BM Çeçen Mültecilerin Sınırdışı Edilmelerinin Risk İçerdiğini Onayladı
Birleşmiş Milletler’in İşkenceye Karşı Komitesi’nin 43.oturumu 2-20 Kasım 2009 tarihleri arasında Geneva’da gerçekleştirildi. Oturumun bir sonucu olarak İşkenceye Karşı BM Komitesi, Rusya’ya sınırdışı edilen Çeçen mültecilerin işkence riski ile karşı karşıya olduğunu duyurdu.
İşkenceye Karşı BM Komitesi’nin 43.oturumunda Azerbaycan’ın İşkence ve Başka Zalimane İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Davranış yada Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne göre üçüncü periyoduk dönem raporu tartışıldı. Oturumda Azerbaycan 13 devlet yetkilisi tarafından temsil edilirken, Azerbaycan delegasyonuna Dışişleri Bakanı Yardımcısı Khalaf Khalafov başkanlık etti.
Oturumda, Azerbaycan İnsan Hakları Merkezi‘nin Azerbaycan’daki duruma ilişkin Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu ile birlikte hazırladığı rapor da komiteye sunuldu. Sunulan raporun bazı bölümleri ise Azerbaycan’daki Çeçen sığınmacılar ve mülteciler ile ilgiliydi:
“İşkenceye karşı BM sözleşmesinin Üçüncü maddesi sözleşmeye taraf olan devletlere, -Hiçbir Taraf Devlet bir şahsı, işkenceye tabi tutulacağı tehlikesinde olduğuna dair esaslı sebeplerin bulunduğu kanaatini uyandıran başka devlete geri göndermeyecek, sınırdışı etmeyecek veya iade etmeyecektir. Bu gibi esaslı sebeplerin bulunup bulunmadığını tayin maksadıyla, yetkili merciler, söz konusu devlette mümkün olduğu kadar sistemli biçimde yaygın, açık seçik ve kitlevi insan hakları ihlalleri bulunup bulunmadığı dahil tüm ilgili hususları göz önünde tutacaktır- demektedir. Ancak Azerbaycan hükümet yetkililerinin örneğin Çeçenleri Rusya’ya ve Kürtleri Türkiye’ye sınırdışı ettiği olaylarda bu madde açıkça ihlal edilmiştir. Bu tip durumlarda Azerbaycan’ın Avrupa anlaşmalarından ziyade ikili anlaşmalarına önem verdiği gözlemlenmektedir.
Azerbaycan’daki binlerce Çeçen sığınmacı statülerinin tescili hususunda ciddi problemlerle karşı karşıya bulunmakta. Azerbaycan’ın Mülteciler ve Ülkesinde Yerinde Edilenler (IDP) ile Devlet Çalışma Komitesi, bu sığınma grubuna statü vermeyi reddediyor ve bu konuda adres olarak Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK)’nin Bakü’de ofisini gösteriyor.
BMMYK tarafından Çeçen sığınmacıların durumu genellikle standart bir mektupla inceleniyor ve bu da sığınmacıların zorla sınırdışı edilmelerini engelliyor. Ancak bu incelemenin üzerinden 3-4 yıl geçmesine rağmen, resmi statü sahibi olamıyorlar. Hatta Çeçen Cumhuriyeti İçkerya’nın ilk Devlet Başkanı Cohar Dudaev’in dul eşi Alla Dudaeva ve üçüncü Devlet Başkanı Aslan Maskhadov’un ailesi de bu prosedürde statü verilmeyerek, Azerbaycan’ı terk etmeye zorlandılar.
