Medet Ünlü: “Tarih Çeçen Direnişini Onaylamıştır”
Hiçbir toplum ve fert Allah’ın (c.c.) kendilerine takdir ettiği kaderin dışına çıkamaz. İlahi irade bu güne kadarki hükmetme gücünü ebediyyen hiç kimseyle paylaşmadan elinde tutacaktır.
İmtihan diyarı Dar-ı Fani, hesapların dürüleceği Dar-ı Bekaya giden bir önceki mahaldir. Olup bitenler ile yapılıp, yapılmayanlar ve yapanlar ile yapamayanların kayıt altına alındığını asla unutmayalım. Bir nutfeden yaratılmış olan ve eşref-i mahlukattan sayılan insanoğluna verilen tercih yetkisini külli iradenin istediği biçimde kullananlardan olalım ki; mükellefiyetimizin ve yaradılışımızın bir manası olsun.
Sufli, nefsi ve dünyevi düşünmek , yaşanılan hayata ve olaylara sadece bu pencereden bakmak bir meziyet değildir. Haysiyetsiz, şahsiyetsiz olmak asla iyi bir şey değildir. İmansız, sabırsız, kaygısız, kavgasız ve davasız olmak, insanoğlu için onu yok sayan ve saydıran, temelsiz kılan hallerdir.
O halde insan, önce insani vasıflarıyla varolmalıdır. Bu vasfını imanı sorumluluğuyla güzelleştirip bezemelidir. Kendilerini emr-i ilahinin belirlediği şekilde techiz edebilmişlerin yanında, onlarla hemhal olarak liyakat ve ehliyet sahibi olabilme mücadelesinde bulunmalıdır. Allah’a (c.c.) O’nun emrettiği gibi iman ederek, O’ndan gelen her şeye rıza gösteren teslimiyetle, yönünü her daim O’na dönmüş olarak, O’nun belirlediği kaderde ve akıbette hayır umarak ve samimi niyazlarını O’na ileterek varolmalıdır. İşin temeli itikadtır, inanmaktır. Hayatı ulvi derinliklerle doldurmaktır. Olması gereken mecrada bulunmak ve sırat-ı müstakimden ayrılmamaktır. Ne mutlu bu yola baş koyanlara ve ne mutlu O’nun dışındaki hiçbir şeye ve hiç kimseye başeğmeğenlere…
Evet hangi yolda ne yapılmışsa iyi yada kötü kayıt altına alınmıştır. Bugün yaşananlar da tıpkı geçmişte yaşananlar gibi kayıt altına alınmaktadır. İzzeti temsil edenlerde, zillete düşenlerde kayıttadır.
Tarih de kendi mantığı ve varlık sebebiyle bakıldığında kayıtlar manzumesidir. Adem (A.S.)den beri her ne yaşanmışsa müracaat edenler için mutlaka erişilebilinen misaller ve hayatlar tarihte bulunabilinir. İsteyen Peygamberlere, nebilere, iyiliklere, güzelliklere ulaşabilir, isteyen şeytana, şeytaniliğe, firavuna ya da nemruta ulaşabilir. Asaleti de yiğitliği de bulabilirsin hainliği, nankörlüğü, körlüğü de… Tarihin şahadetinin olmadığı olay yoktur.
Tarihin şahadetiyle son Peygamber Hz.Muhammed (S.A.V.)’e iman edenlerden, Kafkasya’ya ilk ulaşan ve bu muazzez din İslam’ı tebliğ eden öncü Müslümanların çalışmalarıyla Dağıstan ve Çeçenistan İSLAM BELDELERİ olmuştur. Sonraki dönemlerde de gelişmiş ve kök salmıştır. Hükmü sadece Cenabı-ı Hakk’a hasreden Müslümanlar, küfrün ve Moskofun egemenlik niyetine karşı koymuşlardır ve güçlerinin yettiğince direnmiş ve buna fırsat vermemek için savaşmışlardır.
