Arşiv Belgeleri

Tozlanmış raflardaki Arşiv Belgeleri…

Çeçen Kültürü

Çeçen Dili ve Folkloru, Halk Dansları, Efsaneler, Öykü ve Masallar ile çeşitli kültürel bilgiler…

Çeviriler – Makaleler

Çeşitli Çeviri ve Makaleler…

Röportajlar

Ekibimizce Yapılmış Çeşitli Röportajlar…

Şarkı Sözleri

Sevdiğiniz Çeçence şarkıların sözlerine buradan ulaşabilir, dinleyebilir ve indirebilirsiniz.

Ana Sayfa » Çeviriler - Makaleler

Kimse Buna Komplo Diyemez

Bu yazı 13 Eylül 2009 Pazar  tarihinde yazıldı. Şimdiye kadar 6.274 defa okundu.. Yorum Yok
Kimse Buna Komplo Diyemez

Rus hükümetinin Başbakanı Vladimir Putin’in kızabileceği endişesiyle, Amerika Birleşik Devletleri yayıncılık grubu “Conde Nast”ın yöneticileri GQ isimli dergide Rus hükümetinin bir dizi apartmanın bombalanmasıyla ilgisini ortaya koyan bir hikaye için, sansürden, derginin Rusya’da dağıtımını durdurmaya kadar varan çeşitli önlemler aldı.

Scott Andersen’in “Vladimir Putin’in İktidara Karanlık Yükselişi” makalesi, Moskova’daki bombalama olayları ile FSB (Federal Güvenlik Servisi) arasındaki bağlantıyı inceliyor. Saldırılarda yaklaşık 300 kişi ölürken resmi ağızdan Çeçen özgürlük savaşçıları suçlandı ve ülke çapında bir korku dalgası yayıldı. Bombalama olayları İkinci Rus-Çeçen Savaşı açısından da tetikleyici bir rol oynadı.

Conde Nast’ın avukatları makaleyi GQ’nun internet sitesinden kaldırttı ve Amerika Birleşik Devletleri dışında yayınlanmasını da yasakladı. GQ editörlerinin makaleyi bazı haber organizasyonlarına sızdırmasını NPR (Ulusal Kamu Radyosu) “sessiz bir meydan okuma” olarak adlandırdı. Gawker media’da makalenin taranmış görüntülerini internet üzerinden yayınlayarak okuyucularından makalenin İngilizce’den Rusça’ya çevrilmesi için yardım istedi.

İşte o makale:

On yıl önce bu ay, Rusya ardından yüzlerce ölü bırakan bir dizi gizemli apartman bombalamalarıyla sarsıldı. Bu olaylarla yaratılan korku ve terör dalgasından sonra büyük ölçüde tanınmayan Vladimir Putin ülkenin en güçlü adamı oldu. Ancak bu bombalamaların meydana gelişi ve Rus hükümeti için çalışıyor olabilecek faillerle ilgili rahatsız edici tanıklar hakkında sorular var. O zaman beri geçen yıllarda, olayların resmi versiyonunu sorgulamış insanlar birer birer ölü sessizliğine büründüler. Bir kişi hariç. Scott Anderson gerçeği ortaya çıkarıyor.

Buynaks 1999Vurulması gereken ilk bina, Buynaksk kentinde Rus askerlerin ve ailelerinin evlerinin olduğu çirkin büyük bir binaydı. Şehrin varoşlarındaki sıradan beş katlı bir binaydı, ve 4 Eylül 1999’un gece geç saatlerinde bomba yüklü büyük bir kamyon patladığında yanan enkaz bir yığın haline gelene kadar binanın katları birbirinin üzerine serildi. Enkazda içlerinde kadınlar ve çocuklarında bulunduğu 64 kişi vardı.

13 Eylül günü şafaktan önceki son saatlerde, Moskova’nın merkezindeki otelimden çıktım ve şehrin güney varoşlarındaki mahallelerde çalışma yaptım.

Rus başkentindeki 12.yılımdaydım. Her yerde cam ve çelikten yapılma yeni binalar yükselmiş, gökyüzü inşaat vinçleriyle süslenmişti, sabah saat 4 olmasına rağmen Pushkin Caddesi’ndeki cafcaflı kumarhaneler tıka basa doluydu ve Tverskaya Caddesi’nde trafik son model SUVlar ile BMW Sedanlarla tıkalıydı. Vladimir Putin’in iktidara geldiğinden bu yana geçen dokuz yılda ekonomisi petrol dolarlarıyla oldukça hızlı gelişen Rusya’daki devasa değişim içinde araba kullanmak sinir bozucuydu.

Ama o sabah ki yolculuğum, “eski” Moskova olarak bilinen bir yere, 6/3 Kashirskoye Otoyolu’nda bulunduğu bilinen kahverenkli dokuz katlı bir binayanın olduğu yerdeki bir parkaydı. Tam olarak bundan dokuz yıl önce 13 Eylül 2009 tarihinde sabah saat 5.03’te, bodruma gizlenen bir bomba nedeniyle büyük bir patlamayla 6/3 Kashirskoye’den ayrılmış; apartmanda ikamet eden 121 sivil uykudayken hayatını yitirmişti. Bu patlama Buynaksk’ta meydana gelen patlamadan dokuz gün sonra yaşandı, Eylül ayındaki oniki günlük sürede Rusya’da meydana gelen apartman binaları patlamalarının dördüncüsüydü, 300’ün üzerinde sivil vatandaş ölüyor ve halk paniğe kapılıyordu; bunlar 11 Eylül’e kadar dünya üzerindeki terörist saldırıların en ölümcül dizisiydi. Bombalama olaylarının ardında Çeçenya’dan gelen teröristlerin olduğu iddia ediliyor, Rusya’nın yeni atanan Başbakanı Vladimir Putin’de, bu ayrılıkçı cumhuriyete saldırılması yakıp kül edilmesi emrini veriyordu. Saldırıdaki başarı, daha önceleri tanınmayan Putin’i bir anda ulusal bir kahraman haline getirdi ve süratle Rus devletinin kontrolünü eline geçirdi. Putin’in devlet üzerindeki kontrolü bugün halen devam ediyor.

6/3 Kashirskoye’nün yükseldiği yerde şimdi düzgün parmaklıklarıyla bakımlı bir çicek yatağı yer alıyor. Çiçekler tepesinde bir Rus Ortodoks haçının ve ölenlerin isimlerinin kazındığı bir anıtı çevreliyor. Bombalamanın dokuzuncu yıldönümü için, üç-dört yerel gazeteci görünüyor, civardaki ekip otosunda bulunan bir çift polis tarafından ihtiyatlice izleniliyorlar, ancak gerçekten kimsenin yapacağı çok bir şey yok. Sabah saat 5.00’den kısa bir süre sonra iki düzine insanın – çoğunlukla gençler ve muhtemelen ölenlerin yakınları- yer aldığı bir grup kanımca mumlar ve kırmızı karanfillerle toplanarak bunları anıtın dibine bırakıyorlar, ama ortaya çıktıkları gibi hızlıca gözden kayboluyorlar. Sabah gelen diğer ziyaretçiler ise sadece iki yaşlı adam oluyor, onlar da televizyon kameraları önünde patlamanın nasıl korkunç olduğunu, böylesi bir şoku sorumluluk bilinciyle anlatan görgü tanıklarıymış.

Yaşlı adamlardan birisinin anıtın önüne gelince oldukça duygusallaştığını, gözünden akan yaşları silmek için elini yanaklarına götürdüğünü gördüm. Gitmek istediği için birkaç kez geri dönüp oradan ayrılmaya çalıştı, ancak çok uzaklaşamadı. Parkın kenarındaki ağaçları geçemedi ve beklediğim gibi türbeye yavaş bir dönüş yaptı. Sonunda ona yaklaştım.

“Buraya çok yakın yaşadım ve sese uyandım, telaşın üzerine geldim…” dedi. İri bir adamdı, eski bir denizci ve ellerini çiçek yatakları üzerinde çaresizce salladı. “Hiç bir şey. Hiç bir şey. Genç bir çocuğu ve köpeğini dışarıya çıkardılar. Hepsi bu. Onun dışındaki herkes öldü.”

