TBMM Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal’ın Petrol Boru Hatları ve Çeçenya Üzerine Sözleri (2000)
Türkiye Büyük Millet Meclisi 21.Dönem’de (18 Nisan 1999 – 14 Kasım 2002) görev yapmış Fazilet Partisi Osmaniye milletvekili Şükrü Ünal’ın Petrol Boru Hatları hakkındaki bir yasa tasarısıyla ilgili konuşması ve Çeçenya üzerine değerlendirmeleri.
BAŞKAN – Osmaniye Milletvekili Sayın Şükrü Ünal; buyurun efendin. (FP sıralarından alkışlar)
FP GRUBU ADINA ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 503 sıra sayılı Petrolün Boru Hatları ile Transit Geçişine Dair Kanun Tasarısı hakkında, Fazilet Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz, zengin petrol ve doğalgaz yataklarına sahip bir ülke değil. Hatta, kendimize yetecek kadar bile petrolümüz yok ve doğalgazı da dışarıdan alıyoruz, ithal ediyoruz. Ancak, dikkat edilmesi ve önem verilmesi gereken bir durum var ki, o da, ülkemizin hem petrol üreten ve ihraç eden ve hem de zengin doğalgaz yataklarına sahip ülkelere komşu olmasıdır. Ayrıca, petrol tüketen ve doğalgaz satın alan ve tüketen ülkelere de komşu olması, ülkemizin önemini, konumuz açısından, bir kat daha artırmaktadır. Bu demektir ki, Türkiye, bir tarafta, doğalgaz ve petrol üreten ülkelerin ürettikleri bu doğalgaz ve petrolü, kendi üzerinden -eğer altyapısını oluşturursa, gereklerini yerine getirirse- ihtiyacı olan ülkelere intikalinde bir köprü görevi yapacaktır; bu da, en güzel ve en verimli yoluyla, ülkemiz topraklarına döşenecek petrol ve doğalgaz boru hatlarıyla olacaktır.
Ancak, konunun detaylarına girmeden önce, bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Kanun tasarısının genel gerekçesinde, boru hatlarının önemi ve değeri anlatıldıktan sonra, bir paragrafta şöyle denilmektedir: “Bu çerçevede, 6326 sayılı Petrol Kanununun 83 üncü maddesinin ihtiyaca cevap vermemesi nedeniyle yeni bir kanunî düzenleme yapılması ihtiyacı doğmuştur. Gerçekten, 1992 yılında başlayıp 18 Kasım 1999 tarihinde sona eren Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı müzakereleri ile Türkmenistan doğalgaz projelerine ait müzakereler, kanunî düzenlemelere olan ihtiyacı açık bir şekilde ortaya koymuş bulunmaktadır.”
İki tarih veriliyor, 1992 ve 1999; tam yedi yıl müzakereyle zaman geçiriliyor ve bu noktada da, maalesef, hâlâ, ülkemiz içerisinde gerçekleştirilmiş bir olay yok. Diğeri, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı müzakereleri ise, hâlâ, ateşli bir şekilde devam ediyor. Dolayısıyla, burada, Türkiyemiz, faydalı olduğuna herkesin inandığı ve bir an önce gerçekleştirilmesinde ülkemizin büyük menfaatlarının bulunduğu bir konuda, zaman kaybından dolayı, çok büyük maddî zararlara ve kayıplara uğramış oluyor. Halbuki, boru hatlarının, petrol ve doğalgazın boru hatlarıyla taşınmasının önemi konusunda hiçbir ihtilaf yok; bunun gerekliliğini herkes savunuyor, arzu ediyor, istiyor; siyaseten istiyor, ticareten istiyor, ülkemizin menfaati açısından istiyor; ama, ne hazindir ki, müzakerelerle, tartışmalarla zaman öldürülüyor ve bir sürü kayıplara uğramış oluyoruz.
Ülkemizde gerçekleştirilecek olan boru hatlarıyla, Türkiye, yepyeni bir ticarî imkâna da kavuşmuş olacak. Tabiî, bu ticarî imkândan bahsederken, yeni döşenecek olan boru hatlarından bahsetmek istiyorum. Eskiden yapılmış ve döşenmiş ve Kerkük-Yumurtalık arasında yıllarca petrol taşımış, ama, bir dönem Birleşmiş Milletlerin ambargosundan dolayı kapatılmış olan, şu anda Birleşmiş Milletlerin izniyle çalışan ve eskiden olduğu gibi ülkemize pek de fazla verim ve artı değer getirmediğine inandığım Kerkük-Yumurtalık boru hattından bahsetmek istemiyorum. Elbette, şu an bu boru hattının da atıl durumda olmaması, faaliyette olması güzel bir olay. En azından, Irak’ın belli ihtiyaçlarının giderilmesi, temin edilmesi, bunun Birleşmiş Milletler eliyle yapılmış olması ve Türkiye’nin de, buradan, gelir temin etmesi güzel bir hadisedir.
