ABDURRAHMAN AVTORHANOV
Onu çocukluğumdan beri tanırım, ama dört defadan başka karşılaşmış değilim. Kendisini tanımak ve tarihlerini öğrenmek gibi bir hedefim de olmamıştır. Ancak onun kendi halkına ve başka halklara düşman olmadığına da inanmışımdır.Bu pek hacimli olmayan makalemde Abdurrahman Avtorhanov hakkında bildiklerimi ve hakkındaki gerçekleri anlatmaya çalışacağım.
Abdurrahman Avtorhanov XX. Yüzyıl’ın başında, Terek Mıntıkasına bağlı Laxa Nevra (Aşağı Nevra) köyünden Nizhaluo (Nicilo) sülâlesine mensup yoksul bir çiftçi olan Ginaz’ın oğludur. İlk öğrenimini Hücre’de tamamladıktan sonra Rusça okuyup yazmayı kendi kendisine öğrenmiştir. Yaklaşık 1923 yılında Çeçen Bölgesinin ilk Eğitim Şefi ve Çeçen Otonom Bölgesi TS.İ.K üyesi Çalin Şamil, öğrenim için onu Groznıy’a getirdi. Çalin Şamil’in desteğinde, kısa zamanda Çeçenya Öğretmenleri Kursunu tamamladı. Abdurrahman Avtorhanov’un iş hayatı ve meslek yolu böyle başladı. Groznıy’da Rabfak’ı (İşçi Üniversitesi) normal süresinden daha kısa bir zamanda tamamladı. Çeçenya Öğretmen Teknik Okulu Direktörlüğünde, Çeçen Otonom Bölgesi Halk Eğitim Bölümü Şefliğinde, Çeçen Dil-Tarih ve Edebiyat Araştırmaları Enstitüsü Danışmanlığında, VKP (Sovyet Cumhuriyetleri Bolşevik KP.) Bölge Komitesi Bölüm Şefliğinde çalıştı.
1930’lu yıllarda Abdurrahman Avtorhanov, büyük bir okuyucu kitlesi bulan üç eser yayımladı. (Bu eserleri 1937 dönemi gelmeden önce okumuştum.) Eserlerinden birinin adı Revulyutsiya i Kontrrevulyutsiya “Devrim ve Karşı Devrim”.
1934 – 1936 yıllarında Moskova’daki [VKP-b: Bütün Sovyetler Birliğinin Bolşevik KP.nin Tsentrialni Komitet (“Merkez Komitesi”)] Kızıl Enstitüden mezun oldu. Ardından, VKP-b Ts.K. kadrosunda çalıştı. Stalin, Molotov, Kalinin, Voroşilov, Ydanov, Malenkov, Suslov ve daha başkaları onu yakından tanımışlardır. İzvestia gazetesinin Başredaktörü Buxarin ise onu çok daha yakından tanımıştır. Stalin hakkında yazdığı kritik türdeki makalesi fazlasıyla dikkat çekmişti. Müteakiben Çeçen-İnguş Otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra ben İzvestia’da 1958 yılında stajiyer iken, bunu bana doğrulamıştı.
Abdurrahman Avtorhanov’un hayatındaki en acımasız şekilde cezalandırıldığı yıllar 1937’de başladı. Hayli yıl cezaevinde yattı. Birçok kere mahkemeye çıkartıldı. Kendisi kasıtlı olarak teşhir edilmekte ve halk nazarında horlanması için özellikle yapılmaktaydı. Doğrusu onun öldürülmemesine de uzun süren bu yargılanmalar sebep olmuştur. Onun kurtuluşunun suçu doğrudan doğruya KGB., NKVD. ve KP. Organlarıdır. Bu üçlü, kurşuna dizmektense, Abdurrahman Avtorhanov’un halk nazarında hor görülmesi amacıyla yargılanmasını tercih etmişti. Yargılanmalar Abdurrahman Avtorhanov’un yararına oldu. Yüksek Mahkeme ise, Abdurrahman Avtorhanov’u “Halk Düşmanı” olarak suçlayacak hiçbir delil bulamadı. Fakat KGB., NKVD. ve Parti organları Üst Mahkemenin kararını hiç kale almadı, hatta onun hakkındaki suçlamalar ve iftiralar arttıkça arttı.