Ama sona erdiğinde, yaşlı adamın trajediyle daha kişisel bir bağlantısı olmuştu. Kızı, damadı ve torunu 6/3 Kashirskoye’de yaşıyordu ve o sabah hepsi ölenler arasındaydı. Beni anıta götürdü, taşın üzerindeki yakınlarının isimlerini gösterdi ve çaresizce gözlerini yeniden sildi. Sonra öfkeyle fısıldadı: Bunu yapanların Çeçenler olduğunu söylüyorlar, fakat bu bir yalan. Putin’in adamlarıydı. Bunu herkes biliyor. Kimse bunun hakkında konuşmak istemiyor ama herkes bunu biliyor.

Modern Rus devletinin tam kalbindeki bu yalandan bilmece bugüne kadar çözümsüz kaldı. Eylül 1999’daki korkunç olaylarda, Rusya intikam meleğini halkına saldıranları ezen ve halkının kriz döneminden çıkmasında öncülük eden Vladimir Putin de mi buldu? Ya da bu kriz gerçekte Putin’e çıkar sağlamak için mi yaratıldı, Rus gizli polisi tarafından kendilerinden birini başa getirmek için bir komplo muydu? Bu soruyu önemli kılan nedir ki Eylül 1999 bombalamalarında ve sonuçta meydana çıkanların tümünde eksik kalmıştır, bugün küresel sahnede bir oyuncu, dünyadaki en güçlü uluslardan birisinin idarecisi şeklindeki konumu gereği Putin’in yer aldığı herhangi bir senaryoyu ortaya çıkarmak hayli zor. Tuhaf, bu durumda, ne kadar az insan bu soruların yanıtlandığını görmek istiyor. Bazı istihbarat servislerinin apartman bombalamalarına ilişkin soruşturma yürüttüğüne inanılıyorsa da, hiçbiri elde ettiği sonuçları yayınlamadı. Çok az sayıda Amerikan meclis üyesinin bombalama olaylarıyla ilgilendiği görüldü. 2003 yılında John McCain Kongre’de bu saldırılarda Federal Güvenlik Servisi (FSB)’nin parmağı olduğuyla alakalı elle tutulur iddiaları açıkladı. Ancak diğer taraftan, ne Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti ne de Amerikan medyası bu meseleyi ortaya çıkarmaya yönelik çaba sarfetmedi.

Bu bariz ilgisizlik şimdi Rusya içinde yayılıyor. Bombalamaların hemen ardından Rus toplumunda geniş bir yelpaze olaylara yönelik hükümet versiyonuyla ilgili şüphelerini açıkça ortaya koymuştu. Şimdi ise bu sesler birer birer sessizliğe gömülüyor. Son yıllarda, olayları araştıran bir dizi gazeteci, soruşturma komisyonunda yer alan iki parlamenter gibi öldürüldü ya da şüpheli şekillerde hayata veda etti. Bu arada, görünüşe göre, saldırıların hesabında hükümetin versiyonuna karşı koyan hemen herkes şimdi ya konuşmayı reddediyor ya da önceki açıklamalarını geri alıyor ya da ölüyor.

Geçtiğimiz Eylül ayında Rusya’da geçirdiğim sürede cevaplar için araştırmaya dahil olan bir takım bireysel gazeteciler, avukatlar, insan hakları araştırmacıları ile temasta bulundum. Pek çoğu benimle konuşmayı tamamen reddetti. Diğerleri de gönülsüzce konuştu, ancak bu konudaki açıklamalarını da bilinen tutarsızlıklarla büyük ölçüde açıklamalarını sınırlandırdılar; bir görüş için baskı yapıldığında, sadece konudan arta kalan “ihtilafları” tasdik ettiler. Kashirskoye Parkı’ndaki yaşlı adam bile son olarak konunun üzerinde etrafta dolaşan huzursuzluk verici havayı vurguladı. Diğer kurbanların hükümetin rolünden şüphe eden aileleriyle beni tanıştıracağı ikinci bir buluşmayı gönülden kabul ettikten sonra, kalbinde bir değişim oldu.

Birkaç gün sonra beni aradığında, bunu yapamam, eşim ve patronum ile konuştum ve her ikisi de bana eğer seninle buluşursam biteceğimi söylediler dedi.

“Biteceğiyle” neyi kastettiğini merak ettiysem de eski denizci bunu sormama fırsat vermeden telefonu yüzüme kapattı.

Bu suskunluğun bir parçası şüphesiz bu gizli düzeni ispatlamak için kişisel mücadele veren bir adamın akıbetini anımsatıyor: Alexander Litvinenko. Yaramaz eski KGB subayı, sürgünde bulunduğu Londra’dan Putin rejimine karşıt durmak bilmeyen bir medya kampanyasıyla savaş açtı, apartman binalarına yapılan saldırıları düzenlemek başta olmak üzere her çeşit suçtan ve yolsuzluktan ötürü Putin’i suçladı.

Kasım 2006’da, tüm dünyanın dikkatini bir noktaya çeken olayda, görünüşe göre iki eski Rus istihbarat servisi elemanı ile Londra’da bir otel barındaki buluşması sırasında Litvinenko’ya öldürücü dozda radyoaktif polonyum bulaştı. Zehir kendisini öldürmeden önce -acı veren 23 gün sürdü- imzaladığı bir açıklamada cinayetinden ötürü Putin’in parmağının olduğuna yer verdi.

Ama apartman bombalamaları dosyasında Litvinenko tek başına çalışmamıştı. Öldürülmeden birkaç yıl önce, cevaplar için yaptığı araştırmalarında eski bir cinayet soruşturmacısı olan Mikhail Trepashkin isimli bir başka eski KGB ajanından yardım almıştı. İki adam karmaşık bir kişisel geçmişe sahip olmasında rağmen, -90’lı yıllara geri döndüğümüzde bir iddiaya göre biri diğerine suikast yapmak üzere gönderilmişti-Treshpakin bu olaydaki pek çok rahatsız edici konuda Rusya’da karşılıksız çalıştı.

Trepashkin yetkililerin ardından dolaştığı için problemlerle de karşılaştı. 2003 yılında dört yıl için Ural Dağları’ndaki iğrenç bir esir kampına gönderildi. Yine de geçtiğimiz yıl içindeki Moskova ziyaretimde, yeniden dışarıda sokaklardaydı.

Bir aracı sayesinde, Trepashkin’in iki genç kızı olduğunu, hem de eşinin umutsuzca Trepashkin’in siyasetten uzak durmasını istediğini öğrendim; bu faktörleri yakın zaman önce hapishanede tutulması ve eski meslektaşının öldürülmesiyle birleştirdiğimizde, görünen şu ki onunla temasım da diğer eski muhaliflerle berbat bir şekilde geçen görüşmelerim gibi olacaktı.

Oh, aracı güvence verdi, Trepashkin konuşacak. Trepashkin’i durdurabilecekleri tek yol onu öldürmek.

Guryanova 19999 Eylül’de Buynaksk’taki büyük patlamadan beş gün sonra, bombacılar Moskova’yı vurdu. Bu seferki, şehrin güneydoğusundaki işçi sınıfının semtindeki Guryanova Caddesi’ndeki sekiz katlı bir apartmandı. Bir kamyon bomba yerine, düzenek binanın zemin katına gizlenmişti, ancak sonuç neredeyse tıpatıp aynıydı; patlama sekiz katlı binayı aşağıya indirdi ve binada ikamet eden 94 kişi uykuda can verdi.

Guryanova Caddesi ile genel alarm ilk kez ortaya çıktı. Saatler içerisinde Rus hükümetinden bir dizi yetkili sert bir şekilde Çeçenya’dan gelen teröristlerin sorumlu olduğunu ileri sürdü ve ülkeyi en yüksek alarm durumuna geçirdi. Binlerce polis sorun ve birkaç yüz vakada Çeçenlere benzeyenleri tutuklamak için dağıldı, Rusya’nın bir ucundan diğerine apartman binalarının sakinleri semt gözetleme devriyeleri organize etti. Tüm siyasi çevrelerden misillime çağrısı yükseldi.

Trepashkin’in önerisiyle ilk buluşmamız Moskova’nın merkezindeki kalabalık br kafeteryada gerçekleşti. Önce yardımcılarından birisi göründü ve yirmi dakika kadar sonra donuk bakışlı, asker traşlı, kaslı korumasının eşliğinde Trepashkin geldi.

