Arşiv Belgeleri

Tozlanmış raflardaki Arşiv Belgeleri…

Çeçen Kültürü

Çeçen Dili ve Folkloru, Halk Dansları, Efsaneler, Öykü ve Masallar ile çeşitli kültürel bilgiler…

Çeviriler – Makaleler

Çeşitli Çeviri ve Makaleler…

Röportajlar

Ekibimizce Yapılmış Çeşitli Röportajlar…

Şarkı Sözleri

Sevdiğiniz Çeçence şarkıların sözlerine buradan ulaşabilir, dinleyebilir ve indirebilirsiniz.

Ana Sayfa » Arşiv Belgeleri

TBMM Bursa Milletvekili M.Altan Karapaşaoğlu’nun Çeçenya Üzerine Sözleri (1999)

Bu yazı 27 Kasım 2012 Salı  tarihinde yazıldı. Şimdiye kadar 3.525 defa okundu.. Yorum Yok
TBMM Bursa Milletvekili M.Altan Karapaşaoğlu’nun Çeçenya Üzerine Sözleri (1999)

Türkiye Büyük Millet Meclisi 21.Dönem’de (18 Nisan 1999 – 14 Kasım 2002) görev yapmış Fazilet Partisi Bursa milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu’nun dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in Rusya ziyareti ve Çeçenya üzerine sözleri.

FP GRUBU ADINA MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu arasındaki sözleşmeyle alakalı olarak Grubum adına görüşlerimi ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.

Başbakanın Rusya’ya gitmemesinin, gitmemesi gerektiğinin altında yatan olay, biliyorsunuz, yüzbinlerce Çeçen’in yurtlarından, yerlerinden edilmiş olması, Rusya birlikleri tarafından katledilmiş olmaları ve onlara hayat hakkı tanımak istememesinden dolayı, biz, ırkdaşlarımıza karşı, din birliği içinde olduğumuz, dil birliği içinde olduğumuz, ırk birliği içinde olduğumuz insanlara kargı duygularımızı, tavırlarımızı devlet olarak gösteremezsek, Rusya’yla yapmakta olduğumuz anlaşmalarla ilgili olarak, o bünye içinde yaşayan Türk asıllı, Türk soylu insanlara karşı sorumluluk altında kalırız. Bundan dolayı, Sayın Başbakanın Rusya’ya gitmemesi istikametinde tavır koymuş bulunuyoruz. Elbet cevaplar verilebilir; ancak, bu cevaplar, bizim bu konudaki kararlılığımızı azaltmayacak, artıracaktır.

Değerli arkadaşlar, yapmış olduğumuz ticarî anlaşmayla ilgili olarak, ben, size çok küçük iki bilgi vermek suretiyle sözlerime başlamak istiyorum. Bu bilgiler şunlar efendim: Sovyetler Birliğinin, Rusya’nın başlıca ihraç ürünleri arasında hampetrol, doğalgaz, petrol ürünleri, kömür, alüminyum, nikel ve batar bulunmaktadır. Rusya’nın başlıca ithal ürünleri ise, ilaç, şeker, sığır ve tavuk eti, tıbbî cihazlar, gıda, işletme makineleri ve alkollü içeceklerdir.

Değerli arkadaşlar, bu bilgiyi bir köşeye koyduktan sonra, iki ülke arasındaki birtakım özellikleri sıralamak istiyorum:

Aslında, bu iki ülke, birbirini tamamlayan ekonomilere sahip bulunuyorlar. Rusya, büyük pazarlardan Türkiye’ye coğrafî olarak en yakın olanıdır. Rusya’da 16,2 milyon Türk asıllı insan yaşamaktadır. Rusya Federasyonu coğrafyasında bulunan 118 halktan 46’sı Türk ve Moğol kökenlidir. Bu pazara giriş ve devletin yönlendirilmesi, bazı devletlerarası anlaşmalarla olmuştur. Halbuki, Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika Birleşik Devletleriyle ilişkilerde bireylerin ve özellikle firmaların rolü daha belirleyici olmuştur. Rusya’yla ilişkiler, siyasî etkilere çok açıktır. Devletin ilişkilerdeki ağırlıklı rolü, bu etkiyi daha da artırmaktadır. Örneğin, petrol boru hatları, Çeçenistan olayı, boğazlar rejimi gibi sorunlar, ikili ekonomik ilişkilerde zaman zaman duraklamalar yaratmıştır. Siyasî ilişkilerin ekonomik ilişkilere yansımasına örnek olarak, Türk menşeli mallara Moskova’ya yakın gümrükler yerine, Moskova dışında ve hatta, Moskova’ya 50 ilâ 100 kilometre uzaklıkta bir gümrükte işlem gördürülmesi verilebilir.

