Alla Dudaeva:”Çeçenler ve Gürcüler Kardeştir!..”
Gürcistan’da haftalık yayınlanan “Tbiliselebi” isimli sosyo-politik derginin muhabirlerinden Nino Khachidze’nin Çeçen Cumhuriyeti İçkerya I.Devlet Başkanı Cohar Dudaev’in eşi Alla Dudaeva ile yaptığı röportajı sizlerle paylaşıyoruz.
Tbiliselebi: Sevgili Alla, okurlarımıza kendinden bahsedebilir misin? Nerede doğdun, gençliğinde ne hayallerin vardı, ileride birgün bir devlet başkanının eşi olabileceğin aklına gelir miydi hiç?
Alla Dudaeva: Moskova’nın harika bir kasabasında, Kolomna’da dünyaya geldim. Her genç kız gibi roman okuyarak ve hayaller kurarak büyüdüm. En sevdiğim kitap “Ovod” isimliydi, tekrar tekrar okudum hatta bazı satırlarını ezberlemiştim. Elbette, ileride bir gün bir generalin, pilotun, Çeçen Cumhuriyeti İçkerya’nın ilk devlet başkanı ile evleneceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.
Tbiliselebi: Bay Cohar Dudaev ile nasıl tanıştın? İlk gördüğün anda seni etkiledi mi ya da O’nun hayatının erkeği olduğunu anladın mı?
Alla Dudaeva: Babam Fedor Vasilevich Kulikov binbaşı rütbesinde bir askeri pilottu. Cohar ile garnizon subay evinde tanıştım. Haziran ayında bir yaz günüydü, sanat dersinin sona ermesinden sonra. 20 yaşındaydım, çizim derslerinin ikinci bölümünü sürdürdüğümüz Smolosnkogo gölü Sapsho’nun tüm çoşkusu üzerimdeydi. Fakat benim gibi tüm salonu boydan boya geçen bir yabancı geldi ve beni dansa kaldırdı. Onunla daha sonra birkaç kez daha buluştuk. O’nun onuruna, büyüleyici gözlerine ve Kafkasyalı adetlerine vuruldum.
Tbiliselebi: Bay Zviad Gamsakhurdia’nın cenaze töreninden biliyorum ki, Kafkasya’da din arkadaşlığın önünde bir engel değil. Ama ya senin açından ailen Bay Dudaev ile olan ilişkine nasıl yaklaştı, dini farklılığınız bir problem yarattı mı?
Alla Dudaeva: Neredeyse üç yıllık bir arkadaşlık dönemimiz oldu ve benim enstitümü tamamlamam için yarım dönem kala da evlendik. Aslında ailem okulumu bitirmeden evlenmeme karşı çıkıyordu ancak din konusunda kesinlikle bir engelle karşılaşmadık.
Tbiliselebi: Cohar Dudaev’in ailesi ile neler yaşadın?
Alla Dudaeva: Cohar’ın ailesini çok sevdim. Herhangi bir şey olduysa bile Cohar bunu bana yansıtmadı. Sadece tatillerde kısa süreliğine Çeçenya’ya gidiyorduk ve ailesi oldukça konukseverdi.
Tbiliselebi: Sen bir Rus kızıydın ve Rusya’nın çıkarlarına karşı dik duran, dişleri ve tırnakları ile onlara karşı savaşan bir adamın eşi oldun. Biraz bu durumdan bahseder misin?
