Jonathan Littell: “İşte Kadirov’un Çeçenyası…”
“Çeçenya Yıl III” isimli kitabın yazarı Jonathan Littell ile yapılan bir röportajı sizlerle paylaşıyoruz. Littell kitabında, kukla Ramzan Kadirov’un Kremlin’in emri ile göreve geldiği günden bu yana geçen süreç ele alınıyor. Littell röportajında, Kadirov’un Çeçenyası’ndaki işkence, adam kaçırma, yargısız infaz ve yolsuzluklara dikkat çekiyor.
Le Nouvel Observateur : Neden bu dönemde Çeçenya hakkında bir kitap yazdınız?
Jonathan Littell: 2001 yılının başına kadar, birinci ve ikinci savaş döneminde Action Contre la Faim (Açlığa Karşı Aksiyon) isimli sivil toplum organizasyonun bir üyesi olarak Çeçenya’da çalışmıştım. Rusya yanlısı Ramzan Kadirov’un yönetimin başına geçmesiyle son üç yıldır pek çok tezatlıkla karşılaştım. Çeçenya’dan işlerin yoluna girdiği ve ülkede yeniden yapılanmanın başladığı haberleri geliyordu. Hatta bazı Çeçen dostlarımın bile Ramzan Kadirov’a bakışı olumluydu. Avrupa’ya yerleşmiş tanıdığım bazı Çeçen direnişçiler bile geri dönmeye başlamıştı. Çeçenya’da neler olup bittiğini merak ettim ve gidip görmek istedim.
Le Nouvel Observateur: Grozny’desiniz ve neredeyse savaştan iz kalmadığını, hayatın normale döndüğünü görüyorsunuz.
Jonathan Littell: Yüzeysel bir normalleşme gördüm evet. On yıl zarfında Grozny, Stalingrad’ın 1945 yılındaki halinden tamamen yenilenmiş bir şehre dönüşmüş. Ancak başka başka hisler hasıl oluyor. Çok hassas bir durum. Gözle görülmeyen, gizli bir terör yaygın. İnsanlar büyük bir korku içerisinde. Ama kimse bunun hakkında konuşmuyor, en yakın arkadaşlarınız bile.
Le Nouvel Observateur: Bu terör yine de fark edilebiliyor mu?
Jonathan Littell: Şahsen ben karşılaşmadım. Ancak terör var. İspatı: oraya seyahatimden iki ay sonra Natalya Estemirova öldürüldü. İnsan hakları konuları ile ilgilenmeyen ve bu konuda endişe duymayan insanlarla konuştum. Daha ziyade yolsuzluktan şikayet ediyorlardı. Tıp sektöründe çalışan dostlarım var. İşkence yaraları ile acil servise gelenler olduğunu bilmelerine rağmen bana bunları anlatmadılar. Çeçenlerin gerçekte ne düşündüklerini bilmek çok zor.
Le Nouvel Observateur: Ülkenin yeniden inşaası da bir göz boyaması mı sizce?
Jonathan Littell: Emlak ve altyapı sektöründe ciddi bir yapılanma oldu. Özellikle Grozny’de ve belli ölçülerde köylerde bile çok sayıda apartman yapıldı. Kamu hizmetlerinde -okul, hastane, yol, elektrik, gaz- gözle görülür bir gelişme var. Ancak Çeçenya’da üretim ekonomisi adına hiçbir faaliyet yok. Örneğin hiçbir fabrika tamir edilmedi. Para kazanmak için ya Moskova destekli yönetimde görev alacaksınız ya da küçük bir iş kuracaksınız. Bu sadece Ramzan Kadirov’un suçu değil. Kanımca, Çeçenya’da ciddi bir ekonomik sektörün oluşmasını Rusya istemiyor. Böylelikle daimi bir şekilde Moskova tarafından her an sonlandırılabilecek bir yolsuzluk kıskacına bağımlı olsun isteniliyor.
Le Nouvel Observateur: Peki, yolsuzluk dikkat çekici bir boyutta mı?
Jonathan Littell: Paranın bir kısmı halka dağıtılsa bile, sistem tam anlamıyla bir leş kargası gibi. Moskova’dan sunulan ve yağmalanmış paralardan oluşan korkunç boyutta bir fonla işliyor. Faturasını Moskova’nın ödediği bir hastaneyi çeyrek fiyatına inşaa ettirmek, bir kısmını dağıtıp geri kalanını kendine ayırmak çok kolay. Bir başka örnekte ise bir bayram münasebetiyle Kadirov helikopterden halkın üzerine 5.000’er rubleler (takriben 250 TL) saçtı.
Le Nouvel Observateur: Kadirov’un belli bir siyasi çizgisi var mı?
Jonathan Littell: Tamamen çılgın bir neo-İslamlaşma durumu var. Denetim ve kadınların köle sınıfına indirilmesi çok iğrenç. Ama özellikle terör var. İnsanlara sistematik bir şekilde işkence uygulayan ve hatta onları öldüren bir terör. Ve yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Daha birkaç zaman öncesine kadar yüzleri maskeli adamlar geceleri insanları kaçırıyordu. Şimdi ise, insanlar gündüz gözü ile yüzlerinde maske olmayan kişilerce alenen kaçırılıyor, Ağustos ayında Zarema Sadulayeva ve eşine yaptıkları gibi. Bu iki sivil toplum organizasyonu üyesinin ofisine gelen polisler ikisini birden alıp götürdüler. Ertesi gün ikisinin de cesedi arabalarının bagajında bulundu, Zarema’nın vücudunda işkence izleri vardı. Bunu kimin yaptığını biliyoruz. Zaten saklanmıyorlar bile. Kitabımı bitirdiğimden beri Memorial çalışanları üzerindeki baskı arttı. Sürekli tehdit ediliyorlar, silahlı kişilerce izleniliyor, geceleri evlerinin önünde dikilip git yoksa seni de öldürürüz diyorlar. Çeçenya’yı terk etmekten başka çıkar yolları yok artık. Herkes biliyor ki içeride yaşanılanları bildirecek haber kaynağı olmazsa, Rus insan hakları organizasyonlarının çalışanları da etkili olamaz.