Trepashkin hayatı boyunca farklı savaş sanatlarını icra etmesinin bir sonucu olarak güçlü bir vücuda sahip olmuş, 51 yaşında ve hala çok yakışıklı bir adam. En dikkat çekici özelliği ise yüzünden hiç eksilmeyen neşeli sırıtması. Her ne kadar KGB günlerinde sorgu masasında karşısında oturanların bunu sinir bozucu bulduğu tahmin edebilsem de, bu özelliği ona anı yakalayan, sempatik ve samimi bir atmosfer katıyor.

Birkaç dakika boyunca günlük konulardan -Moskova’yı son ziyaretimden bu yana meydana gelen değişiliklerden ve olağan dışı soğuk havadan- konuşuyoruz, Trepashkin’in beni çözmeye çalıştığını ve ne kadar konuşması gerektiğine karar verdiğini hissediyorum.

Ardından KGB’deki kariyerini anlatmaya başlıyor. Uzun yıllar boyunca zamanını antika kaçakçılığı konusunda uzmanlaşmış bir suç araştırmacısı olarak harcamış. O günlerde Sovyet devletine ve özellikle KGB’ye sadık bir isimmiş. Trepashkin kendisini Sovyetlere öylesine adamış ki, hatta Sovyet sistemini korumak için Boris Yeltsin’in yükselişini engellemeye çalışan bir grubu desteklemiş.

Sovyetler Birliği’nin sonunun geldiğini görebiliyordum diye Trepashkin kafeteryada açıklamada bulundu. Fakat bundan da öte, KGB’ye, ona hayatımızı adayan hepimize ne olacaktı? Sadece bir felaketin geldiğini gördüm.

Ve felaket geldi. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Rusya ekonomik ve sosyal bir kaosun içerisine battı. Kaosun yıkıcı etkilerinden birisi özellikle aniden özel sektöre giren Rus KGB subaylarının büyük lejyonlarından geldi. Bazıları kendi hesabına çalıştı ya da mafyalarla birlikte mücadeleye katıldı. Hala diğerleri “danışmanlar” olarak işe başladı ya da yeni oligarklar için ya da çılgınca Rusya’daki değerli her şeyi kapma yarışına giren eski Komunist Parti’nin kas gücü oldular, üstelik Başkan Boris Yeltsin’in “demokratik reformları”na saygı gösterdiler.

Tüm bunlar, Trepashkin’in samimi bir görüşüydü. KGB’nin Rus varisi FSB ile devam etti, müfettiş hükümet politikasından suçu ayırt etmekte gittikçe zorlanmaya başladı.

Vukuatlardan sonra dolayısıyla bu karışıklığın yaşandığını söyledi. Mafyaları terörist gruplarla birlikte çalışıyor buluyordunuz, ama daha sonra izler sizi bir ticari gruba ya da bir devlet bakanlığına götürüyordu. Öyleyse bu bir ceza davası mıydı ya da resmen tasdik edilmiş karanlık bir operasyon muydu? Ve resmen tasdik edilerek yapılanlar anlamlıydı, çünkü gerçekten kim sorumluydu?

Mikhail TrepashkinSonunda, 1995 yılının yazında Mikhail Trepashkin kendisini sonsuza dek değiştirecek bir dosya üzerinde çalışmaya başladı, FSB’nin üst düzey sorumlularından birisiyle ihtilafa düştü ve Trepashkin en azından birisinin onun için hazırlanan suikast planına liderlik ettiğini söyledi. Ayrılıkçı güney cumhuriyeti Çeçenya’da yaşanan olaylar gibi pek çok diğer olayda Sovyet destekli Rusya’daki kötü niyetli çürümüş düzen merkezdeydi.

Savaşın birinci yılından sonra 1995 yılı başında, Çeçenya’nın bağımsızlığı için mücadele eden isyancılar Rus ordusuyla sonu gelmez, kanlı ve aşağılayıcı bir savaşta çarpışmıştı. Bununla birlikte, Çeçenlerin başarısı silahların gücü kadar basit değildi. Sovyet devri boyunca bile, Çeçen mafyası Rus yer altı suç dünyasının büyük kısmını kontrol etmişti, bu yüzden Rus toplumu kendisinin yasadışı faaliyetlerini güzelce yerine getirdiğinde, bu durum Çeçen isyancıların avantajı oldu. Rus ordusuyla savaşmaları için gerekli olan gelişmiş silah ihtiyaçlarının teminini yozlaşmış Rus ordusunun subaylarından ülkenin dört bir yanındaki Çeçen suç örgütlerinin oluşturduğu fonlarda biriken paralarla satın alarak gerçekleştiriyorlardı.

İleri gelenler böylesi bir suç ortaklığına nasıl bulaştı? Mikhail Trepashkin, 1 Aralık gecesi FSB subayları Bank Soldi’nin Moskova şubesine silahlar çekilerek yapılan baskında cevabını aldı.

Çeçen isyancı lider Salman Raduyev ile bağlantılı ünlü bir banka gasp çetesini ele geçirmek için düzenlenmiş o gece ki baskın karmaşık bir kazıklama operasyonun neticesiydi, Trepashkin’de operasyonun yönetilmesine yardım etmişti. Büyük bir başarıydı: Soldi’deki polis kuşatmasında içlerinde iki FSB subayı ve bir Rus generalinin bulunduğu iki düzen suikastçi yakalandı.

Ama banka içerisinde FSB’nin adamları başka bir şey daha buldu. Kendilerini emniyete almak için faka basmıyorlardı, suikastçiler binanın her yerine elektronik böcekler dikmişlerdi ve bunlar dışarıda park etmiş gizlice dinleyen bir minibüse bağlıydı. Güvenlik önlemleri alınırken, açıkça bazı ince ayarlara ihtiyaç vardı, çetenin casus dinleme cihazlarını nasıl ele geçirdiklerinin sorusu ortaya çıktı.

Moskova’daki kafeteryada Trepashkin bu tür tüm cihazların seri numaraları olduğunu açıkladı: “bu yüzden biz de bu numaları takip ettik. Tümünün ya FSB’den ya da Savunma Bakanlığı’ndan geldiğini tespit ettik.”

Söz konusu ekipmana erişim ciddi şekilde sınırlı olduğu için bu ima şok ediciydi. Yüksek rütbeli emniyet ve ordu subayları sadece bir suç çetesiyle danışıklı dövüş içerisinde değildi, ayrıca bununla açık amaçları Rusya’ya karşı bir savaş için fon oluşturmaktı. Herhangi bir ülkenin standartlarına göre, bu sadece bir yolsuzluk değildi, bu vatan hainliğiydi.

Trepashkin araştırmalarına henüz başlamıştı ki, FSB’nin İç Güvenlik Dairesi Başkanı Nikolai Patrushev tarafından Bank Soldi dosyasından alındı. Dahası dedi, Rus subaylarına karıştıkları bu olay hakkında hiçbir suçlama getirilmedi ve polis kuşatması altında ele geçirilenlerin neredeyse hepsi sessizce salıverildi. Bunun yerine Patrushev, Trepashkin hakkında bir soruşturma açılması talimatını verdi. Soruşturma yaklaşık iki yıl kadar sürdü ve sonunda Trepashkin kendi kırılma noktasına vardı. Mayıs 1997’de Başkan Yeltsin’e açık bir mektup yazarak olaydaki rolünü ayrıntılarıyla yazdı ve üst düzey FSB yöneticilerinin büyük kısmını mafyayla işbirliği yapmanın da dahil olduğu suçlara karışmakla suçladı ve hatta FSB erlerinin de üyeleri olduğunu belirtti.

Devlet Başkanı’nın olaylardan haberi olması halinde bir şeyler yapacağını düşündüm. Benim açımdan bu bir hataydı.