Rus ekonomisinin geçiş döneminde bulunması ve hızla yapısal değişiklikler yaşaması da, ikili ekonomik ilişkilerin mahiyetini etkilemektedir. Özellikle, Rusya’da Özel sektörün güçlenmesi, yeni sektörlerin oluşması ve mevcut olan sektörlerin teknoloji ve üretim açılarından gelişmesi, dünyayla ekonomik ilişkileri etkilemektedir.

Önemli bir başka farklılık da, ikili ekonomik ilişkilerin her iki ülke için şu aşamada asimetrik öneme sahip olmasıdır. Rusya, Türkiye’nin ekonomik ilişkilerinde çok önemli bir yer alırken, Türkiye’yle iş hacmi büyük olmasına rağmen, Rusya için Türkiye, o kadar öncelikli bir ortak değildir. Bavul ticareti hesaba katılmadığında -ki, bugün bitmiş durumdadır- Türkiye, Rusya’nın ilk 10 ekonomik ortağı arasında yer alamamaktadır. Rusya için iki istisna konu Türkiye’yi çok önemli yapmaktadır; bunlar, doğalgaz ihracatı ve boğazlardan dolayı denizyolu nakliyatıdır.

Ayrıca, Rusya için Türkiye, yakınında hızla büyüyen ve ürün ile hizmet ithalatı hızla artan bir ülke olarak, çok önemli bir hedef pazar niteliği taşımaktadır. Enerji ürünlerinde ve silah, makine gibi ürünlerde Türkiye öncelikli potansiyel pazar durumundadır. İlişkinin bu dengesiz tabiatı, iki ülkeyi birbirine bağlayacak ve karşılıklı işbirliğine teşvik edecek mekanizmalara önem kazandırmaktadır.

1998 yılının yaz aylarında Rusya’da başlayan ekonomik krizin Rus ekonomisinde yarattığı küçülme, Türk-Rus ilişkiler hacmini de azaltmıştır; 1997 yılında ikili ilişkilerde yakalanan seviye, önemli ölçüde gerilemiştir. Daha da önemlisi, Çernomirdin’in ziyaretinde varılan mutabakatların hayata geçirilmesi aksamıştır. Her iki ülkede yaşanan hükümet değişiklikleri, planlanan üst düzey ziyaretlerin gerçekleşmemesi ve seçim atmosferine girilmiş olması, bu münasebetleri de geciktirmiştir.

Değerli milletvekilleri, 1980’li yıllarla birlikte Türk-Sovyet ekonomik ilişkilerinde üçüncü bir dönem başlamış bulunuyor. Her şeyden önce, ilişkilerde ilk defa uzun vadeli ekonomik işbirliği mekanizması tesis edilmiştir. Ayrıca, ilişkilerdeki krilink esası terk edilmiş ve serbest ticarete geçilmiştir. En önemlisi de, Türkiye’de güçlenen özel sektör, ilk defa, ikili ekonomik ilişkilerde önemli bir unsur niteliği kazanmıştır.

Rusya’nın büyük nüfusu, Türkiye’ye yakınlığı, tüketim mallan ve hizmetlere açlığı, dünyayla hızla bütünleşen Türkiye için önemli iş imkânlan yaratmaktadır.