Bu direniş ve savaş bugün de devam etmektedir. Moskof kendi emellerinden vazgeçmediği oranda Müslümanlarda davalarından dönmeyecek ve pes etmeyeceklerdir. Yüzyıllardır süren bu mücadele bütün acımazsızlığıyla bir avuç bölge Müslümanlarına ağır bedeller ödeme zorluğu getirmişse de itikaden sağlam olan ve Allah’a verdikleri misaktan vazgeçmeyen yiğitlerimiz de kayıt altına alınmıştır. Kendilerinden sonraki nesiller için gurur tablosu olmuşlardır. Onların yüklendiği görevler bizlere devredilen mirastır. Bu mirasta şahadetler vardır, Hakka tabi olanların şahane güzel örnekleri vardır. İman vardır, sabır vardır ,yürek vardır ve tabi ki ukbada bunlara karşı ilahi lütuf ve nimetler vardır. Sürgünler, kıyımlar, kırımlar olmuşsa da izzeti temsil eden koskoca bir tarih vardır. Tarihimizde, bize bırakılan mirasımız da baş tacımızdır.
Son onsekiz yıldır ÇEÇENİSTAN’da yaşananların ne anlama geldiğini tarihi gerçekler açısından da iyi okumamız gerekmektedir. İMAM MANSUR’lar İMAM ŞAMİL’ler tarihe nasıl imza atanlardan olmuşsa CAHAR DUDAYEV’ler ZELİMHAN YANDARBİYEV, ASLAN MASHADOV,ABDULHALİM SADULLAYEV ile binlerce komutan ve mücahidimiz de aynı keyfiyetle tarihe silinmez imzalar atmışlardır. O yiğitler ki her biri iman sembolü, sadakat ve şahadet arzulular olarak yaşamış , mücahede etmiş, küfrü kendi acziyetine ve pisliğine mahkum etmiş, Allah yolunun ne olduğunu bilmiş, yola çıkmış ve yol almışlardır. ÇEÇEN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİnin yani GAZOT’un o topraklarda ne kadar diri ve canlı olduğunun, bu uğurda, bu toprakların sahibi Müslümanların ne kadar kavi olduğunu bütün dünyaya bir kere daha göstermişlerdir. Allah’u Teala şahadetlerini kabul buyursun inşallah.
Görünen ve bilinmesi gereken, hem Kafkasya hem de özelde ÇEÇENİSTAN özgürlük ve vatan savunması yapmaktan geri durmayacaktır. Bu konuda son derece kararlı ve başarılı olduklarını bu güne kadar göstermişlerdir. Zaten Rus emperyal yapısını çılgına çeviren ve o coğrafyada hedefine ulaştırmayan da budur. Bu mücadelede zaman içerisinde değişimler yaşansa da bu mücadelenin niteliği asla değişmeyecektir. Buna kafirlerin, Putinlerin, hainlerin, yamukların, sirk cambazları gibi görüntü veren figürlerin, ahmakların eblehlerin ve bilimum, şeytani çizgiye, şirki yapıya tabi olanların gücü de yetmeyecektir. Çünkü hem bu dava sahipsiz değildir hem de bu dava ruhani derinlik ile tarihi, fiziki ve fiili dinamiklere sahiptir. Zira bu Ulvi bir davadır. Ve inanıyoruz ki bu dava ilahi desteğe de sahiptir.
Şimdilerde, böyle köklü ve muvahhidi olan davaya dil uzatmak isteyenler oluşmağa başladı.Bu davayı mecraından ayırmak isteyenler zuhur etmeğe başladı. “Devlet Olma Talebinde” bulunan bu mücadele devlet olmayı başardıktan ve kendisini ÇEÇEN CUMHURİYETİ İÇKERYA olarak dünyaya fiilen kabul ettirdiği ve kadim düşman Moskof’a bu kabulü sağlatan imzayı attırdığı halde, sanki kafirden daha da iştahlı ahmaklar gurubu tarafından üçüncü kol faaliyetiyle söndürülmek ve zayıflatılmak istenmektedir.
Halbuki tarih kaydını düşmüştür.
• Yüzyıllarca süren ĞAZOT ile tam bağımsız ÇEÇEN CUMHURİYETİ İÇKERYA devleti kurulmuş ve varlığına kasteden Rusya Federasyonu’nun Rusizm ideolojisine, kızıl ordusuna, uluslar arası dokunulmazlık zırhına, propagandalarına ve bilcümle imkanlarına karşı varlık mücadelesini sürdürmüş ve sürdürmektedir.