Doğrusu, mektup etkili oldu, Boris Yeltsin inanılmaz derecede rüşvet yiyen birisiydi ve mektup FSB’yi alarma geçirdi ki kendilerinden ciddi biçimde hoşnutsuz olan bir kişi şimdi onların ellerindeydi. Hemen ertesi ay, Trepashkin FSB’den istifa etti, ruhsal olarak yıpranmıştı, tacizlere maruz kaldığını söyledi. Ancak bu Trepashkin’in karanlığın içine sessizce gittiği anlamına gelmiyordu. O yaz FSB yönetimi aleyhine bir dava getirdi ve suçlamaları toplamaya başladı, böylelikle FSB yöneticisine giden tüm yolları büyüttü. Sanki, bu geç tarihte bile, müfettiş Kantora (Büro)’nın onurun gizli bir reformcunun atacağı adımlarla hala geri alınabileceğini hayal etti. Bunun yerine, ısrarı görünüşe göre bazı üst düzey FSB yöneticileri Trepashkin problemleri için kalıcı bir çözüm bulma zamanının geldiğine kanaat getirdi. İlk başvurdukları kişi Alexander Litvinenko’ydu.

Alexander LitvinenkoKağıt üzerinde Litvinenko’nun baktığı adam sadece bir iş olarak görünüyordu. Litvinenko Çeçenya’daki kanlı savaşta terörle mücadele uzmanı olarak yer aldığı görevinden daha yeni Moskova’ya dönmüş, FSB’nin Suç Örgütlerinin Analizi için Büro ya da URPO olarak adlandırdığı yeni ve gizemli bir yere atanmıştı. URPO’nun bir ölüm mangası gibi hizmet ettiğinden, Litvinenko’nun haberi yoktu. Alex Goldfarb ve Litvinenko’nun dul eşi Marina tarafından yazılan “Muhalifin Ölümü (Death of Dissident)” isimli kitapta anlatıldığına göre, Litvinenko bunu Ekim 1997’de URPO’nun komutanı tarafından çağrıldığında öğrendi. İddiaya göre komutan Litvinenko’ya bu adam Mikhail Trepashkin, senin yeni görevin, dosyasını al ve git onunla ilgili her şeyi öğren dedi.

Bunu yaptığında, suç araştırmacısının Bank Soldi dosyasındaki rolünü ve aynı zamanda FSB yönetimine karşı açtığı davayı öğrendi; Trepashkin ile ne yapması gerektiği konusuna karar veremedi.

Evet, bu hassas bir durum diyerek komutanından alıntı yaptı Litvinenko. Bilirsin, yöneticiyi mahkemeye çıkarıyor ve röportajlar veriyor. Yöneticinin kişisel ricasıyla onu susturmalıyız.

Kısa bir süre sonra, Litvinenko ölüm listesi bir oligark olan Boris Berezovsky’de dahil edilerek genişletildiğini ve görünüşe göre Kremlin’in içinden güçlü birisinin şimdi onu ölü görmek istediğini iddia etti. Litvinenko bir süre suikast emirlerini yerine getirememekteki yetersizliğinden ötürü özürlerini sunarak zaman kazanmaya çalıştı.

Trepashkin’e göre bu süre içerisinde hayatı için en az iki girişim oldu: Moskova otoyolunun ıssız bir uzantısında başarısız bir pusu ve başarılı bir atış yapamayan bir çatı keskin nişancısı. Diğer girişimlerin ise hala Kantora’da bulunan arkadaşlarınca ihbar edildiğini söyledi.

Kasım ayında, Trepashkin ve Berezovsky’e yönelik FSB’nin suikast hazırlığı iddiası dramatik bir biçimde Litvinenko ve URPO’dan dört meslektaşının aldıkları ölüm emirlerinin detaylarını anlattıkları Moskova’daki basın toplantısında ortaya çıktı.  Mikhail Trepashkin’de oradaydı.

Ve orada, biraz sinir bozucu şekilde konu kapanmış göründü. Muhalif subayların elebaşı Litvinenko süratle görevinden alındı ancak başka türlü bir acının içerisine çekilerek, intikam için acele edilmedi. Trepashkin ise umulmadık bir şekilde FSB’ye karşı açtığı davayı kazandıktan sonra, ikinci kez evlendi ve Rus vergi polisi olarak yeni işine yerleşti, dediğine göre emekliliğini hak edene kadar süresini sessizce geçirmeye kararlıydı.

Ama sonra, Eylül 1999’daki apartman bombalamaları Rusya’nın siyasi yapısını temelinden sarstı. Bu saldırılar ayrıca Trepashkin ve Litvinenko’yu bu karanlık dünyaya yeniden sevk etti, ancak bu kez ortak bir amaçla.

13 Eylül 1999 sabahı erken saatlerde Guryanova caddesindeki bombalamadan sonra histeri Moskova’yı sardı, şehrin güney yakasındaki bir apartman binasında görülen şüpheli faaliyetler bildirilerek yetkililer bu durumu incelemeye çağrıldı. Talihsiz şekilde hiçbir şey bulunamadı, emniyet personeli 6/3 Kashirskoye’deki aramasını gece saat 2 sularında tamamlayarak ayrıldı. Saat 5:03’te dokuz katlı bina büyük bir patlamayla çökerken ardında 121 sivili ölü bıraktı.

Volgodonsk 1999Üç gün sonra, hedef Moskova’nın güneyindeki bir şehir olan Volgodonsk’daki bir apartman binasıydı. Bu kez bir kamyon patladı ve 70 kişi öldü.

Moskova’daki kafeteryada Trepashkin’in neşeli karekterinde alışılmadık şekilde hüzün arttı, uzunca bir süre gözlerini uzaklara dikti.

İnanılmaz görünüyordu, dedi sonunda. Bu benim ilk düşüncemdi. Ülkede bir kargaşa vardı ve huzuru sağlamak için kurulan yasadışı örgütlerin üyeleri sokaklarda yabancıları durduruyordu, heryerde polis barikatları vardı. Öyleyse bu bombacılar nasıl böylesine özgürce hareket edebiliyordu ki bu gelişmiş saldırıları organize etmek ve kurmak için gerekli zamanı buluyorlardı? Bu imkansızdı. Bir başka açıdan, Trepashkin’in güdüsel bir problemi olmuştu.

Genellikle bulmak çok kolaydır, dedi; para,nefret ya da kıskançlık, ancak bu bombalama olayları için, Çeçenlerin niyeti neydi? Çok az insan bunu sorguladı.

Bir düzeyde bu belki anlaşılabilirdi. Rus toplumu içinde Çeçenlere yönelik antipati derinden kökleşmiştir ve 90’lardaki ayrılıkçı savaşlarında bu daha da kötüleşti. Bu savaşta ağza alınmayacak vahşetler her iki taraf tarafından da işlendi ve Çeçen isyancılar savaşlarını Rusya içlerine götürmekten ya da sivilleri hedef almaktan dolayı hiçbir pişmanlık göstermedi. Boris Yeltsin Çeçenya’nın özerkliğini tanıyan barış anlaşmasını imzalamasıyla savaşın sona erdiği 1997 yılı dışında.

Peki neden? diye devam etti Trepashkin. Uğrunda savaştıkları her şeyi elde etmişken neden Çeçenler Rus hükümetini kışkırtmak istesin?

Ve oradaki başka bir şey eski suçlu araştırmacısını duraklattı: yeni Rus hükümetinin oluşumu.

Boris Yeltsin - Vladimir PutinAğustos 1999’da, Buynaksk’taki ilk patlamadan sadece birkaç hafta önce, Başkan Yeltsin üç aydan daha kısa bir süre içerisinde üçüncü Başbakanını atamıştı. Küçük, espriden anlamayan, Rus halkı arasında ismi hemen hemen hiç bilinmeyen bir isimdi o, Vladimir Putin.

Gerçek neden çok az biliniyor, birkaç yıl öncesine kadar Putin belirsizlik içerisinde çalışan orta derece FSB/KGB subaylarından birisiydi. 1996 yılında Putin’e Başkanlığa ait Mülk Yönetim Dairesi’nde, Yeltsin’in hamilik mekanizmasında önemli bir ofiste görev verildi ki bu Putin’e ödenek gücü verdi ya da Kremlin’in içerisindekilere yardım etmesine imkan tanıdı. Anlaşılan orada geçirdiği süreyi iyi değerlendirdi, önündeki üç yıl içerisinde Başkanlık Personeli Müdür Yardımcılığı’na terfi edildi, sonra FSB yöneticisi oldu ve şimdi de Başbakanlığa yükseldi.

