Arşiv Belgeleri

Tozlanmış raflardaki Arşiv Belgeleri…

Çeçen Kültürü

Çeçen Dili ve Folkloru, Halk Dansları, Efsaneler, Öykü ve Masallar ile çeşitli kültürel bilgiler…

Çeviriler – Makaleler

Çeşitli Çeviri ve Makaleler…

Röportajlar

Ekibimizce Yapılmış Çeşitli Röportajlar…

Şarkı Sözleri

Sevdiğiniz Çeçence şarkıların sözlerine buradan ulaşabilir, dinleyebilir ve indirebilirsiniz.

Ana Sayfa » Arşiv Belgeleri

TBMM Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin Çeçenya’daki Hak İhlalleri Hakkındaki Sözleri (1999)

Bu yazı 25 Kasım 2012 Pazar  tarihinde yazıldı. Şimdiye kadar 3.883 defa okundu.. Yorum Yok
TBMM Bursa Milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin Çeçenya’daki Hak İhlalleri Hakkındaki Sözleri (1999)

Türkiye Büyük Millet Meclisi 21.Dönem’de (18 Nisan 1999 – 14 Kasım 2002) görev yapmış Demokratik Sol Parti Bursa milletvekili Ali Rahmi Beyreli’nin, Çeçenya’da gerçekleştirilen insanlıkdışı uygulamalara ilişkin gündemdışı konuşması.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Bursa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çeçenistan’da gerçekleşmekte olan insanlıkdışı uygulamalarla ilgili gündemdışı bir konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, Yüce Heyetinize saygılar sunar, bana bu fırsatı verdiği için de Sayın Başkana teşekkür ederim.

Rusya ile Çeçenistan arasındaki ilk barış anlaşması 1996 yılında yapılmış; daha sonra 1997 yılındaki bir diğer anlaşmayla bu barış perçinlenmiştir; ancak, bugün, anlaşılıyor ki, Ruslar, bu anlaşmalara razı olarak banşı kabullenir görünmüşler ve zaman kazanmaya çalışmışlar. Aleksander Lebed, o tarihlerdeki bir demecinde, Rusya’nın, Çeçenistan’ı, gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra, ancak 1999 sonbaharında alabileceğini söyleyerek, o tarihteki barış anlaşmasının imzalanma gerekçesini ortaya koymuştur. O zaman, kimsenin üzerinde durmadığı bu demeç, bugün, bir anlam ifade etmeye başlamıştır.

Dolayısıyla, 1999 sonbaharı yaklaşırken meydana gelen adam kaçırma, gasp, çete savaşlarının, Moskova ve diğer şehirlerdeki patlamaların ve nihayet, Rus basınında Çeçenistan’a karşı başlatılan aleyhteki propaganda kampanyalarının perde arkasında, acaba bu sözlerin uygulamaya geçirilebilmesi için bir gizli plan mı yürürlüğe konuldu diye, ister istemez düşünüyoruz.

Değerli milletvekilleri, Rusya, iki aydır, bazı terör olaylarını bahane ederek, imzaladığı barış anlaşmasını bozarak, Çeçenistan kentlerini, kasabalarını, köylerini acımasızca bombalamakta, sivil ve masum insanları katletmenin yanı sıra, evleri, fabrikaları, okulları, hastaneleri, camileri bombalayarak, bir halkı bütünüyle yok etmeye çalışmaktadır. Rus askerleri, ele geçirdikleri erkekleri toplamakta, terörist diye bilinmeyen yerlere götürmekte, kadınlar, yaşlılar ve çocuklar ise konvoylar halinde vatanlarından uzaklaştırılmaktalar.

Terörizmle mücadeleye evet; ama, bu bahaneyle bir halkın tümüyle yok edilip, vatanlarından sürgün edilmelerine hayır. Bombardımandan kaçmaya çalışan siviller Inguşetya’ya sığınmakta ve oradaki bazı mülteciler de, vagonlara bindirilerek Sibirya içlerine sürülmekteler. Asıl amaç, Çeçenleri öz topraklarından tehcir etmek ve Çeçensiz bir Çeçenistan yaratmaktır. Şimdiye kadar bombardımandan ölen sivil sayısı 3 500’e ulaşmıştır. Yüzlerce ev, onlarca köy yok olmuştur. 200 000 mülteci
İnguşetya topraklarında çaresiz, sonlarını bilemez durumdadır.