II. Dünya Savaşından önce ve başlarında, tutuklanmamakla birlikte, Abdurrahman Avtorhanov’un işi ve belirli bir mekânı yoktu. Hiçbir kurum ona iş ve iskân yeri vermemekteydi. Aşırı derecede sıkıntıda ve yoksulluk içindeydi.
Benim Abdurrahman Avtorhanov’la ikinci görüşmem, Çeçen Otonom Bölgesi Halk Öğretmeni ünlü Eldarxanov Taştemir’in çabası sonucunda, Eylül 1931 tarihinde, Çalin Şamil’in cenazesinde mümkün oldu. Abdurrahman Avtorhanov yanındaki arkadaşlarıyla birlikte cenazeye gelmişti. Cenazede Çalin Şamil’in vasiyetinin okunduğunu anımsıyorum. Çalin Şamil vasiyetinde, kitaplarını Abdurrahman Avtorhanov’a bırakmıştı. Merhum bu kitapları Oktyabr Devriminden önce Peterburg Enstitüsündeki öğrenciliğinden beri toplayagelmişti. 1942 yılının yazı. Bu tarihte ben Cumhuriyetimizin Leninan nieqh (Lenin’in yolu) gazetesinde redaktördüm. Birgün sekreterim nefres nefese içeri daldı. “Avtorhanov, yanında birisiyle seni görmeye geldi. Acilen görüşmek istiyor!” dedi. “Hangi Avtorhanov!” Sekreter: “İri gövdeli,, zayıfça, asık suratlı, gözlüklü biri…” O anda, adı anılanın Abdurrahman Avtorhanov olduğunu düşünememiştim. “Çağır gelsinler!..” dedim.
İçeri girdiler. Abdurrahman Avtorhanov’u hemen tanıdım. Hoş beşten sonra yanındaki arkadaşını tanıttı. O, H. Mextiyev’di. Mextiyev, 1937’den önce Leninan nieqh gazetesinin redaktörü, ÇİOSSC.nin savcısıydı; daha sonra “halk düşmanı” ilân edilerek tutuklanmıştı.
Abdurrahman Avtorhanov söze girdi: “Bir bakıma benim babam sayılan Çalin Şamil’in kardeşi oğlu olduğun için, özellikle de seninle önemli bir işimiz olduğu için uğradık.” Kendisi ve Mextiyev hakkında biraz sohbet ettikten sonra ekledi: “Cumhuriyetimizde VKP-b’den Ts.K. Murahhaslarının bulunduğunu, bunlardan birisiyle Şüyta’ya gittiğini ve tanışıklığının bulunduğunu biliyoruz. Bu zatın, Malenkov’un yardımcısı olduğu söyleniyor. Şu zarflardaki belgeleri kendisine vermeni ve bizi yanına kabul etmesi tavassutunda bulunmanı rica ediyoruz.” Bunu gerçekleştireceğimi söyledim.
Aynı gün VKP-b’nin Bölge Komitesine gittim. Burada VKP-b’nin Ts.K. delegesi ile buluştum. Kendisine içinde belgelerin bulunduğu zarfı verdim. Kendisine Abdurrahman Avtorhanov ile H. Mextiyev hakkında bildiklerimi anlattım. Beni dikkatle dinledi; zarftaki belgeleri iyice inceledikten sonra bana döndü: “Bu kâğıtlardaki işler karışık işler, savaş bitimine kadar olacak şeyler değil” dedi.
Kâğıtlarda neler yazılı olduğunu bilmiyordum, sormadım da. Biraz düşündükten sonra ekledi: “Bölge Komitesi ve Halk Komiserleri Komisyonu vasıtasıyla ikisine de iş bulabilmek için yardımcı olmaya çalışırım.”
Görüşmenin sonucunu Abdurrahman Avtorhanov’a ve H. Mextiyev’a aktardım. İkisi de teşekkür edip ayrıldı. Bundan sonra ikinci kere askere gittim ve bir daha da Abdurrahman Avtorhanov’u görmedim.
Ama 1943 yılının Temmuz ayında, hasta yatağımdan kalkıp işe tekrar başladığımda Abdurrahman Avtorhanov hakkında bilgiler edindim. Savaş civarımıza kadar uzandığında Abdurrahman Avtorhanov’a 24 saat içinde Groznıy’ı terk etmesi bildirilmişti. İlçelere gittiği zaman oradan da kovulmuştu. Böyle çaresizlik içindeki Ginaz’ın oğlu Abdurrahman Avtorhanov, Kalmukya’daki Nogay içinde bulunan kız kardeşinin yanına gitmişti. Kalmukya’ya kadar ilerleyen Almanlar onun kim olduğunu öğrenince “onurlandırmak” amacıyla alıp gitmişlerdi. Tabiî, malûm olduğu üzere onun yapabileceği hiçbir şey yoktu. Abdurrahman Avtorhanov bu şekilde tutsak alınmıştır. Kendi dileğiyle Hitler grubuna katıldığı doğru değildir.