Eylül 1999’da hala halk arasında bilinmeyen bir kişi olan Putin’e Mikhail Trepashkin’in oldukça sağlam duyguları vardı. URPO skandalı kamuoyuna yansıdığında Putin FSB’nin yöneticisiydi ve Alexander Litvinenko’yu olayı provoke ettiği için kişisel olarak görevden aldı. Bir muhabire Litvinenko’yu kovduğunu, çünkü FSB subaylarının basın toplantısı yapmaması gerektiğini söyledi… Ve içerideki sorunları kamuya anlatmamalıydılar.

Ancak Putin’in halefi olarak FSB yöneticiliğine Nikolai Patrushev’in seçilmiş olması da Trepashkin’e endişe veriyor. FSB İç Güvenlik Dairesi Amiri olarak Trepashkin’i Bank Soldi dosyasından alan Patrushev’di ve şimdi bu hükümetin yetkilileri arasında apartman binalarının bombalanmalarında Çeçen bağlantısını en hararetli şekilde iddia edenlerin başında geliyordu.

Trepashkin, peki bu dinamik yapıda ne gördün diye sordu ve olayı ortaya atanın hükümet olduğunu söyledi. “Bu olayların arkasında Çeçenler var, öyleyse şimdi Çeçenlerin icabına bakmalıyız.”

Ama daha sonra çok ilginç bir şey yaşandı. Olay Moskova’nın 120 mil (220 km) güneyindeki sakin taşra kenti Ryazan’da meydana geldi.

Ülkenin aşırı tetikte olma hali, Ryazan’daki 14/16 Novosyolov caddesinde bulunan bir apartman binasının bazı sakinlerini de içine çekmişti, 22 Eylül akşamı apartmanın bazı sakinleri Zhiguli marka beyaz renkli sedan bir aracın, binalarının yanıbaşındaki bir parka yanaşması dikkatlerini çekti. İki adamın arabanın bagajından birkaç çuvalı çıkararak bunları süratle apartmanın bodrum katına taşıdıklarını görmeleriyle panikleri arttı. Apartman sakinleri polisi aradı.

Bodrumda kabloyla bir patlayıcıya ve zaman ateşleyicisine bağlanmış üç adet 50 kg’lık beyaz çuval bulundu. Polis hızla binayı tahliye ettiği gibi yerel FSB patlayıcı uzmanlarını patlayıcıyı etkisiz hale getirmeye çağırdı, çuvalların içerisinde tüm apartman binasını yıkmaya yetecek güçte RDX isimli bir patlayıcı olduğu tespit edildi. Bu arada, Ryazan dışına çıkan tüm yollara barikatlar kuruldu ve Zhiguli araç ile içerisindeki işgalciler için büyük bir av başladı.

Ertesi gün öğleden sonra yaşananlar tüm Rusya’ya yayıldı. Başbakan Vladimir Putin dikkatlerinden ötürü vatandaşları tebrik ederken, İç İşleri Bakanı, Ryazan’daki apartman binasını patlatmaya yönelik girişimin başarısızlıkla sonuçlanması gibi güvenlik güçlerinin son başarılarından ötürü övgüler dizdi.

Konu dikkatlice kapatılabilirdi, eğer aynı gece Ryazan’da iki sanık tutuklanmış olmasaydı. Yerel yöneticilerin şaşkınlığı her iki sanığın da FSB kimliği taşıyor olmasıydı. Kısa bir süre içerisinde Moskova’daki FSB karargahından gelen telefonla bu iki kişi salıverildi.

FSBErtesi sabah, FSB yöneticisi Patrushev televizyon ekranlarında göründü ve Ryazan’daki olaylarla ilgili tamamıyla yeni bir versiyonu anlattı. 14/16 Novosyolov Caddesi’nde yaşananlar engellenen bir terörist saldırıdan ziyade, FSB’nin halkın dikkatini test ettiği bir “eğitim tatbikatı” olduğunu açıkladı. Ayrıca, bodrum katındaki çuvalların patlayıcı yerine evlerde kullanılan şeker olduğunu bulunduğunu söyledi.

Çelişkiler FSB’nin hesabında kaydedildi. FSB karargahı nasıl oldu da yerel FSB’nin kimya analizlerinde RDX olarak bulduklarını şeker çuvalları diye uydurdu? Eğer bu gerçekten bir eğitim tatbikatıysa, nasıl FSB’nin yerel şubesinin önceden haberi olmadı ya da Patrushev terörist uyarıdan bir buçuk gün sonra bunu eğitim tatbikatına dönüştürmekte bir sakınca görmedi? Hatta neden Ryazan’dan sonra apartman binalarını bombalama çılgınlığı bıçak gibi kesildi? Eğer saldırılar gerçekten Çeçen teröristlerin işiyse, halkla ilişkilerin kara lekesi FSB, kesinlikle Ryazan üzerinden öfkeyi patlatabilirdi.

Ancak bu tip sorular için zaman çoktan geçmişti. 23 Eylül gecesi Başbakan Putin Ryazan sakinlerinin ihtiyatlı olmalarını öven konuşması sırasında bile, Rus savaş uçakları Çeçenya’nın başkenti Grozny üzerinde büyük hava saldırılarına başlamıştı. Birkaç güne kalmadan, aylardır Çeçenya sınırında bekleyen Rus zırhlı birlikleri Çeçenya’nın içine girerek ikinci Rus-Çeçen savaşının başladığını göstermişti.

Bundan sonra olaylar çok hızlı gelişti. 1999’un yeni yıl akşamı, Boris Yeltsin yaptığı açıklamayla ülkeyi şaşkına çevirdi; Yeltsin, başkanlık yetkilerini hemen bırakıyordu, bu Vladimir Putin’in yeni seçimler yapılana kadar Başkan Vekili olduğu anlamına geliyordu. Aslında takvime göre seçimlerin yaz döneminde yapılması gerekiyorken, şimdi bu seçimler 10 hafta içerisinde yapılacaktı, Putin’in pek çok rakibinin seçimler için hazırlanmasına fırsat verilmiyordu.

Ağustos 1999’da yapılan başkanlık seçimi anketlerinde Putin’e verilen destek yüzde 2’nin altındaydı. Öte yandan, Mart 2000’de, Putin’in Çeçenya’da topyekün savaş politikası popülerlik dalgasını yükseltiyordu, oyların %53’ünü süpürerek göreve geldi. Vladimir Putin’in saltanatı başlamıştı ve Rusya bir daha asla aynı Rusya olmayacaktı.

Bir sonraki buluşmamız için Trepashkin beni dairesine davet etti. Biraz şaşırdım, daha önce söylediğim gibi, güvenlik nedenlerinden ötürü Trepashkin evine nadiren konuklarını götürürdü, sanırım nasılsa tüm düşmanlarının onun nerede yaşadığını bildiklerini düşünmüş olmalı.

Moskova’nın güneyindeki yüksek katlı kulenin zemin katı, diğer yüksek katlı kulelerle çevrilmiş olmasından dolayı bir parça konforsuz olmasına rağmen, oldukça hoş bir yerdi. Trepashkin bana kısa bir tur attırdı, ve bir gömme dolabın kağıtlarla dolu, dağınık küçücük bir odaya dönüştürüldüğünü fark ettim, gerçekten burayı ofisi gibi kullanıyordu. Kızlarından birisi evdeydi, oturma odasında oturuyoruz diye bize çay getirdi.

Trepashkin belli belirsiz utangaç bir gülümsemeyle, işiyle ilgili görüşmelerde evini nadiren kullanmasının ardında yatan asıl nedeni ortaya çıkardı: karısı. Tüm bu siyasi konulara bulaşmamı istemiyor, ama bugün sabahtan beri evde değil… Gülümsemesi rahatlığını pekiştirdi. Evet, bu baskından dolayı. Bilirsin, eliyle ön kapıyı işaret etti, gözaltına almaya buraya geldiler, silahlarıyla, emirler yağdırıyorlardı; çocuklar dehşete kapılmıştı. Olanlar karımı gerçekten etkiledi ve her zaman bunun tekrar yaşanabileceğinden endişe ediyor.

Baskınların ilki Ocak 2002’de yapıldı. Gecenin bir yarısı, FSB ajanlarından bir takım içeriye daldı ve daireyi aramaya başladılar. Trepashkin hiçbir şey bulamadıkları iddia ediyor, ama evde FSB arşivinden sınıflandırılmış belge, bir avuç mermi çıktı ki bunlar savcılar için üç “bekleyen” suçlama yaratmaları için yeterliydi.

