kaldırdı. Ve onun gözde oğlu Ramzan Kadirov babasının katili Rusya’yla anlaşarak Çeçen özgürlük savaşçılarını suçladı. Böylesi onun için daha güvenilir ve kolaydı. Bu yüzden küçük Kadirov petrol hakkında konuşmaya çekinmektedir.
WaYNaKH Online: Pek çok Avrupa ülkesi ve Amerika Birleşik Devletleri, geçtiğimiz yaz Rusya’nın Gürcistan’a başlattığı askeri operasyona karşı çabuk bir refleks gösterdi. Ancak Gürcistan gibi bağımsız bir devlet olan Çeçen Cumhuriyeti İçkerya 1994 yılından bu yana Rusya’nın işgali altında ve dünya kamuoyu bu duruma kayıtsız. Sence neden?
Mayrbek Taramov: Bu demokratik Batının Çeçenya’yı “Rusya’nın iç işi” olarak görmesinden kaynaklanıyordı. Ancak bugünlerde sözde Kafkas Emirliği’nin ilanıyle Batının sessizliğini koruması için haklı bir neden ortaya çıktı.
Oysa Gürcistan dünya devletlerinin çıkarları nedeniyle asla Rusya’nın iç işi olarak adlandırılmadı. Gürcistan içinde tıpkı Ukrayna ve Belarus gibi büyük bir mücadele olacak ama bu hiçbir zaman bir savaşa dönüşmeyecek, çünkü Rusya’nın bu plana karşı koyacak gücü yok.
Rusya, Gürcistan ve Azerbaycan’a kesin olarak veda ettiğinde ise önce Çeçenya ardından da Kuzey Kafkasya cumhuriyetleri birer birer özgürlüklerine kavuşacak. Fakat, Çeçenya, Abhazya ve Güney Osetya kendilerini gerçek bağımsızlıktan uzaklaştıracak adımlar atmamalı. Çünkü er ya da geç Kafkasya Rusya’dan tamamen kurtulmuş olacak.
WaYNaKH Online: Özgür bir Tibet, Irak, Filistin için pek çok insan hakları örgütünün ve çeşitli oluşumların açıklamalarını görüyoruz. Hatta bu amaç doğrultusunda popüler şarkıcıların, oyuncuların konferanslara katıldığını, konserler verdiğine şahit oluyoruz. Bu tip çalışmalar neden Çeçenya için yapılmıyor sence?
Mayrbek Taramov: Aslında bir önceki sorunuzda bunun cevabını da verdim ama isterseniz devam edelim… Onların sessizliğinin anlamı Batı Dünyasının Çeçenya’da olanlara sessiz kalınması yönündeki anlaşmasıdır. Yani, Batıyı Çeçenya’daki suçlardan ötürü sorumlu tutabilir miyiz derseniz, bunu başka türlü nasıl açıklayabiliriz ki derim. Resmi siz çizin: bugün Çeçenya’daki durumu gözlemleyebilecek yabancı gazeteciler, insan hakları aktivistleri, AGİT misyonu yok. AGİT temsilcilerinin bile Çeçenya’ya girmesi yasak.
Ve dünyanın farklı yerlerinden gelip Irak’taki durumu en ağır şartlar altında gözlemleyen çok sayıdaki gazeteciyi düşünün. Fakat Çeçenya’da her şey vahşice öldürülen Anna Politkovskaya’nın omuzlarına yüklenmişti. Bu konuda hiçbir şüphem yok ki, Anna KGB tarafından öldürüldü. Çünkü Kremlin’in Çeçenya’daki suçlarına karşı çıkıyor ve Rus imajını sarsıyordu.
Batı dünyasının Çeçenya’daki soykırımdan ötürü sorumlu olduğunu söylediğimi çok fazla insanın duyduğunu sanmıyorum. Ama Anna Politkovskaya bunu söylediğinde pek çok kişi bunu duydu. Bir İsveç kanalındaki “Ay Yavrusunu Yediğinde” isimli belgeseldeki röportajında: “Çeçenya’da akan kandan Putin kadar batı da sorumlu” dedi. Ve burada trajik son meydana geldi.
WaYNaKH Online: Çeçen Cumhuriyeti İçkerya hükümetinin batı dünyasındaki çabalarını nasıl değerlendiriyorsun peki?