• Bu hareket bütün bir ÇEÇEN HALKININ ORTAK İRADESİNİN ürünü ve sonucudur.
• Dünyanın en sancılı ve en zorlu döneminde, Allah(c.c.) dan gayrisinden asla korkmadan, Rus’a karşı eyvallah etmeden ve ezilmeden, Çeçen halkının çelik gibi iradesinin izzetli bir temsilcisi olarak Müslümanca duruşu, mücadelesi riyaseti ve şahadetiyle koskocaman CAHAR DUDAYEV bu tarihe damgasını vurmuş ve tarihi o coğrafyada şekillendirmiştir.
• Hayırda ve şehadet yarışında beş yüzyıllık mücadelenin liderlik nöbetini devralan ZELİMHAN YANDARBİYEV, ASLAN MASHADOV ve ABDULHALİM SADULLAYEV ve mücahitlerimizde unutulmaz destansı mücadeleleriyle tarihin kaydına alınmışlardır.
Çeçenistan’da bağımsızlık mücadelesi Ağustos 1996’da Çeçenlerin tartışılmaz askeri zaferi ile sonuçlanmıştı. Rusya ve Çeçen Devlet Başkanları attıkları imzalarla ÇEÇEN İÇKERYA’yı bağımsız devlet olarak kabul etmişlerdir. Bu zaferin taçlanmasının ötesinde vahdet üzere çaba sarf eden Müslümanlar için lütf-u ilahi idi. Bütün İslam ümmeti için gerçekten de gurur tablosuydu.
Sonrasında Rus, Rusluğunu yaptı. Nesebi tartışılan Putin’i öne çıkarıp cilalayıp bütün gücüyle tekrar şehitler yurduna, ÇEÇENİSTAN’a saldırtıp bütün teknik alt yapı hazırlığı, propaganda, provokasyon asker ve silahlarıyla, kurulan bu devleti yok etmek için kendi attıkları imzaya da saygısız davranarak yeniden çullandılar. Onların bu yaptıkları normaldir. Onlar küfür ehli moskoftur. Güçlerinin yettiğini esirgemeyecek ve egemenlik iddiasından vazgeçmeyecektir.
Burada asıl Müslümanlar tarafının nasıl davrandığını görmemiz lazımdır.
ÇEÇENİSTAN’da başından bu yana sorumluluğunun bilincinde, izzeti temsil eden ve davadan asla vazgeçmeyen çok güçlü, yiğit ve küfrü kafirliğiyle bilen, mallarından, canlarından Allah için vazgeçebilen, Müslüman duruşunu hiç bozmayan, ĞAZOT niyetinden sapmayan rahmet, bereket ve şahadet arzulu ÇEÇEN ÇUMHURİYETİ İÇKERYA Silahlı Kuvvetleri vardır. Onlar ki aldıkları CİHAD mirasını gelecek kuşaklara da aktarma hassasiyetini de kaybetmeden Kafkas dağları gibi celadetli duruyorlar ve Rus’a Çeçenistan’ı dar ediyorlar. Her gün yeni zaferlerine imzalarını atarak yollarına devam ediyorlar.