Bu farkına varmam için onların izledikleri yoldu diyerek açıkladı, doğru yolu bulmazsam geri geleceklerini bilmemi istediler.

Trepashkin’in FSB’nin dikkatini çekecek iyi bir planı vardı: baskından birkaç gün önce, Trepashkin, Putin rejimince Rusya’nın en büyük haini olarak kabul edilen Alexander Litvinenko’dan telefonlar almaya başlamıştı.

Boris BerezovskyYarbay Litvinenko’nun şereften düşüşü çabuk olmuştu. 1998 yılında URPO’nun suikast planları olduğunu iddia etmesinden sonra, “yetkinin kötüye kullanılması” suçundan hapishanede dokuz ay kaldı ve daha sonra savcılar aleyhinde yeni hazırlıklar içerisindeyken Rusya’dan kaçtı. Şimdi sürgünde olan zengin işadamı Boris Berezovsky’nin yardımıyla, Litvinenko ve ailesi İngiltere’ye yerleşti, burada Putin rejiminin iddia ettikleri suçlarını dünyaya duyurmak için Berezovsky ile güçlerini birleştirdi. Kampanyanın odak noktasına apartman binalarının bombalanmalarındaki gerçekler konuluyordu.

Trepashkin, yani bu yüzden beni arıyordu diye açıkladı. Litvinenko Rusya’ya geri dönemiyordu, bu yüzden soruşturmasına burada yardımcı olacak birisine ihtiyacı vardı.

Dile kolay Ocak 2002’de Rusya çok farklı bir yer haline geldi. Putin’in Devlet Başkanı seçilmesinden bu yana geçen iki yılda, siyasi muhalefet değersizlik noktasında hiçe sayılırken tüm bağımsız medya ortadan kalktı.

Hükümetin Ryazan’da FSB “eğitim tatbikatı” hikayesinin görünüşünü en çok sarsan dondurucu uygulamasının bir belirtisi gözden geçirilerek işe başlandı. 2002 yılında, teröristleri avlayan operasyonu yöneten Ryazan FSB komutanı şimdi “eğitim tatbikatı” açıklamasını destekliyordu. Ryazan’daki çuvalların içeriğinde patlayıcı olduğunda ısrar ederek bunu televizyon kameraları önünde açıklayan yerel FSB patlayıcı uzmanları, aniden tüm konu hakkında sessizliğe büründüler ve gözden kayboldular. Patlamadan altı ay sonraki bir televizyon belgeselinde FSB’nin açıklamasıyla öfke içerisinde dalga geçerek gerçek bomba olduğunda ısrar eden Novosyolov Caddesi 14/16’nın bazı sakinleri bile izin verilenin dışında konuşmayı reddediyordu, belki de baştan yanlış yapmışlardı.

Odasında otururken Trepashkin, Litvinenko’ya tek yolun bir tür resmi sıfatım olsaydı buna dahil olabilirdim dediğini söyledi. Eğer kendi başıma hareket edersem, yetkililer derhal aleyhimde hareket edecekti.

Mart 2002’in başlarında Boris Berezovsky’nin ofisinde yapılan bir toplantıda resmi sıfat konusu gündeme geldi. Katılımcılardan birisi, Rusya Parlementosu’nun bir üyesi olan Sergei Yushenkov, bombalama olaylarıyla ilgili bir araştırma komitesi kurar Trepashkin’in de bu müfettişlerden birisi olabilirdi. Bir diğer katılımcı, Milwaukee, Wisconsin’de bir göçmen olarak yaşayan 31 yaşındaki Rus Tatiana Morozova’du. Morozova’nın annesi Guryanova Caddesi’ndeki patlamada hayatını kaybetmişti ve Rus yasaları ona hükümetin kayıtlarını inceleme hakkı veriyordu; Trepashkin bir süre önce avukatlık ruhsatını almıştı, Morozova onu avukatı olarak tayin edebilir ve FSB’nin Guryanova Caddesi dosyalarına erişim için mahkemelere dilekçe verebilirdi.

Böylece her iki fikri de kabul ettim dedi Trepashkin, ama soru önce nereye bakmam gerektiğiydi. Pek çok belge gerçekçi değildi ve pek çok insan hikayelerini değiştirmişti, ilk amacım gerçek adli kanıtlara erişebilmekti.

Bir de söylemesi kolay, bombalamalara hükümetin sorumluğunu gösterecek kalıntılar tuhaf bir aceleyle kaldırılmıştı. Oysa, örneğin, 11 Eylül’den sonra Amerikalıların, Dünya Ticaret Merkezi’nin kalıntılarındaki incelemeleri altı ay sürmüş, etkili bir olay yeri incelemesi yapılmıştı; Rus yetkililer Guryanova Caddesi 19 numara patlamadan sadece birkaç gün sonra ortadan kaldırmış, her şey toplanarak şehir çöplüğüne atılmıştı. Bütün adli kanıt korunmuştu ve her ne olmuşsa açık değildi, muhtemelen FSB depolarında muhafaza ediliyordu.

Bombalamalarla alakası olmayan şeyleri keşfediyorken, bir süre sonra Trepashkin oldukça ilginç şeylerle karşılaşmaya başarmıştı.

Tüm olaya ilişkin sıradışı dipnotlardan biri Duma Sözcüsü Gennady Seleznyov tarafından 13 Eylül 1999 sabahı Parlamento binasında yapılan açıklamaydı. Belge henüz elime geçiyordu açıklamayı meclis üyelerine yapmıştı: “Volgodonsk kentinde dün gece bir apartman binası havaya uçuruldu.”

Seleznyov esasında yanlış bir şehirden bahsederken bir apartman binası gerçekten havaya uçmuştu; patlama sabah Moskova Kashirskoye Otoyolu’ndaki 6/3’de meydana gelmişti. Sözcü tarafından dile getirilen Volgodonsk kentinde ise patlama o konuşmadan üç gün sonra meydana geldi. En azından bir Duma üyesi bunu kafa karıştırıcı buldu.

Sayın Sözcü, Pazartesi güne anlattığınız patlamanın nasıl olup ta Perşembe günü meydana geldiğini lütfen bize anlatın diye Parlamento binasında Seleznyov’e sordu.

Bir cevap yerine, soruyu soran üyenin mikrofonu hemen kapatıldı.

Pek çok gözlemciye göre, FSB komuta kademesinden birisinin hangi patlamanın nerede olacağına ilişkin Seleznyov’a verdiği yanlış haber her şeyi alt üst etmişti.

Trepashkin, olaydan sonra yaklaşık üç yıl süren araştırması sonunda, Seleznyov’un nasıl bildiğini açıklayamacağı hatalı raporun bir FSB subayınca Selenyov’a verildiğini tespit ettiğini söyledi.

Ancak ilerleyişi Trepashkin için potansiyel bir tehlikeyi beraberinde getirdi. Londra toplantısına katılan isimlerden birisi olan insan hakları savunucusu ve Berezovsky’nin yardımcısı Alex Goldfarb sağlığından endişe etmeye başladı, 2003’ün başlarında Ukrayna’da onunla bir buluşma ayarladı. İkisi daha önce hiç karşılaşmamıştı ve Goldfarb onu bir tehlike içinde buldu.

PutinBugüne kadar tanıştığım ilginç insanlardan birisiydi diye nakletti Goldfarb. Yaptığının felsefi ya da siyasi boyutuyla ilgilenmemişti. Onun için bu sadece bir suç dosyasıydı. Kafamın içinde düşünüyordum: “Bu adam deli mi? Neyin karşısında olduğunu kavrayamıyor mu?”, ama sonunda onun bir süper polis olduğuna kanaat getirdim, belirsiniz bir Serpico figürü. Doğru şeyi yapmaya kararlıydı çünkü yaptığı şey doğruydu; bu kadar basitti. Hala, Goldfarb, en azından Trepashkin’i artan tehlike konusunda, eğer yetkililer ardından gitmeye karar verirse olabilecekler konusunda uyarmanın kendi görevi olduğunu düşünüyor. Bu konuda daha fazla baskı yapılmasına, Trepashkin daha çok öfkelenmiş görünüyordu.

Goldfarb’ın hatırladığı kadarıyla, Trepashkin bunların hiç birisine aldırmıyordu. Sanırım, sistemin kendisine karşı olmasından ziyade, hala reform sistemine karşı savaştığına inanıyordu.