Mayrbek Taramov: Ben de bu hükümetin bir üyesiyim. Çeçen Cumhuriyeti İçkerya Hükümeti’nin İsveç Krallığı temsilcisiyim. Herkesin olaylara kendi bakış açısının olmasının doğallığı gibi, elbette benim de liderliğimize yönelik eleştirilerim oluyor ama bunu farklı bir hareket haline getirmeye çabalamıyorum. Her durumda benim konumum yapıcı, Akhmad Zakaev’i Çeçen Cumhuriyeti İçkerya Hükümeti Bakanlar Kurulu Başkanı olarak kabul ediyorum. Zakaev’in Kremlin’in kuklaları ile görüşme yapacağına dair açıklamalarıyla ilintili pek çok soru var. Kendi fikrimi açık bir şekilde kendisine ilettim. Kuklaların kendi başlarına hiçbir şeyin çözümünü sağlayamayacağını ve iplerin Kremlin’in elinde olduğunu ifade ettim.
Herkes Putin’in başlattığı “Çeçenizasyon (Çeçen’in Çeçen’i öldürmesi)” adlı projeyle Çeçenleri Çeçenlere öldürtmesinden haberdar. Bu işi Ramzan Kadirov isimli adam yapıyor. Markov’un söylediği gibi “Ramzan Kadirov, Putin’in insanları öldürmek için kullandığı bir bıçak!”. Zakaev’de bunun olmasını istemediği için kuklaların temsilcileriyle görüşmeler yapmaya çalışıyor.
Zakaev’in Çeçenya’ya döneceği fikri bile ürkütücü. Zakaev’in bir konferansta “Eğer bir gün Çeçenya’ya dönersem, bunu en son dönen Çeçen olarak yapacağım!” şeklinde bir açıklama yapmıştı. Zakaev Çeçenya’ya dönmesinin İçkerya’nın sonu anlamına gelebileceğini net bir şekilde anlamış durumda. Zakaev zeki bir insan ve Çeçenya’ya dönmesi halinde bir süre önce Kadirov’un söylemesini istediği sözleri sarfeden İçkerya’nın eski müftüsü Bay Ali Taysiyev’in konumuna düşeceğini biliyor. Şundan eminim ki Akhmad Zakaev vatan hainlerinin onun dönüşünü kutlamasına izin vermeyecek. Gelecek kimin haklı olduğunu gösterecektir. Ve İçkerya’nın vatan hainlerine daha ileri gitmelerini tavsiye etmiyorum!
WaYNaKH Online: Bildiğimiz kadarıyla Avrupa’da yaşıyorsun. Avrupa’daki Çeçen mültecilerin durumu nasıl?
Mayrbek Taramov: Çeçen mültecilerin durumu biraz daha kötüye gitti. Bunu kendi durumumdan hissediyorum. Daha öncede söylediğim gibi Çeçen mültecilerin koşulları Avrupalı parlamenterlerin Çeçenya’ya yaptıkları ziyaretin ardından haydut Ramzan Kadirov’a duymaya başladıkları saygıyla birlikte daha da kötü bir hal aldı. İsveç normalde Çeçenlerin çok iyi ilişkilerinin olduğu bir ülkedir ancak bugünlerde Çeçenlerin mültecilik statüsü için yaptıkları başvurular çok çabuk şekilde reddediliyor. Hatta İsveç’te Çeçen toplumu içerisindeki evliliklerin kayıt altına alınması durduruldu. İsveç Göç Servisi sadece mültecilik statüsü için başvuruda Çeçen sığınmacılara olumsuz yanıt vermekle yetinmedi, aynı zamanda Çeçen sığınmacıları Çeçenya’ya geri göndererek onları yemek için bekleyen Kadirov’un bulldoglarına teslim etmeye de başladı.
Bazı Avrupa ülkelerindeki göçmenlik servisi yetkililerinin bu utanç verici tutumu, Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi’nde de dile getirilerek, 24 Haziran’da Avrupa’daki mültecilere yönelik temel insan hakları ihlalleri eleştirildi (PACE n.11934, 11964). Hatta kimi insan hakları aktivistleri bu gelişmeler karşısında hiçbir tepki vermeyen Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg’in (o da İsveçli bir politikacıdır) görevinden istifa etmesini bile istedi (http://www.chechenews.com/news/117/ARTICLE/6928/2009-06-27.html). Açıkçası ben de Thomas Hammarberg’in mültecilerin haklarını korumak yönünde attığı olumlu bir adımı hatırlamıyorum.
Neyse ki Avrupa’nın Rusya ile olan ilişkileri değişiyor. Nihayet Avrupa gözlerini açtı ve gerçekleri görebiliyor olmanın verdiği rahatlıkla bugün “Putin kim?” sorusuna yanıt verebiliyor. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin bir sonraki oturumunda Rusya’nın konsey üyeliğinden çıkarılması konusu tartışılacak. Acıdır ki, Çeçen insan hakları savunucuları olarak geride bıraktığımız 13 yılda bu konuyu gündeme taşımaya çalıştık ve sesimizi de kimseye duyuramadık. Uzun süren sessizliğin ardından şimdi politikacılar bizim haklı olduğumuzu gördü.