Le Nouvel Observateur: Durumun bu kadar kötüye gitmesini nasıl açıklıyorsunuz?
Jonathan Littell: Temmuz ayının başında Ramzan Kadirov’un bir yakını uluslararası kuruluşları ve insan hakları savunucularını açıkça tehdit etmişti. O günden bu yana bu tehditler artık uygulamaya geçiriliyor. İleri görüşlü olmayan Kadirov, Natalya Estemirova’nın öldürülmesinin bu kadar tepki çekeceğini tahmin etmemişti. Dünya çapında yükselen tepki üzerine takındığı tavır ise pozisyonunu sertleştirmek oldu. Zira Rusların ciddi ve faal bir soruşturma olacağına dair söz vermelerine rağmen hala bir şey yapıldığı yok. Moskova destekli Çeçen yetkililer ise bunu bir yeşil ışık olarak algıladı. Artık ayaklarına dolanan herkesi yok edebilecekler, nasılsa kimse gelip onlardan hesap sormuyor. Moskova’da her ne kadar insan hakları savunucularına az da olsa bir tolerans tanınıyorsa da, özellikle Devlet Başkanı Medvedev liberalizm programını takdim edebilsin diye Çeçenya’da temizlik yapılıyor. Grozny’den döndüğümde her şey mükemmel olmasa bile yine de iyi şeyler var diye düşünüyordum. Ancak Natalya Estemirova’nın öldürülmesi ile durum tamamen değişti. Stalin döneminde de geceleri insanlar kaybolurken, yollar ve fabrikalar yapılıyordu.
Le Nouvel Observateur: Ramzan Kadirov halk tarafından destekleniyor mu?
Jonathan Littell: Moskova Kadirov’a verdiği desteği çekerse, şu an etrafında olanların %80’i de duman gibi uçup kaybolacaktır. İttifakta olan gaziler, paranın gücüne itaat edenler, mevkilerini kaybetmekten korkanlar Kadirov’u terk edecektir. En fazla 200-300 kişi sadık kalıp Kadirov için canlarını feda edebilir. Ancak Kadirov’u terk etme teşebbüsü ile İslami direnişe girme isteği arasında çok fark var. Direniş o kadar çok İslamileştirildi ve o kadar çok küçüldü ki 1990’lı yıllarda milli duygularla mücadele eden halk eskisi kadar destek vermiyor. İnsanların çoğu halen bağımsızlık hayalleri kursa bile, güçlerini tekrar gerçek mücadele imkanı olduğu zaman kullanacaklarını söylüyor.
Le Nouvel Observateur: Moskova niçin Çeçen rejimine İslam rolünü, özellikle radikal bir İslam rolünü kullanmasına müsaade ediyor?
Jonathan Littell: Rusların bu tutumu İslam dinine karşı tarihi tavırlarıdır: bağnaz radikal dinci rolünü oynatırlar ki ilerici ve modernleştirici olanların önlerine set çekebilsinler. Çeçenya’da yerleşebilecek yerel radikal İslam Rusya’yı rahatsız etmiyor, yeter ki ana iktidara boyun eğsin. Kadirov’un yerleştirdiği fundamentalizm, salafist ve vahabist olan İslami direnişe karşı koymak içindir. Rusların Kuzey Kafkasya’da herhangi bir ilerlemeyi, ekonomik gelişmeyi, kadın haklarını umursadıkları falan yok. Tek istedikleri şey, bu bölgedeki siyasi ve askeri kontrolü daim kılmak.
Le Nouvel Observateur: Kadirov’un rejimine doğal bir özerklik veren Rusya Çeçenya’yı kaybetme riskinden korkmuyor mu?
Jonathan Littell: Oldukça karışık bir durum. Ne kazanan var, ne de kaybeden. Sadece kararsızlık söz konusu. Moskova klasik bir oyun sahneledi: Ilımlı bağımsızlar grubuna karşı koymak ve onları yok etmek için kökten dincileri kukla gibi kullandı. Şu an Çeçenler arasındaki bir sivil savaşla karşı karşıyayız. Evet, Ruslar tarafından kontrol edilen küçük çaplı bir savaş olabilir. Ama yan etkileri İnguşetya’ya ve Dağıstan’a bulaşıyor. Komşu bölgelerde ayağı kayan Rusya, sorunlarını Çeçenya’da çözümlemeye çalışıyor. Belli bir stratejileri olmadığı gibi ayrıca boşa kürek sallıyorlar. Her zaman olduğu gibi Kuzey Kafkasya’yı berbat bir şekilde yönetiyorlar.
Not: Jonathan Littell’in “Tchétchénie an III” (Çeçenya Yıl III) isimli 140 sayfalık kitap 26 Kasım’da 6 Euro’dan satışa sunuldu.
19 Kasım 2009
Henri Guirchoun, Jean-Baptiste Naudet
Kaynak: Le Nouvel Observateur
Tweet
Butun dunya devletleribunu boyle bilsin ki,Cecenleri oldurebilirsiniz ama asla yenemezsiniz….
Bir yanıt bırakın!