Ancak sıraya dizilmiş gibi, önce çekiç yere düştü. Eylül 2003’te, Trepashkin’i soruşturma komitesinden kovan Duma üyesi Sergei Yushenkov, Moskova’daki evinin önünde güpegündüz vurularak öldürüldü. Üç ay sonra, bir başka komite üyesi esrarengiz şartlar altında öldü. Bu iki ölüm bağımsız soruşturmanın sona ermesi demekti, aynı zamanda Trepashkin’in de tek başına kaldığı anlamına geliyordu. Hala Tatiana Morozova’nın avukatı olarak hareket ediyor ve yılmadan işine devam ediyordu ve Temmuz 2003’te sonunda çamura saplandı kaldı. Bir başka kayıba bağlı olarak dosyada sona geldi, hiçbir miktar bağlantı koptuktan sonra işleri yoluna koyamazdı.

Guryanova Caddesi’ndeki patlamadan saatler önce, bir bina yöneticisinin ifadeleri doğrultusunda FSB zanlılardan birisinin robot resmini yayınlamıştı. Fakat kısa bir süre sonra, hiçbir açıklama yapılmaksızın çizim iptal edilmiş ve tamamen farklı bir adamın resmiyle değiştirilmişti. Bu ikinci adam, Çerkesya bölgesinde uzun süredir bilinen sıradan bir işadamı olan Achemez Gochiyayev’di ki hemen saklandı. Eylül 2002’de Alexander Litvinenko, Gochiyayev’u Gürcistan’ın ücra bir köşesine kadar bir aracı vasıtasıyla takip etmişti, FSB tarafından çevrelenmiş ve sadık kalmıştı ve sadece kaçtı, çünkü kendisini öldüreceklerinden emindi.

Trepashkin ilk çizimdeki adamın kimliğini çok merak ediyor ve öğrenmek istiyordu, hatta o zaman çoğu vaktini FSB’nin hacimli Guryanova caddesi dosyası üzerinde geçiriyordu, dosyada bir örneğinin olmadığını ve ilk çizimin herhangi bir yerde olabileceğini fark etti. Son çare olarak, gazete arşivlerini karıştırmaya başladı, FSB çizimi ortalıktan kaldırmadan önce belki birisi yayınlamış olabilirdi. Ve oradaydı.

Kare şeklinde çeneli, 30’lu yaşlarında, siyah saçlı ve gözlüklü bir adamı tarif ediyordu. Trepashkin bu adamı tanığından emindi, hatta onu sekiz yıl önce tutuklamıştı. Çizimdeki adam, Raduyev’in çetesinin Bank Soldi soygunu sırasında elektornik gözetlemeyi yapan minibüsteki FSB ajanı Vladimir Romanovich’ti.

Trepashkin’in ilk düşüncesi Romanovich’i bulmak ve onun apartman bombalamalarındaki rolünü gözler önüne sermeye zorlamaktı. Umulan olmadı. Trepashkin’in tespit edebildiğine göre, bombalamalardan kısa bir süre sonra Romanovich Kıbrıs’a gitmek için Rusya’dn ayrılmış ve 2000 yılı yazında ona çarpıp kaçan bir sürücü tarafından öldürülmüştü.

Ondan sonra Trepashkin iz sürerek çizimin orijinal kaynağını, Guryanova Caddesi’ndeki apartman binasının yöneticisini buldu.

Oturma odasında, Trepashkin, Romanovich’in robot resmini ona gösterdim ve bana kesin olarak polise verdiğinin bu olduğunu söyledi dedi. Ancak daha sonra onu Lubyakna (FSB Karargahı)’na almışlar ve orada gösterdikleri Gochiyayev’un robot resminin onun gördüğü adam olduğunda ısrar etmişler.

Trepashkin bomba etkisi yapacak verileriyle yetkililere küçük bir sürpriz yapmayı planladı. FSB uzun süre önce Moscow ve Volgodonsk bombalamalarından sorumluları olduklarını iddia ettiği dokuz kişinin ismini yayınlamıştı. İronik olarak, ikinci Rus-Çeçen savaşının başlamasının ana nedeni olarak bu bombalamalar gösteriliyor olmasına rağmen, şüphelilerin hiçbirisi Çeçen değildi. 2003 yazında, bu adamlardan beşinin öldüğü, ikisinin ise halen bulunamadığı açıklandı, tutuklu bulunan diğer iki sanığın duruşmasının ise Ekim ayında başlaması planlanıyordu. Trepashkin, Tatiana Morozova’nın avukatı olarak duruşmaya katılmayı ve savunma delili olarak Romanovich’in robot resmini sunmayı planlıyordu.

Ek bir önlem aldı. Mahkeme başlamadan kısa bir süre önce, Moskovskiye Novosti isimli bağımsız derginin çalışan gazeteci İgor Korolkov ile buluştu ve Romanovich’in bağlantısını detaylı bir şekilde anlattı.

Korolkov, Trepashkin’in “Eğer beni alırlarsa, herkes bunun neden olduğunu bilecek” dediğini söyledi. Gergin ve endişeliydi, çünkü sanırım onun için geleceklerini biliyordu.

Beklenildiği gibi, Korolkov ile buluşmasından kısa bir süre Trepashkin yetkililer tarafından tutuklandı. Gözaltındayken, FSB apartman dairesine bir başka baskın yaptı, bu sefer ajanların tümü baskına katıldı.

Trepashkin gülerek, anladığım kadarıyla bu durum komşular için oldukça heyecan vericiydi, uzun süredir bu çevrede yaşanan en büyük olaydı dedi.

Eski bir FSB taktiği ile ruhsatsız silah taşımak suçundan mahkemeye çıkardılar, ancak anlaşılan hakim bu klişeleşmiş metoda yabancı değildi ve hemen davayı reddetti. O zaman savcılar hemen Trepashkin’in iki yıldır bekletilen ve arşivlediği gizli belgeler hakkındaki suçlamaları yeniden ortaya çıkardı. Fazla değildi, ama yeterliydi, kapalı yapılan yargılama neticesinde Trepashkin “gizli materyallerin uygunsuz kullanmı” suçuyla dört yıla mahkum edilerek Ural Dağları’ndaki bir esir kampına yollandı.

Yokluğunda, iki adam apartman bombalamalarından suçlu bulunarak ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Konunun resmen kapandığı ilan edildi, hükümet FSB’ye konuyla ilgili tüm soruşturma dosyalarının mühürlenerek 75 yıl boyunca saklanması talimatını verdi.

Mikhail Trepashkin’e son sorum atılabilecek bir şey oldu.

Apartmanının önündeki kaldırımda ayakta duruyorduk, eğer mümkün olsaydı hayatının son onbeş yıllık yörüngesinde yaptıklarından hangisini farklı yapardın diye ona sordum.

Bu atılabilir bir şeydi, çünkü Trepashkin’in pozisyonunda olup güce karşı bir savaşa giren ve ezilen insanların neredeyse tamamı hayır cevabı verir: adaletin ya da özügürlüğü ya da daha iyi bir toplumun peşinde koştuklarında, bir kez daha olsa yine aynı şeyi yapacaklarını ve sadece aynı yolda olacaklarını söylerler.

Buna rağmen, Trepashkin hızlı bir kahkaha attı, yüzü markası haline gelen gülümsemesiyle buruştu.

Evet dedi, bazı şeyleri çok farklı yapardım. Çok fazla inandığım şeylerin, şimdi benim hatalarımdan biri olduğunu görebiliyorum. Her zaman problemlerin birkaç kötü adamla ilgili olduğunu, sistemin kendisiyle alakalı olmadığını düşündüm. Hatta hapishanedeyken bile, Putin’in gerçekten bunun ardında olduğuna inanmadım. Eğer onun haberi olsaydı, buradan derhal çıkarılacağına inandım her zaman. Trepashkin’in gülümsemesi dağıldı, güçlü omuzlarını yavaşça silkti. Böylece mutlak bir saflık, sanırım bu hatalara yol açtı.