Bu durumun ileride bize yardımı olacağını ve Çeçen mülteciler konusunda da daha sıcak ilişkiler kurulmasını sağlayacağına inanıyorum.
WaYNaKH Online: Bizler eski Çeçen diasporasının üyeleriyiz. Dilimizi ve kültürümüzü muhafaza etmek konusunda bizim çeşitli sıkıntılarımız oldu. Şimdilerde ise özellikle Avrupa ülkelerinde seninde içine dahil olduğun yeni bir Çeçen diasporası oluşuyor. Çeçen mülteciler de birbirinden farklı ülkelerde, birbirinden farklı kültürler içerisinde yaşıyor. Yeni Çeçen diasporasının dilini ve kültürünü muhafaza etmekte başarılı olacağını düşünüyor musun? Ya da bunu başarmak için neler yapmaları lazım? Bu bağlamda eski Çeçen diasporasına ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsin?
Mayrbek Taramov: Yerinde bir soru, “Yaşayacak” diyebilirim. Çeçenlerin kendi dilleri ve adetleri konusunda gereken dikkati göstermemesi çok üzücü bir durum. Bu soru Litvanya’daki Çeçenya vatanseveri Algirdas Endryukaytis tarafından iki kez gündeme getirildi. Vilnius’ta bir konferans düzenleyerek Çeçen dili üzerinde tartışma yapmaya hazırdı. Ama ya istemediklerinden ya da önemsemediklerinden ötürü konferansa katılım sağlayacak kimse çıkmadı. Bu haber yaşlı adam için bir hayal kırıklığı oldu ama Algirdas zayıf bir kişi olmadığı için bu konudaki ümidini yitirmedi.
İyi haberlerimiz de var ama. Farklı ülkelerde nasıl bilmiyorum ama burada İsveç’te Çeçence dili derslerinin verildiği sınıflarımız var. Ayrıca öğretmenlere bu işten ötürü ödeme yapılyor. Geçtiğimiz yıl ben de bu derslere katılım sağladım ama bu yıl çok yoğum olduğum için ayrılmak zorunda kaldım.
Eski diaspora hakkında konuşmak gerekirse, 1999 sonbaharından Mayıs 2000’e kadar Türkiye’deydim. O zaman harika bir insanla tanıştım, etnik bir Çeçen olan Tarık Cemal Kutlu. Neredeyse tüm zamanını Çeçen dili için harcıyordu. Hatta öğrenmesi kolay olsun diye Latin harf kökenli Çeçence alfabe çalışması bile vardı.
Türkiye’deki Çeçenlerin kendilerini küçük bir toplum olarak korumayı başarmasına hayret etmiştim.
Kadirov’un Avrupa’daki Çeçenlerin ne dillerini ne de kültürlerini korumalarına izin verilmediği iddiaları da koca bir yalan. Bu sadece Çeçenlerin gözündeki Avrupa imajını yıkmaya yönelik bir hareket. Ama insanlar kendilerini neyin beklediğine aldırmadan Avrupa’ya gitmek için Çeçenya’dan ayrılıyor. Ayrıca Avrupa devletlerinin idarecileri hiç te aptal değil, Kadirov’un her söylediğinden ve yaptığından haberdar oluyor.
Yeni ve eski Çeçen diasporalarının sağlam ilişkileri olması gerektiğini düşünüyorum. Bu önemli bir konu ve bu tip bağlantıları sağlayabilecek olan Çeçen Cumhuriyeti İçkerya hükümetine güvenmeliyiz. Aksi halde ulusumuzun geleceği için zararlı olabilecek ayrılıklar yaşanacaktır.
WaYNaKH Online: Son olarak okuyucularımıza bir mesajın var mı ya da paylaşmak istediğin bir şeyler?
Mayrbek Taramov: Daha önce de söyledim, Türkiye’de bir yıl boyunca İstanbul’da yaşadım. Çeçen Komitesi ve Kafkas Vakfı’yla bağlantılarım oldu. Unutulmaz anlardı benim için. Bu yüzden en iyi anılarım içerisinde yer alan Türkiye’deki arkadaşlarıma en içten selamlarımı iletmek istiyorum.
Türkiye son derece harika ve güzel bir ülke. Ve Türklerde çok çalışkan insanlar. Dört yıldır Avrupa’da yaşadığım için rahatlıkla karşılaştırma yapabiliyorum. Bence Avrupa Birliği kendi pozisyonlarını güçlendirecek Türkiye’nin birlik üyesi olması için çaba göstermeli. Eğer bu üyelik gerçekleşmezse, Avrupalılar ileride çok pişman olacaktır.
03.06.2009
Tweet
Bir yanıt bırakın!