Alla Dudaeva: Sovyetler Birliği’ nin yıkılma sürecinde herkesin bir umudu vardı, Baltık ülkelerinde devrim şarkıları söyleniyor ve insanlar tahmin edildiğinin aksine tanklar altında ezilmiyordu. Cohar da yeni Rusya’ya karşı değildi, yeni Rusya’nın demokratik bir geleceği olacağını düşünüyordu. Daha sonra Rus makamlarla anlaşmaya çalıştığında, halkın aldatıldığını ve Rus otoritelerin yeniden despot bir imparatorluk kurmaya başladığını anladı. Bunun en açık örneği ise Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri’nin Moskova’daki ihtilalcilere yönelik müdahaleseydi. Cohar bu andan itibaren Rus saldırganlığından sakınmanın zor olacağını biliyordu. Buna rağmen Rusya ile bir savaşa girmemek için elinden gelen herşeyi yaptı, fakat Moskova saldırganlığı tercih etti ve Cohar’ın kendi hayatından çok sevdiği Çeçen halkını öldürmeye başladı. Rusya’nın emperyal ilgisi karşısında Cohar’da haklı olarak ülkesini savunmaya başladı.
Tbiliselebi: Zviad Gamsakhurdia ile ne zaman tanıştın, Zviad ile Cohar’ın dostluğu hakkında neler söyleyebilirsin?
Alla Dudaeva: Gürcistan’ın ilk devlet başkanı Zviad Gamsakhurdia tüm Çeçen halkını severdi. Onun büyüsüne kapılmamak imkansızdı. İlk gördüğümde onun bu dünyadan birisi olmadığını düşünmüştüm. O yalnızca asil ve çekici değil, aynı zamanda entellektüel bir kişiydi. Kalbinin saflığını o kocaman üzgün ifadeli gözlerinde yansıtıyordu. Cohar onunla saatlerce konuşuyor ve sık sık birbirlerini ziyaret ediyorlardı. Nitekim Cohar, Gamsakhurdia’nın cenaze töreninde “Sizin kaybettiğiniz kişi, benim bir öğretmenimdi, dostumdu, bu yüzden acım hepinizden fazla…” diyerek aralarındaki bağı ifade etmişti.
Rusya’nın kendi anayasasını hazırlamasında yaklaşık bir buçuk yıl önce, 12 Mart 1992’de bağımsız bir devlet olmanın koşullarını taşıyan Çeçen Cumhuriyeti İçkerya Anayasası kabul edildi. Ve Gürcistan Devlet Başkanı Zviad Gamsakhurdia, Gürcistan Yüksek Şurası’nın kararı ile 13 Mart 1992’de Çeçen Cumhuriyeti İçkerya’nın bağımsızlığını tanıdı. Gamsakhurdia, Cohar’a yalnızca tavsiyeleriyle yardımcı olmadı, herşeyden öte Çeçen halkının bağımsızlığını tanıyarak Kafkasya’nın birliğine de hizmet etmiş oldu.
Herkes tarafından sevilen Zviad Gamsakhurdia’nın vefatı ile tüm İçkerya’de yas yaşandı.
Tbiliselebi: Çeçenya’dan ne zaman ayrıldın?
Alla Dudaeva: İçkerya’da en son Ekim 1999’da bulundum. İkinci Rus-Çeçen savaşı başlayınca ülkeden ayrıldım.
Tbiliselebi: Eğer Cohar Dudaev yaşasaydı Çeçenya’da ne olurdu? Nasıl bir Çeçenya hayal ediyordu?
Alla Dudaeva: Muhtemelen bilmiyorsunuz ama Cohar hiçbir zaman İçerkya’yı eklemeden Çeçenya’dan söz etmedi. 400 yıldan bu yana savaşan ve asla alt etmeyi başaramadığı Çeçen halkını aşağılamak için Rusya Cohar’ın anavatanının adını salt Çeçenya diye adlandırdı. Fakat, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Çeçen halkının self determinasyon hakkını kullanarak sergilediği irade sonucu egemen, bağımsız, demokratik ve bir hukuk devleti olan Çeçen Cumhuriyeti İçkerya’nın kurulması tüm dünya tarafından kabul gördü. Cohar, başkenti petrol arazisinin dşına taşıyarak yeni bir kent kurmayı hayal ediyordu. Yeni başkent için hazırlanmış bir plan gördüm, dünyanın dokuz farklı ülkesinden en iyi mimarlar ve inşaatçılar tarafından yapılacak oteller, butikler vardı. Cohar Dudaev kent merkezinde benzersiz bir de anıt hayal ediyordu, Vaynakh kuleleri formunda tepesinde döner bir saat ve özgür İçkerya’nın sembolü bir kurt. İlginç olan ise Cohar’ın bu saatin tersine çalışmasını istemesiydi. Cohar atalarına geri dönüş olarak nitelendiriyordu bunu. Sanırım Cohar bir pilot olmasaydı mimar olurdu. Cohar en büyük oğlumuzun bu mesleği edinmesini arzuluyordu.