İncelediğimiz bu dönemde üç önemli olay, Türk-Rus ekonomik ilişkilerinde yeni bir aşama başlatmıştır: Bunlardan birincisi, 1982 tarihli Serbest Dövizle Ödemelere Geçişe Dair Protokol; ikincisi, 1984 tarihli Doğalgaz Anlaşması ve ondan sonra üçüncüsü de, Almanya’dan dönen Rus askerleri için askerî konut inşaatları olayı.

Değerli arkadaşlar, bu sözleşmeler, elbette geç kalmış sözleşmelerdir; yapılmasında yarar vardır, Türkiye’nin çıkarları vardır. Biraz önce arkadaşlanmız da ifade ettiler, Rusya’ya ihracatımız yaklaşık 1,3 milyar dolar civarındadır, Rusya’dan ithalatımız ise 2,1 milyar dolar civarındadır.

Değerli arkadaşlar, bu incelemeleri yaptığımız sırada rastladığımız bir belgeden de söz etmek istiyorum. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğinin 1998 yılında yayımlanan bir raporu var. Bu raporun enerji bölümü aynen şöyle: “Türkiye’nin, son yıllarda karşı karşıya kaldığı enerji darboğazını aşabilmesi için, Rusya’dan ithal edilen doğalgaz miktarının artırılması oldukça önemlidir. Türkiye üzerinden İsrail’e Rus doğalgazı ihracatı konusunda çalışmaların hızlandırılması, Türkiye’nin Rusya’dan ithal edeceği yeni doğalgazın, doğalgaz çevrimli enerji santrallannda kullanım amacıyla ithal edilmesi ve bu tip santrallann inşamda Rus firmaların da yer alması önem kazanmaktadır”. İşte çarpıcı bölüm bundan sonra geliyor: “Aynca, Türkiye’de doğalgaz depolan yapılması konusunda Rus firmalanyla işbirliği yapılması, Türkiye- Rusya Federasyonu arasındaki potansiyel işbirliği alanları arasında yer almaktadır”.

Bu ifadeyi okuduktan sonra, hemen gündemimizin 7 nci sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Türkmenistan arasında Hazar-Geçişli Gaz Boru Hattı Anlaşmasını görmek de, aynca memnuniyet verici bir husus.

Yalnız, şu raporda, öyle zannediyorum ki, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde, kurulacak olan ortak firmalarda veya Rusya’nın Türkiye’deki birtakım yatınmlannda, doğalgaz depolama tesislerinin yalnız Rus doğalgazına tahsis edilmesi gibi bir öncelik yatıyor. Eğer, ilgili arkadaşlarımız bu rapordan bilgi sahibiyseler, bu raporla ilgili olarak birtakım düzenlemeler yapılacaksa, iki ülke arasında yapılacak doğalgaz depolama tesislerinin, mutlaka ve mutlaka Türkmen gazına da açık olması özelliğini taşıması gerekir. Bundan sonra yapılacak anlaşmalarda bu konuya özellikle dikkat edilmesini tavsiye ediyor, bu anlaşmanın iki ülkeye hayırlı olmasını diliyorum; ancak, Başbakanımızın seyahatinin zamanının uygun olmadığını ifade ediyor, Çeçenlere uyguladıklan zulümden dolayı da Rusya Federasyonunu protesto ediyorum.

Saygılarımı sunuyorum efendim. (Alkışlar)

TBMM Tutanak Dergisi- 03.11.1999 – Birleşim:14 – Cilt:15 – Sayfa: 216-218

©Waynakh Online

YASAL UYARI
Sitede yer alan materyallerin tüm hakları Waynakh Online’a aittir. Bu materyaller (haberden/makaleden/tercüme eserden sadece alıntı yapılsa dahi) ancak kaynak gösterilerek ve aktif link verilerek kullanılabilir.



Bir yanıt bırakın!

Aşağıya bir yorum ekleyin veya kendi sitenizden trackback yapın. İsterseniz RSS ile de yorumları takip edebilirsiniz.

Yorum yazmadan önce lütfen kuralları okuyunuz...

500 karakter kaldı.

Yorum yaparken kullanabileceğiniz etiketler:
<a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Bu sitede Gravatar kullanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi ve üyelik için Gravatar sitesini ziyaret ediniz.