1944 – 1945 yıllarında ulusumuz topyekûn genoside maruz kalıp Sibirya’ya sürüldüğü zaman, Kazakistan’da karşılaştığım bir Terekli bana şunları anlatmıştı:
“1942 yılının güzünde Alman faşistlerinin elinde Mazlak kentinde tutsaktım. Orada Kızıl Ordu’dan kaçmış olanlar, zorlanarak veya hileyle tutsak alınmış kimseler de vardı. Bizim ordumuzun karşı saldırılarına direnemeyen Almanlar geri çekileceği sırada Abdurrahman Avtorhanov da oraya getirildi. O, biz Çeçenleri toplayarak şunları söyledi: -Sevgili Çeçenler, buraya nasıl düştüğünüzü kendiniz daha iyi bilirsiniz. Ama kesinlikle sizlere şunu ifade ederi ki, bunlar (Alman faşistleri –B.Ç) askerlerimizin karşısında galip gelemeyecekler, vatanımız kazanır. Her birinizin evinde anası, babası, eşi, çoluk çocuğu vardır. Sizlere, Terek ötesine geçip vatanımıza dönmenizi öneririm. Bu konuda yardımcı olmaya çalışırım. Ama ben dönemem. – Biz çoğumuz önerisini yerine getirdik.”
Bu adamın anlattıklarına hiç kuşkuya kapılmadan inandım. Bu yılın 1 Temmuzunda Alma-Ata’da yayımlanan Kazak SSC. MVD. Organı Nastraje gazetesinde Abdurrahman Avtorhanov’un “Stalin’in ölümündeki esrar” adlı kitabından alıntılar yayımlandı. Gazeteye ait ön açıklamada şunlar yazılıydı. “Abdurrahman Avtorhanov Kafkasyalıdır. O bir tarihçidir. VKP-b’nin Ts.K. de çalıştı. 1937 yılında işkenceye maruz kaldı. Cezadan kurtulunca Batı’ya geçti. Orada Rusya Tarihi profesörü oldu. Onu aşık eseri vardır.Bunların arasında en tanınmışı Texnologia vlasti (İstibdat tekniği)’dir. Stalin’in ölümündeki esrar” adlı kitabında resmî ve gayri resmî belgeleri analiz eder, bu belgeleri yorumlayarak Stalin’in gizli bir antlaşma sonucunda öldürüldüğü yargısına vararak okuyucuları da inandırır.
Abdurrahman Avtorhanov’un araştırma kitabına benzeyen, özellikle dikkat çekici eserler bizde bir hayli nadirdir. Yayınevi yardımıyla bu eserlerin bir an önce okuyuculara sunulması zaruridir. MVD. Gazetesinin düşüncesinden memnunum. Şimdi Cumhuriyetimizde Abdurrahman Avtorhanov’un kitaplarından alıntılar yayımlanmaya başladı. Bu doğru ve de gereklidir.
O kaygılı, felâketli, son derece üzücü geçmişi yansıtmak, amansız maziyi derinden anlamak, gerçekleri değerlendirmek, o karanlık, acılı yılların tarihini yazıp tanıtmak zamanımızda zorunluluktur. Ona bulaştırılan “halk düşmanı” iftirasına asla inanmadım. Abdurrahman Avtorhanov kendi ulusunu sevmekle kalmamış, diğer halkların onurunu da korumuş demokratik özgürlükle yaşamasını istemiştir. Onun itibarı hemen iade edilmelidir. “Halk düşmanı” iftirasından arındırılarak vatana dönmesi sağlanmalıdır. Stalin ve Stanilizmi perestroikayı gerçekleriyle yazması sağlanmalıdır. Bu karara yalnız Çeçenler değil, diğer SSCB. Halklarının da kabul edeceğine inanıyorum.
Daymoxk gazete, No 11 (10433), 16 Sentyabr 1990, Groznıy
B. ÇALAYEV, Gazeteci.
Çev. TARIK CEMAL KUTLU