• Yine Çeçenistan’da Rusya’nın tekliflerine evet diyerek, Rus’un emrine giren ve onların emirlerine hizmet eden hainlikleriyle zillete düşen ve her fırsatta efendilerini memnun etmek isteyen, Rus’u egemen gören, beşeri güce tapınan bir güruhtan bahsedebiliriz. Onlar Rus bayrağı altında bir Çeçenistan istiyorlar. Onlar pak bir mirasla günümüze intikal eden ĞAZOT (cihad)sürdüren mücahitleri Rus kızıl ordusundan önce düşman biliyorlar.Onlar kendi halklarına yapılan zulmü, kırımı, sürgünü unutmuş, üç kuruşluk dünyanın geçiciliğinin cazibesine kapılmış, varsa yoksa Putin’in beğenisine kendilerini adamış olarak küçük bir çiftlik kahyalığı yapmak istiyorlar. Yazık…
Tarihin kayıt altına aldığı ÇEÇEN CUMHURİYETİ İÇKERYA’nın adını, bayrağını ve marşını değiştirmekle işe koyulmuş, koskoca CAHAR DUDAYEV ve diğer Liderlerimizi yok sayıp “Çeçenistan’ın kurucu lideri, 1. Başkanı h.a.kadirov dur” deyip, ihanetiyle maruf, Rus muhibbi mahluk için kilise çanının içende tokmak olmuşlardır. Onlar, Müslümanlara, selefiler, vahhabiler, teröristler, şakiler gibi ad takmalarla kendilerini sufi kılıklı meleklere döndürmeğe çalışmaktadır. Allah’ın hükmünü red ile küfrün egemenliğine girmiş olduktan sonra, sen ne anlam ifade edersin? Hadi bunu da anlayabiliriz. Çünkü tarihin seyri içerisinde ne menem olduğu bilinen bu yaratıklar hep olagelmiştir.
Niçin bu yapınızı, o ülkenin ve oradaki mücadelenin şerefli temsilcileri olan Çeçen Halkına karşı hep camiler, avluları, şadırvanlarıyla, imar edilmiş ve yaraları sarılmış bir ÇEÇENİSTAN tablosu çizmeye ihtiyaç duyuyorsunuz? Rusya’nın ve Mr.PUTİN’nin politikası, parası ve egemenlik isteğine, onun sağladığı imkanlarla birkaç kerpiç, taşla ortaya konan binalar sizi Bel’am olmaktan mı kurtaracaktır? Mescidi-i Dırar ne anlama geliyor bilir misiniz?
Feraset ve basiret sahibi Müslümanlar sizleri, niyetlerinizi, tıynetlerinizi bilirler. Sizlerin yaptıklarını, anlamayanlar için bir şey demiyoruz. Çünkü bu bir derinlik meselesidir. Sığ sularda sazan olanlara da acıyoruz.
Sözün Sonu…
• Kırkbinyıllık Çeçenistan’da çok şanlı bir mücadeleden (ĞAZOT/CİHAD) sonra ÇEÇEN CUMHURİYETİ İÇKERYA devleti kurulmuştur.
• Çeçen coğrafyasında küfrün egemenliğine asla rıza olmamış ve olmayacaktır.
• Liderliğiyle, itikadı, mücadelesi ve şahadetiyle CAHAR DUDAYEV bu mücadelenin asla tartışılmaz bir gerçeği ve imza sahibidir.
• Çeçenistan konusunda ÇEÇEN CUMHURİYETİ İÇKERYA devleti dışında hiçbir ismi, hiçbir projeyi ve hiçbir teklifi kabul etmiyoruz.
• Çeçen mücadele gerçeğini inkarla, küfre yamananlardan da bu zulmü Çeçen halkına reva gören bütün yapılardan da bir gün hesap sorulacaktır.
• Çeçen mücadele gerçeğinin haklılığını, büyüklüğünü, masumiyetini ayakaltı ettirmeyecek yiğit mücahitlerimiz hep olmuştur ve ebediyen de olacaktır.
Bütün bu gerçekler ve bu davanın ulviyeti eşliğinde ödenen bedeller, şahadetler ile küfri yapı o coğrafyada başarısız olmuştur. Ortaya çıkan sonuç budur.
“Hakk geldi batıl zail oldu”.
“Gevşemeyin, üzülmeyin siz gerçekten Allah(c.c.) ve Resulü (S.A.V) ne iman etmişseniz üstün olanlar sizlersiniz.”
Orası direnişiyle, şahadetleri ve zaferleriyle bildiğimiz ÇEÇENİSTAN’dır.
Orası bizler için gurur ve şeref tablosudur.
Orada yeis ve karamsarlığa yer yoktur.
Çünkü tarih, Çeçen direnişini onaylamıştır!
Medet Ünlü
Çeçen Cumhuriyeti İçkerya Türkiye Fahri Konsolosu
Tweet
Bir yanıt bırakın!