Ve Cohar, Zviad Gamsakhurdia ile birlikte Kafkasya’yı tüm yaşlı insanların hayal ettiği bir coğrafya haline getirmeyi arzuluyordu.
Cohar Dudaev’in Çeçen Cumhuriyeti İçkerya için belirlediği politikada, gelecekte Kafkasya’nın silahtan ve nükleerden arındırılmış, ekonomik ve siyasi işbirliğinin olduğu, ortak bir para birimine sahip bölge olmasını hedefliyordu.
Cohar ve Gamsakhurdia, Kafkasya’yı dünya dinlerinin, dünya kültürüne, dillerine ve tarihine dair akademik araştırmaların yapıldığı bir merkez olarak görmek istiyordu. Ayrıca Kafkasya’nın dünyanın ekolojik rezerv bölgesi olmasını hayal ediyorlardı.
Şimdi bu anlattıklarım ancak peri masallarında gerçekleşecek şeyler gibi gelebilir ancak inanıyorum ki tüm bunları gerçekleştirmek bizlerin elinde. Cohar’ın dediği gibi “Bizler ne Avrupalı, ne de Asyalıyız. Bizler Kafkasyalıyız! Bizim tarihimiz, dilimiz, kültürümüz, maneviyatımız ve insanlarımız bize hastır. Biz dünyaya kendi benzersizliğimizle katkıda bulunmak istiyoruz…”
Tbiliselebi: Herhangi bir kişiyi ya da ismi savunmayı düşünmüyorum ama İçkerya ismi Gürcüce söylemesi kolay olmayan bir kelim. Ama röportajımda İçkerya ismini kullanmaya devam edeceğim. Peki Gürcistan senin için ne ifade ediyor.
Alla Dudaeva: Gürcistan, Litvanya’da yaşarken özlediğim Kafkasya’nın bir parçası benim için. Ülkeniz İçkerya’ya çok benziyor. Sadece yaratılış olarak değil, kültürel açıdan da Gürcü ve Çeçen hakları birbirine benziyor. Bir Amerikalı üzerinden çok fazla geçmeyen ziyareti sırasında Gürcüleri ve Çeçenleri idealist insanlar olarak tanımladı. Bu idealistliğin ve romantikliğin ötesinde birbirini çok seven ve birbirine bağlı insanları Kafkasya’da gördüm, ben buna aşık oldum. Oysa Batılı insanlarda faydacılık ve altın buzağı fikrinin onların kalplerinde yer ettiğini görüyorsunuz.
Tbiliselebi: Peki Gürcülerin ve Çeçenlerin birbirlerine karşı savaşmasını nasıl açıklıyorsun?
Alla Dudaeva: Cohar pek çok kez televizyonda dedi ki, Abhazya’daki savaş suçu ile Çeçen devletinin bir ilgisi yok, Rusya bu insanları kendi çıkarları için kullanıyor. Çeçenler ve Gürcüler kardeştir. Ve kendi aralarında savaşmamaları gerekir.
Tbiliselebi: Eğer geçmişe dönebilseydin, hayatında neyi değiştirmek isterdin?
Alla Dudaeva: Yaşanan herşeyin Allah’ın iradesi ile olduğunu biliyorum. Kimse geleceği bilemez ve kimsenin hiçbir şeyi değiştirmeye kudreti yetmez. Bu nedenle bu sorunun yanıtını dahi düşünmeyi doğru bulmuyorum.
Tweet
Bir yanıt bırakın!