Her ne kadar Azerbaycan yetkilileri resmi uygulamalarda Çeçenleri sınırdışı etmiyorsa da, Çeçenlerin ortadan kaybolmasına ve Rusya’ya götürülmelerine göz yumuyorlar. 1999 yılından bu yana en az 24 Çeçen sığınmacı yasa dışı yollardan Rusya’ya iade edildi ve bu Çeçenler de Rusya’da işkence gördü. En meşhur olay, BMMYK’da 6032 numarayla kayıtlı olan Çeçen mülteci Ruslan Eliyevich Eliyev‘in başına gelenler oldu. 9 Kasım 2006 tarihinde Bakü’de kaçırılan Ruslan, Mart 2007’de vücudunda işkence izleriyle Çeçenya’nın Samashki kentinde ölü olarak bulundu. Görgü tanıklarının ifadelerine göre Ruslan bir helikopterden bagaj içerisinde aşağıya atıldı. Nusup Nagayev, Nisan 2008 Rusya’ya iade edilmek üzere tutuklandı. Yusup, 2002 yılında BMMYK’dan 4338 numarasıyla bir mülteci olarak kayıt edilmişti. 7 Şubat 2009 Rusya’ya iade edildi. BMMYK’nin Bakü ofisinde 6024 numarasıyla kayıtlı olan sakat Çeçen mülteci Suleyman Ayubov’da Haziran 2008‘de zorla Rusya’ya iade edildi.
Bunların yanı sıra en az 18 Çeçen sığınmacı gizlice Rusya’ya iade edildi ve Rusya’da yargısız infaza uğradılar. Mayıs 2008’de Çeçen direnişçiler tarafından isimleri açıklanan Çeçen sığınmacılar da aynı akıbete uğradı: Azimov Kyuri, Aziyev Rasul, Bogayev Hampash, Chuchayeva Aset Zhavazhbaudinovna, Demelkhanov Zelimkhan Hamzatovich, Dikayev Mussa Vakhaevich, Edilov Ruslan Muslimovich, Eskiyev Aslan Mogomed-Eminovich, Gadayev Bislan, Gaziyev Imran, Marayev Dokka Lechiyevich, Mazhidov Ramazan, Mezhidov Abubakar, Oybuyev Ruslan, Shaipov Shamil Shamsudinovich, Tsulayeva Zara, and Yandarbiyev Salam.
Bu nedenle, bazı Çeçen sığınmacılar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin geçici önlemleriyle sınırdışı edilmekten kurtulmayı denedi. Örneğin, Rusya tarafından Kaspiysk’teki bir terörist eylemle ilişkisi olduğu iddia edilen Çeçen sığınmacı Hadji Chankayev, avukatının tüm geçici önlem taleplerine rağmen Haziran 2006’da Rusya’ya iade edildi. Azerbaycan hükümeti AİHM’yi Rusya’nın iade yönünde bir kararı olmadığı şeklinde yanlış bilgilendirdi. AİHM’nin olumsuz kararına rağmen, bu kararın üzerinden sadece birkaç gün geçmişti ki Chankayev Rusya’ya sınırdışı edildi. Bu durumda Rus yargı makamları Hadji’yi terörizm ile suçlayacak yasal dayanaklardan yoksun olunca, iade talebindeki suçlamayı değiştirdi. Sonuç olarak Rus yetkililer, Hadji’yi eski tarihli hırsızlıktan ceza aldığını iddia ederek, iadesi için haklı bir neden buldular. Bir diğer olay 30 Hazira 2008 tarihinde yaşandı, 786–06c06036 numarasıyla BMMYK’ta kayıtlı bulunan Alikhan Khasuyev Azeri yetkililerce tutuklandı. AİHM’ye başvuru sayesinde (Khatuyeva ve Khasuyev ile Azerbaycan ve Rusya no.33810/08) alınan geçici önlem ile Khasuyev Rusya’ya iade edilmekten kurtuldu.
