İmza Kampanyası: “Natalya Estemirova İçin Adalet!”
Uluslararası Af Örgütü’nün Fransa şubesi, tehlike altında bulunan insan hakları savunucularını korumak için “İmza Maratonu” adını verdiği bir kampanyaya başladı. Kampanyanın promosyonu için de komedyenler, yazarlar, besteciler, yönetmenler ve gazetecilerden kendi görüşlerini dile getirmelerini istedi. “Les mains en l’air (Eller Havaya)” isimli filmin yönetmeni Roman Goupil’de katledilen Çeçen insan hakları savunucusu Natalya Estemirova ve Anna Politkovskaya için bir yazı kaleme aldı. Uluslararası Af Örgütü de, tüm iyiniyetli insanlardan Natalya Estemirova için adaletin yerini bulması amacıyla imza kampanyalarına katılma çağrısında bulundu.
Roman Goupil’in kaleme aldığı makale:
Natalya…
Natalya ESTEMIROVA cinayetinde kimin çıkarı var?
Maliyeti ne olursa olsun dokunulmazlıklarını sürdürmek isteyenler,
Çeçenya’da uzun süredir devam eden savaşlarda keyfi hareket etme özgürlüğü, barbarlık, hırs, cinayet ve yolsuzluk okulunda beslenenler,
Acımasız terör saltanatlarını uygulamaya koyanlar,
Şimdilerde makam, yetki ve para ile ödüllendirilenler için bu suçun sağladığı çıkar muazzam oldu.
Anna POLITKOVSKAYA’yı tanırdım.
Güzel ve kararlı birisiydi. Suç Üniversitesi’nden hepimize karşı yöneltilmiş tehlikeler hakkında bizleri defalarca kez uyardı: “Suçlular daha güçlü, bu sadece demokratların yeterli sayıda olmaması, tehlikenin farkında olmamaları ve talep etmeyi bilmemelerinden kaynaklanıyor…”
Çeçenya’da işlenip cezalandırılmamış tüm suçlar hakkında endişeleniyordu ve Natalya Estemirova’nın da yardımıyla sürekli bunlardan şikayet ediyordu:
Tecavüzler,
Çocukların öldürülmesi,
İnsanların kaçırılmaları,
İnsanların arkalarında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolmaları,
Canlı ya da ölü insan bedeni ticaretleri,
Filtrasyon kampları,
Korkunç işkenceler…
Güzel ve yaşam doluydular. Anna’nın o zarif hareketlerini ve parmağındaki o güzel yüzüğü hatırlıyorum. Endişelerini ve tespitlerini anımsıyorum: “…Bu dokunulmazlık Rusya’nın geleceğinin kangreni…”
Mücadeleleri çok netti:
Biraz, ah, sadece biraz adalet istediler,
Terör kurbanları için,
Acımasız bir terör tarafından yok edilen köyler için,
“İnsan yığınlarında” diri diri yakılan siviller için,
“Kurt çukurlarında” ızdırap çeken herkes için…
SUİKASTE KURBAN GİTTİLER, çünkü rejime karşı birer tehdittiler ve asla adalet taleplerinden vazgeçmediler! Suikastçılar onları yanlışlıkla vurmadı, zira sorumluların adalet karşısına çıkartılmasını talep edenlerin kesinlikle susturulmalarını istiyorlardı.
Saltanatlarını sürdürmek istiyorlardı.
Terörün, işkencenin, belanın, adaletsizliğin efendileri olmaya devam etmek istiyorlardı ve bu şekilde saltanatları bundan çıkar sağlayan herkesin suç ortaklığı devam ediyor.
Anna öldürüldü, Natalya öldürüldü…
Zarema, Aslan, Samba, Anastasya, Stanislav, Alexander, Sergei… 2005, 2006, 2008, 2009…
İğrençlikler yapanların, sivillerin ve savaşçıların onurlarını görmezden gelenlerin, yine yeniden ve her zaman tüm suçlarından kendilerine çıkar sağlayanların yaptıklarını yazarak şahitlik yapabilecekleri, yardım edenleri, hakları savunanları ve gerçekleri haykıranları susturmak için bu suçlular mükerrer olarak öldürdüler ve suikastlar gerçekleştirdiler.
Anna’nın kendine ait bir yaşamı, bir ailesi, bir oğlu, tutkuları vardı… Natalya’nın etrafı dostlarıyla, çocuklarla ve akrabalarıyla çevriliydi… Okudular, gezdiler, tartıştılar, sevdiler ve sevildiler…
Onlar yüce gönüllüydüler…
Onlar insanlık, saygı ve onur için hayatlarını verdiler…
Onlar, bizim insanlığımız uğruna kendilerini feda ettiler…
Katillerinin kimler olduğunu biliyoruz!
Onların haklarına ve insan haklarına saygı için bu kişilerin yargılanmalarını talep ediyoruz.
Roman Goupil
23.04.2012
Bir yanıt bırakın!