Tam olarak ikna olmamıştım. Saflıktan daha fazla, onun “hatalarının”, eğer orta çağdaki sadakat hissi yoksa aslında eski bir tür davranışta kökleştiğinden şüphelendim. İlk buluşmamızda, Trepashkin bana onaltı sayfalık resmi özgeçmişinin bir kopyasını vermişti ve dikkatimi çeken ilk şey bir donanma uzmanı, bir KGB subayı,  bir FSB müfettişi olarak devlatteki görev süresi boyunca ona verilen onlarca madalya ve takdirname olmuştu. Garip ya da ilginç bir şekilde görünebilir, o hala gerçek bir inanmıştı. Yeni Rusya’yı kabul etmeyi reddederken, ortaya çıkarmak için peşinden koştuğu hırsızlar, sorumluluk sahibi bir müfettiş olarak organize suç örgütlerine ya da rüşvet yiyen devlet görevlilerine karşı titizlikle hazırladığı dosyalar için geçirdiği yıllar başka türlü nasıl açıklanabilir?

Elbette, bu bir de sadakatin kalıcı hissinin Trepashkin’i etkisiz hale getirmesi daha doğrusu ve geçmişindeki “hatalarından”, kötülüğün yolundan çıkmak için yaşadığı hayatından farklı şekilde yaşamayı öğrenmesinin engellemesi. Bu konu için, apartmanından dışarıya çıkıp kaldırıma geçerek buluşma yerimizi değiştirmemiz bile Trepashkin’in inatçılığının bir tür açıklamasıydı; eşi beklenenden önce eve dönünce, Trepashkin’i batılı bir gazeteci ile görüşürken bulunca öyle sinirlenmişti ki ikimizi birden hemen evden dışarı atmıştı.

Sanki konu üzerinde hiçbir kontrolü yokmuş gibi, sıvışmıştık, evet, ne yapabilirdin? diye fısıldadı Trepashkin.

Ama muhtemelen karısının siniri başka bir şey içindi, 25 Eylül günü. O gün öğleden sonra, Trepashkin şehir merkezinde bir avuç destekçiyle olan toplantısına başkanlık ediyordu ve daha sonra akşam saat 6.00’da Pushkin Meydanı’nda bombalama olayları için yeni bir soruşturma isteyecekleri bir gösteri düzenleyeceklerdi. Alışıldık gülümsemesiyle, gelmelisin dedi. İlginç olabilirdi.

Trepashkin hapishaneden çıktığından bu yana geçen beş yılda, Rusya’da pek çok değişim olmuştu ama onların hiçbirisi özellikle onun gibi bir adam için hayırlı değildi. Mart 2004’de Vladimir Putin oyların %71’ini alarak yeniden seçilmiş, daha fazla güç kullanarak siyasi özgürlkeri ve basın özgürlüklerini kısıtlayarak kontrol altına almıştı. Ekim 2006’da, Rusya’nın önde gelen araştırmacı gazetecisi olan ve FSB ve Çeçen “teröristler” arasındaki şüpheli ilişkileri kapsamlı olarak yazan Anna Politkovskaya, Moskova’da yaşadığı apartmanın asansöründe vurularak öldürülmüştü. Bir sonraki ay Alexander Litvinenko’nun yok edilme sırası gelmişti.

Ama belki de en moral bozucu olanı, Rus toplumunun bu yaşananlardan dolayı çok az endişelenmesiydi. Bunun yerine, petrol-dolarlarının yağmasıyla güçlenen ekonomileriyle, pek çoğu Putin’in sert adam imajı ve onun dış dünyaya yönelik gitgide artan saldırgan tutumu, süper gücün esintisi geri dönüşü gibi kabul ederek bu durumdan memnun duruyordu. Bu imaj, Putin’in anayasal engeller nedeniyle üçüncü dönem devlet başkanlığının engellendiği 2008 Mayıs’ında korundu (bir Başbakan olarak görevini sürdürmesine rağmen), devlet başına resmen getirilen, Putin’in bizzat seçtiği varisi Dmitry Medvedev’di.

Kotu içindeki Medvedevle siyah ceket giyen iki erkek birbirine benziyordu, devletin başından ziyade Kızıl Meydan’da kasılarak gezinen bir çift gangster gibi görünüyorlardı. Hatta, Batı’da şiddetle kınanan bir hareket olan Rusya’nın Ağustos 2008’deki Gürcistan’a vahşi müdahalesi, Rus ulusal gururunda bir patlama oldu ve Putin’in popülaritesinde ani bir yükseliş oldu.

Muhtemelen şaşırtıcı değil ama Pushkin Meydanı’ndaki gösteri acınası bir haldeydi. Trepashkin ve yakın yardımcıları dışında aşağı yukarı otuz kadar gösterici gelmişti. Gelenlerin çoğu bombalama olaylarında yakınlarını yitiren yaşlılardı, sessizce kaldırımda durup posterleri ya da ölülerinin solgun fotoğraflarını tutuyorlardı. Küçük grup sekiz üniformalı polis tarafından izlendi ve büyük ihtimalle diğer polisler sivil kıyafetler içerisindeydi, ama görünüşe göre gereksizdi. Koşuşturma saatinde kaldırımdan muazzam bir kalabalık geçiyordu, çok azı göstericilere ikinci bir bakış attı ve birkaçı teklif edilen broşürlerden aldı.

O akşam Trepashkin’i izlerken, neden Litvinenko ve Politkovskaya gibi insanların öldürüldüğünü, onun gibilerin ise hayatta olduğunu anlamak için başka bir yol var gibi görünüyordu. Şüphe yok ki bunun bir nedeni, Trepashkin’in apartman bombalamalarından ötürü doğrudan Putin’i ya da bir başkasını işaret etmekten kaçınıyor olmasıydı. Bu onun suç araştırmacılığıyla uyumlu bir davranıştı: sadece olayların bilinebilir ve kesin noktalarıyla bağlantılı suçlamala yapılabilir.

Ancak şüphesiz bir diğer nedeni, odak noktasındaki tek gayesinin apartman bombalamaları olması, Bank Soldi ilişkisinde yaptığı gibi, bu olayda da aynı kararlığı sergilemesi. Litvinenko ve Politkovskaya için problem olan: Onlar Rusya’daki iktidar çemberi içerisinde yer alan pek çok isme çok sayıda suçlamada bulunmuştu ki böylelikle düşmanlarının kurtuluşlarını sağladılar. Trepashkin için ise apartman bombalamalarından başka bir şey yoktu ve eğer öldürülürse, Rusya’daki herkes bunun neden olduğunu bilecekti.

Her ne kadar, ironi bu konuyla zorlamaya ve halka açık bir soruşturma için çağrıda bulunmaya devam etmesi olsa da, Trepashkin’de kendisini yok edecek cevapları bulmaya zorlayabilir. Böylesine uzun bir süre bombalamaların arkasında olanlar kazandıklarına inanıyorlar ya da en azından geçmişe gömdüler ve izleri yeterince güvende. Kalabalıklar broşürlerini almaya başladığında onun için tehlike büyüyecek.

O gün hızla yaklaşıyor olabilir. Geçtiğimiz yıl ki uluslar arası ekonomik çöküşte, bazı ülkeler Rusya’dan daha çok zarara uğradı ve her geçen gün yeni popüler protestoların doğmasına neden oluyor: oligarklar karşıtı, hükümet politikaları karşıtı, artan bir şekilde Vladimir Putin’in kendisine karşı. Rus halkı bu hareketin nasıl başladığını kendisine sorması ve Eylül 1999’daki korkunç olayları hatırlamaya başlaması çok uzun bir zaman almayabilir.

Ama o gün Pushkin Meydanı’nda başlamadı bu. O gün kalabalıklar hala Rusya’nın yeniden doğduğunun doğru olduğuna inanıyordu ve Trepashkin’i geçip evlerine gitmek için metroya doğru acele ediyorlardı, aydınlığa doğru, hükümdarlarının onlara söz verdiği parlak geleceğe acele ettiler.

05.09.2009
Scott Anderson



Bir yanıt bırakın!

Aşağıya bir yorum ekleyin veya kendi sitenizden trackback yapın. İsterseniz RSS ile de yorumları takip edebilirsiniz.

Yorum yazmadan önce lütfen kuralları okuyunuz...

500 karakter kaldı.

Yorum yaparken kullanabileceğiniz etiketler:
<a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Bu sitede Gravatar kullanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi ve üyelik için Gravatar sitesini ziyaret ediniz.