Azerbaycan Cumhuriyeti, onlarca yabancı kökenliyi orjin ülkelerinde işlediği iddia edilen suçlardan dolayı iade etti. Bu iade işlemlerinin bazıları İşkenceye Karşı BM sözleşmesinin 4.maddesinin (Madde 4. Her Taraf Devlet, tüm işkence eylemlerinin kendi ceza kanununa göre suç olmasını sağlayacaktır. Aynı şekilde, işkence yapmaya teşebbüs ve işkenceye iştirak veya suç ortaklığı yapan şahsın fiili suç sayılacaktır. Her Taraf Devlet, fiilleri ağırlıklarını dikkate alarak uygun müeyyidelerle cezalandırılacaktır) uygulanışı olarak düşünülebilir. Bununla birlikte, işkencenin uygulanışının kötü örneklerinin olduğu ülkelere iadeden önce sözleşmenin 3.maddesi ışığında gerekli inceleme yapılmalıdır. Örneğin yukarıda bahsi geçen Çeçen kökenli Rusya vatandaşı Yusup Nagayev’in olayında, Rus yetkililer Nagayev’in iadesini Rusya Federasyonu Ceza Yasası’nın 111. (Kasten Ciddi Yaralama) ve 126.2. (Adam Kaçırma) maddeleri gereği talep ettiler. Nagayev, tutuklandığı anda BMMYK’da 4338 numarasıyla kayıtlı olmasına rağmen tutuklandı. AİHM, 9 Mayıs 2008 tarihinde verdiği önleyici karar ile sınırdışı işlemini durdurdu ve kesin karar için taraflardan ilgili belgelerin gönderilmesini istedi. 13 Aralık’ta BMMYK, Nagayev’e mülteci statüsü sağlamamaya karar verdi. Bundan dolayı da 22 Aralık 2008 tarihinde Savcılık makamı Nagayev’in Rusya’ya sınırdışı edilmesini talep etti. 23 Aralık 2008 tarihinde Yusup Nagayev ile ilgili karar mahkeme tarafından onaylandı ve 7 Şubat 2009 tarihinde de Yusup’un karara itiraz etmesine fırsat verilmeden Rusya’ya teslim edildi.
AİHM’nin Shamayev ve Diğerleri ile Gürcistan ve Rusya arasındaki (no. 36378/02, 12 Nisan 2005) davada, Gürcistan’ın beş Çeçen sığınmacıyı Rusya’ya teslim etmesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. (Yaşama Hakkı), 3. (İşkence Yasağı) ve 13.maddelerine (Etkin Başvuru Hakkı) aykırı bulduğu kararı bu olayda da dikkate alınmalıydı. Bu karardan şu kanıya ulaşılıyor, Azerbaycan Cumhuriyeti bu kararı emsal alarak, AİHM’nin konuyla ilgili kesin kararını verene kadar Yusup Nagayev’i Rusya’ya iade etmemesi, eğer zaruriyet teşkil ediyorsa kendi mahkemelerinde yargılaması gerekiyordu.”
İnsan hakları organizasyonları tarafından sunulan raporlarında dikkate alındığı İşkenceye Karşı BM Komitesi’nin 43.oturumunun son gününde Azerbaycan’ın durumuna ilişkin sonuç raporu açıklandı. Raporda “Geri Gönderilememezlik Prensibi”ne de dikkat çekildi:
“Komite Çeçenlerin Rusya’ya ve Kürtlerin Türkiye’ye iadesi olaylarında olduğu gibi iade edilenlerin ciddi işkence riski altında oldukları ülkelere iadelerinde, uluslararası sözleşmelerin değil de ülkeler arasındaki ikili anlaşmalara dayalı hareket tarzından dolayı ciddi endişe duymaktadır. Komite, sığınma başvuruları ve mülteciler konusundaki veri eksikliği; sınırdışı olaylarının sayısı; iade ve geri gönderme olayları ve aynı zamanda idari yargıya yönelik eleştirilen sayısını esefle karşılamaktadır. Komite ayrıca böylesi konularda geri dönüş sonrası takip prosedürünün kurulmamış olmasından ve diplomatik güvenceler konusunda bilgi eksikliğinden dolayı rahatsızlık hissetmektedir.”
Tweet
Bir yanıt bırakın!