Çeçen Mücadelesi – Bir Kitabın Eleştirisi
Reuters haber ajansının Moskova eski muhabiri ve şimdilerde IWPR‘ın Kafkasya masası editörü olan Oliver Bullough, bir süre önce yayınlanan İlyas Akhmadov’un “Çeçen Mücadelesi: Bağımsızlığın Kazanılması ve Kaybı” adlı kitabı için bir eleştiri yazdı. Kitap eleştirisi ünlü İngiliz gazetesi “The Guardian“da bugün yayınlandı.
Oliver Bullough’ın kitap eleştirisi:
Tarihçiler, Batı’nın iki yüzlü demokrasisinin kısa bir tasvirini yapmak isterlerse, 196 sayfalık bu kitaptan daha kötüsünü hazırlayabilirler. Mart 2001’de, İlyas Akhmadov, Çeçen hükümetinin Dışişleri Bakanı olarak Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey yöneticileriyle bir araya geldi. Akhmadov’un bu görüşmeden büyük umutları vardı. Görüşme Kosova’nın Arnavutlarını ve Bosna’nın Müslümanlarını yok olmaktan kurtaran dünyanın en güçlü demokrasisinin başkentinde gerçekleşti.
İlyas Akhmadov halkının çektiği acıları hafifletecek 16 öneri hazırlamıştı. Amerikan resmi yetkilileri bunların hiçbirisini dinlemedi. Akhmadov kitabında yıkıcı bir sadelikte, “Saatimi kontrol ettim ve görüşme tam 59 dakika sürmüştü. İşte bu nedenle daha sonra gazetecilere bir saatten daha az süren bir görüşme olduğunu söyledim” şeklinde anlatıyor bu görüşmeyi.
Çeçenya hakkında yazmaya bu görüşmeden yaklaşık bir yıl sonra başladım, o dönemde Çeçenlere yönelik ilgisizlik havası tüm dünyayı sarmış vaziyetteydi. Gazeteciler Rusya’nın güneyinde dünyanın gözünü açacak bir katil hikayesi arıyordu. Ama kimse umursamadı. Çeçenleri sindirmek için insan hakları gruplarının yargısız infaz, işkence ve adam kaçırma şeklinde sıraladığı her şeyi ve daha fazlasını yapan Vladimir Putin bugün hala elini kolunu sallayarak özgürce dolaşıyor, Batı ise olağan eylemsizliğini sürdürüyor.
Çeçenler, 1991 yılında Moskova’dan bağımsızlıklarını ilan etti ve 1999 yılındaki ikinci savaşı kaybetmeden önce 1994-1996 yılları arasında Rusların ülkelerini zapt etmeye yönelik girişimini bozguna uğrattı. Akhmadov’un kitabı inceden inceye detaylarla Çeçenlerin hayranlık verici ilk zaferinin ardından umutlarının paramparça oluşunu ve başarılarının şiddet ve sürtüşmeye dönüşünü anlatıyor.
Akhmadov, Moskova ve Beslan’daki trajik esir alma eylemlerini organize ettiğini iddia eden Şamil Basayev ile arkadaştı. Alışılmadık ve kısa süreli yeniden dirilişte bir politikacı olarak, Akhmadov, Basayev’in Rus yetkililerle Çeçenlerin yollarının yeniden inşası konusunda nasıl görüşmeler yaptığını tasvir ediyor. Bir gerilla savaşçısının önemli inşaat sözleşmelerini gerçekleştirmeye çabalayan görüntüsü gerçekten ilginç ve Basayev gerçekten yeni ticaretin hakkından gelmeye çalışmış gibi görünüyor. Ama tabii ki işe yaramadı.
Akhmadov karışıklığın içerisinde mütevazi ve cezbedici bir kılavuz. Rus kontrol noktalarından birisinden geçerken Çeçen kimliğini gösteriyor. Rus asker, “Sınır karakolundan geçen ilk Çeçen yüzbaşı sizsiniz. Bütün Çeçenler ya general ya da albay” diyor.
Rus ordusunu mağlup ederek ünlenen Basayev ve diğer tüm “generaller” daha heyecan verici bir şey istedi. Radikal İslam’a geçiş yaptılar ve Rusya’ya baskınlar düzenleyerek Putin’in gazabını üzerlerine getirdiler ve ulusun tüm bağımsızlık umutlarını söndürdüler. Akhmadov kitabında Çeçenlerce yapılan böylesi aptallıkları kınamaktan ya da kendi uluslarının felaketlerine nasıl katkıda bulunduklarına vurgular yapmaktan kaçınmıyor. Ama esas keskinliğini Batı için saklıyor. Batı’nın kendi güvenlik çıkarları söz konusu olduğunda Çeçenlerin arzuları onlar için önemsizdi. Akhmadov, sıradan insanların meşru isteklerinin görmezden gelinmesiyle, koruduklarını düşündükleri demokrasilerin temelinin zayıfladığını iddia ediyor.
Akhmadov kitabında, “Batı’daki ilkeli bir değerlendirmenin eksikliği Çeçen direnişinin radikalleşmesine katkıda bulunmuştur… Radikalleşme bir günde ya da bir vakumun içerisinde meydana gelmedi. Biz asla para ya da silah talep etmedik, biz sadece neler olup bittiğine ilişkin adilane bir değerlendirme yapılmasını istedik, maalesef bunu hiç alamadık” diyor.
Bu tatilde vakit geçirmek için okunabilecek sıradan bir kitap değil. Bir uzmanı dahi şaşırtabilecek nitelikte bir çok detaylarla dolu. Ama tarihçiler terörle savaş hakkında bir kitap yazarsa, İlyas Akhmadov, pek çok Batılı politikacıdan daha fazla öne çıkacaktır.
Oliver Bullough
12.02.2010 – The Guardian
Bir yanıt bırakın!