Biz, yıllarca, bu boru hattını kapattık, hatta Birleşmiş Milletlerin ambargosuna uyarak, Irak’a mal satmadık, sınırlarımızı kapattık, Irak’tan petrol de alamadık; ama, Irak petrol satmadı mı, Irak ihtiyacı olan mallan, gıda veya diğer ürünleri satın almadı mı!.. Basında okuduk, televizyonlarda seyrettik, gazeteler çarşaf çarşaf fotoğraflar yayınladılar. Irak, Ürdün üzerinden, şu an bile, hâlâ hem mal alıyor hem mal satıyor; ama, biz, hâlâ ambargoya uymaya devam ediyoruz. Fakat, bu arada, Mersin ile Habur Sınır Kapısı arasında -binlerle ifade edilecek kadar- açılmış olan işyerleri birer birer kapanmış, o işyerlerinin sahipleri iflas etmek durumunda kalmış ve dükkânlarına kilit vurarak, ya kendi memleketlerine dönmüşler yahut ülkemizin bir başka köşesinde nzıklarını aramaya başlamışlardır ve bu arada da, hem Amerika hem Avrupa ülkeleri, Irak’a mal satmaya devam etmiş ve hâlâ da etmektedir. Gazetelerden de zaman zaman okuduğumuza göre, Bağdat’taki lüks oteller, Avrupalı işadamlarıyla dolu olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, petrol ve doğalgazın taşınmasında, boru hatlarının gerek emniyet, ekonomik olma ve gerekse çevreye zarar vermemesi bakımından önemi çok büyüktür. Geçtiğimiz yıllarda karayollarıyla ve denizyollarıyla ülkemiz içinde veya ülkeler arasında petrol taşıma esnasında yaşanan tanker facialarını hatırlayalım. Çok büyük maddî zararlar, can kayıpları, denizde yaşayan canlı katliamı ve çevreye verilen büyük zararlar, telafisi mümkün olmayan büyük zararlar hep hatıralarımızda acı bir şekilde canlılığını korumaktadır. Dolayısıyla, çevreye de en az zarar vermesi, ekonomik olması ve artı, ülkemizden geçtiğinde maddî olarak büyük menfaatlarımızı temin eden boru hatlarının önemi ve değeri hiçbir zaman tartışılamaz.
Sayın milletvekilleri, boru hatlarının bir diğer önemli tarafı, hattın başladığı, geçtiği ve bittiği ülkeleri birbirine yaklaştırmasıdır. Ekonomik ve parasal getiri olarak boru hatlarının ülkelere katkısı olduğu gibi, ortak menfaatlardan dolayı siyasî ve stratejik olarak da ülkelere güç kazandırmaktadır ve ülkeler, bu menfaat birlikteliklerinden dolayı, ülkelerarası meselelerde, kendilerini ilgilendiren ülkeler arası siyasî problemlerde birbirlerine bu yönde destek olmakta, arka çıkmakta ve omuz vermektedirler. Türkiye’ye, topraklarımıza döşenecek her bir boru hattı, yeni ekonomik ve siyasî avantajlar kazandıracaktır.
Ortadoğu’da ülkelerin başlarına musallat edilen her bir bela ve musibetin temelinde petrol vardır. Çeçenistan’ın başına gelenler ve Çeçen kardeşlerimizin şu an bile hunharca katledilmesinin altında, Rusya’nın petrol hesapları vardır; Çeçenistan’dan geçen ve geçecek olan petrol boru hatlarının hesabı vardır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeni düzenlenecek olan, petrolün boru hatlarıyla taşınmasına ait bu kanun tasarısının, Komisyonda -Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda- görüşülmesi esnasında, BOTAŞ yetkililerince, gerek güzergâhı gerekse ekonomik yönü, yapılacak masrafları ve getirişi konusunda geniş bir şekilde bilgi verilmiştir.
Bundan dolayı, biz, Fazilet Partisi olarak, bu tasarının kanunlaşmasıyla beraber, ülkemize kazandırılacak olan yeni boru hatlarının çok faydalı olduğuna inanıyoruz. Bu kanun tasarısını destekleyeceğimizi burada ifade ediyor, çıkarılacak kanunun ve getireceği menfaatların, ülkemize kazandıracağı güzelliklerin, halkımıza, devletimize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi, bu duygularla, saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)
TBMM Tutanak Dergisi- 23.06.2000 – Birleşim:116 – Cilt:37 – Sayfa: 25-26-27
©Waynakh Online
YASAL UYARI
Sitede yer alan materyallerin tüm hakları Waynakh Online’a aittir. Bu materyaller (haberden/makaleden/tercüme eserden sadece alıntı yapılsa dahi) ancak kaynak gösterilerek ve aktif link verilerek kullanılabilir.
Bir yanıt bırakın!