Dünyada, etnik ve dinsel temellere dayalı siyaset anlayışları, toplumları mutsuz kılmakla kalmamış, soykırımlar ve savaşlarla karşı karşıya bırakmıştır. Nitekim, Ruslar da, bugün, bu siyaset anlayışını ve terörü bahane ederek, Çeçenistan’da soykırım yapıyor, Çeçensiz bir Çeçenistan hedefliyor, çocuk, kadın, yaşlı demeden sivilleri katlediyor. Ruslar, bu ülkeden kaçan sivillerin konvoylarını, pazar yerlerini ve doğumevlerini bile bombalıyorlar. Kaçabilenler, ancak çok fakir ve küçük bir ülke olan Inguşetya’ya gidebiliyorlar. Bu ülkedeki mülteciler, kışın ağır ve soğuk geçtiği bugünlerde, barınma, beslenme, su, ilaç ye benzeri ihtiyaçlarını karşılayamadan, perişan bir halde bekliyorlar. 200 000 insan, hastalık ve açlıkla karşı karşıya bulunuyor. Bir vagonda 60 kişi barınıyor ve bu durum iki aydır sürüyor. Tam anlamıyla bir insanlık faciası yaşanıyor ve dünya, sadece seyrediyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm bunlar, bu vahşet ve insanlıkdışı uygulamalar, her fırsatta “insan hakları” diyen uygar dünyanın gözleri önünde ve 21 inci Yüzyıla girerken, pervasızca ve açıkça yapılmaktadır. Ne yazık ki, dünya, Rusya’nın, bu tamamen haksız ve vahşi saldırısını, sessiz kalarak onaylamaktadır. Rus saldırısına sessiz kalan, başta Birleşmiş Milletler ve Amerika olmak üzere tüm Batı dünyasının “insan hakları” sözlerinin, artık, inandırıcılığı kalmamıştır.

Bizim, doğu ve güneydoğu bölgelerimizdeki yurttaşlarımızı koruyarak ve kollayarak, sadece teröristlere karşı, çok dikkatli bir biçimde yürüttüğümüz terör mücadelesini…

BAŞKAN – Sayın Beyreli, size 1 dakika eksüre veriyorum; toparlayınız.

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

HACI FİLİZ (Kırıkkale) – Sayın Başkan, süre veriyorsunuz; ama… Arkadaşımız hazırlanmış, kürsüye çıkmış; dinlemiyorlar…

ALİ RAHMİ BEYRELİ (Devamla) – … her fırsatta, insan hakları ihlali bahanesiyle eleştiren ve bize karşı yaptırım uygulamaya çalışan Batı’nın, Çeçenistan’daki sivil soykırım karşısında sessiz kalmasını, insanlık adına, nefretle kınıyorum. Tüm bu insanlık dışı uygulamalara maruz kalan sivil Çeçenlere Allah’tan sabır, güç, sağlık ve yardım diliyorum; kendilerine, bu kürsüden selam ve saygılarımı sunuyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Yüce Heyetinize saygılar sunarım.

BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Beyreli.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) – Sayın Başkan, Sayın Beyreli, hükümeti de kınıyorlar mı acaba; sorabilir miyim?

BAŞKAN – Sayın Şener, burası, hükümetin kınanacağı mekân değildir. Zatı âliniz de bilirsiniz ki…

ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) – Uluslararası camiayı kınadığı için söylüyorum…

BAŞKAN – Bakınız, Sayın Şener, öncelikle bir şey söyleyeyim: Genel Kuruldaki arkadaşların büyük çoğunluğu, konuya olan ilgi ve özeni hassasiyetle gösterdi; ama, o arada, üzülerek belirteyim, çok önemli bir konuda görüş bildiren bir arkadaşımızın, uğultular arasında söylediklerinin boşa gittiğini de burada açıklamak istiyorum. (DSP, MHP ve ANAP sıralarından alkışlar) O arada, şunu da söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin dışpolitikası, yıllardan beri süregelen bir dışpolitikadır. O politikanın, bu Mecliste kınanması gibi bir durum söz konusu değildir. Çeçenistan konusunda, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti gerekli tavrı koymuştur; bu konu da, kamuoyunun takdirlerindedir. Teşekkür ederim. (FP sıralarından gürültüler)

BEKİR SOBACI (Tokat)– Hükümeti kurtarmak size mi kaldı Sayın Başkan?

