Kvedaravicius: “Çeçenya’da Erkekler Elbiseleriyle Uyuyor”
Ödüllü belgesel filmi “Barzakh”ın Litvanyalı yönetmeni Mantas Kvedaravičius, Litvanya haber ajansı “Delfi.lv”ye Rus işgali altındaki Çeçen Cumhuriyeti İçkerya’daki güncel durum ve filmi hakkında demeç verdi.
Mantas Kvedaravičius, doktora tezini Çeçenya’daki durum üzerine hazırlayan bir antropolog ve filozof. 2006 yılından bu yana Kuzey Kafkasya’daki ve özellikle Çeçenya’daki işkence ve adam kaçırma olaylarını araştırıyor. Bu amaç doğrultusunda, 2006-2009 yılları arasında Çeçenya’da yaşadı ve gizli kameralar kullanarak “Barzakh” adlı filmini çekti. Yakınlarını kaybeden Çeçen aileler hakkındaki film, Çeçenya’daki savaşın izlerini ve Çeçen halkının gündelik yaşantısını aktarıyor. Filmin adı olarak seçilen “Barzakh” ise Kur’an-ı Kerim’de geçen (23:100, Mu’minun Suresi) bir terim, bu terim iki dünya arasındaki, ölüm ile yaşam arasındaki sınırları ifade ediyor.
Yönetmen, on yılı aşkın bir süre devam eden Çeçen-Rus savaşı Rus yetkililere göre resmen sona erdi, ancak gerçekte bölgede bir huzur yok ve şiddet gündelik yaşamın bir gerçeği. Üç yıl boyunca Çeçenya’da ikamet eden Litvanyalı yönetmen, “Her şey derli toplu görünüyor ve evler de yeniden inşa edilmiş durumda; insanlar çalışmaya gidiyor, maaşlarını ve sosyal yardımlarını alıyor, ama aynı zamanda insanlar büyük bir vakumun içerisinde hayatlarını sürdürüyor. İnsanlarda dinmeyen bir korku var, ölüm korkusu, kaçırılma korkusu” diyor.
Kvedaravičius, Çeçen halkının şu andaki esas hedefinin bağımsızlıktan ziyade barış isteği şeklinde şekillendiğini iddia ediyor, bunu da insanların her gece askerler tarafından kaçırılıp kaçırılmayacaklarını düşünmekten yorulduğu düşüncesiyle ifade ediyor.
Litvanyalı yönetmen, terörle mücadele operasyonlarının sona ermiş olmasına rağmen, ülkede halen sayıları on binlerle ifade edilen özel kuvvetlerin varlığını koruduğunu söylüyor. Yönetmene göre, Çeçenya’da herhangi bir kaçırılabilir ve herhangi bir suçlama maruz kalabilir. Genellikle kaçırılanlar güçlü ve genç erkekler oluyor; kaçırma olayları güpegündüz sokaklarda ya da geceleri evlerde gerçekleştiriliyor. Kaçırılanlar da gerçekte işlemedikleri bir ya da birkaç suçu itiraf edene kadar işkenceye maruz kalıyor. Kvedaravičius, filmindeki karakterlerden birisiyle bu duruma örnek veriyor. Filmdeki karakter saçlarını yemeye zorlanıyor, kulağı kesiliyor ve daha sonra da kulağının bağımsızlık savaşçıları tarafından kesildiğini söylemesi talep ediliyor.
Mantas Kvedaravičius, “Günün herhangi bir anı özel kuvvetlerden bir grup silahlı asker evinizin kapısını kırarak içeriye dalabilir. Ancak genellikle insanların uyuduğu saatleri tercih ediyorlar. Erkekleri yataklarından dışarı sürüklüyorlar. Akrabaları karşı koymaya çalışırsa ya da erkek kaçmaya çalışırsa, askerler onları dövüyor ya da orada öldürüyor. Bu nedenle Çeçen erkeklerin büyük bir bölümü elbiseleriyle uyuyor, kaçırılırlarken pijamalarıyla götürülmek istemiyorlar çünkü” diyor.
Tweet
filmi izleyebileceğimiz bir kaynak varsa elinizde paylaşmanız çok makbule geçecektir.
Bir yanıt bırakın!