BAŞKAN – Önce, siz, oturduğunuz yerde, konuşma adabınıza bir şekil getirin. Size yakışmıyor, Genel Kurula yakışmıyor… (DSP sıralarından alkışlar)

BEKİR SOBACI (Tokat) – Siz de o makamın hakkını verin.

BAŞKAN – Sayın Sobacı, siz, biraz, Genel Kurulun muhabbetine uygun davranış sergileyin. Sizi yadırgıyorum…

MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) – “Muhabbet” değil Sayın başkan, mehabet…

ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Buyurun Sayın Şener.

ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) – Sayın Başkan, hükümet adına ifade ettikleriniz doğru değildir. Zaten, hükümet adına bir şey ifade etme makamında da değilsiniz.

BAŞKAN – Ben, hükümet adına bir şey ifade etmedim; Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin yıllardan beri süregelen politikasını söyledim.

ABDÜLLATÎF ŞENER (Sivas) – Hükümetin Çeçenistan hadisesiyle ilgili dışpolitikası, Türkiye’nin geleneksel dışpolitikası değildir. Hükümet, eski hükümetlerin tavnndan da farklı, yanlış bir çizgiye girmiştir. Sayın Beyreli konuşmasında, bu olaya sessiz kalan diğer uluslararası camiayı kınadığına göre, üstelik, bunu Rusya’nın bir iç meselesi olarak takdim eden Sayın Başbakanı ve 57 nci hükümeti nasıl değerlendirdiğini sordum. (FP sıralarından “bilmez ki” sesleri)

BAŞKAN -Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan?.. Yok. (FP sıralarından “Hükümet yok” sesleri, gürültüler)

Sayın milletvekilleri, ne oluyor size?..(FP ve DYP sıralarından gürültüler)

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Sayın Başkan, size ne oluyor?

BAŞKAN – Yani, hükümetin olup olmamasını ben mi temin edeceğim. (FP ve DYP sıralarından gürültüler)

NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Hükümet yoksa, savunmak size mi düşer?!

BAŞKAN – Sayın Şahin, hükümetin burada olup olmadığını, cevap verip vermemesi gerektiğini söyleme hakkım yok mu?

NEVFEL ŞAHİN (Çanakkale) – Meclis Başkanı tarafsız olur; hükümeti savunmak size düşmez; siz, burada, hükümeti savunur duruma düşüyorsunuz.

BAŞKAN – Hükümeti savunup savunmama değil; burada, gerçek durumu tespit ediyorum.

Gündemdışı konuşmaya yanıt verecek Sayın Bakan var mı? Yok. Ne diyeceğim; var mı diyeceğim?! Var mı diyeceğim yani?!

ABDÜLLATlF ŞENER (Sivas) – Sayın Başkan, hükümet zaten cevap veremez.

TBMM Tutanak Dergisi- 30.11.1999 – Birleşim:26 – Cilt:18 – Sayfa: 14-16

©Waynakh Online

YASAL UYARI
Sitede yer alan materyallerin tüm hakları Waynakh Online’a aittir. Bu materyaller (haberden/makaleden/tercüme eserden sadece alıntı yapılsa dahi) ancak kaynak gösterilerek ve aktif link verilerek kullanılabilir.



Bir yanıt bırakın!

Aşağıya bir yorum ekleyin veya kendi sitenizden trackback yapın. İsterseniz RSS ile de yorumları takip edebilirsiniz.

Yorum yazmadan önce lütfen kuralları okuyunuz...

500 karakter kaldı.

Yorum yaparken kullanabileceğiniz etiketler:
<a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Bu sitede Gravatar kullanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi ve üyelik için Gravatar sitesini ziyaret ediniz.