Medet Ünlü: “Dünya Yeniden Dizayn Edilirken Çeçenistan Direniyor”
Çeçenistan’da bağımsızlık ilanından bu yana 18 yıl geçmiştir. Geçen bu süre normal olmayan, zorlu, yıkıcı, yakıcı savaşlarla dolu olarak devam etmektedir.
Öncelikle Çeçenlerin beş yüz yıllık ğazot geleneklerinin sonucu ortaya çıkan “devlet olma talebi” hem Çeçenler adına bir hak hem de dünya realitesiyle örtüşecek olan ‘tanımlanma’ ve ‘temsil edilme yetkisi’ açısından olmazsa olmaz ilkesiyle vazgeçilmezdir. Çeçenler bağımsızlığa giden yolda, belki de bu dünyada hiçbir toplumun yüklenmediği kadar “devlet olma”nın yatırımını ve çalışmalarını yaparak hadiseyi günümüze kadar getirmiştir. Bu bağlamda haddinden fazla bedelde ödediler ve halen ödemektedirler. Bağımsızlık ilanı macera olsun diye bir an için birilerinin aklına geldi tarzı veya ayakları yere basmadan plansız ve programsız asla değildir.
Hatırlayınız!
SSCB, yaşadığı dönemde “Demir Perde” kapalı devlet modeliyle arzın en güçlü polis devleti baskıcılığında boy gösterirken bile iki kutuplu tabir edilen dünyanın kutuplarından biri addediliyordu. Böyle bir devleti bile masa başında, tek bir kurşun sıkmadan dağıtmak ve tarihin çöplüğünde yer aldırmak hafifsenecek cinsten değildir. Bunu sağlamak için cidden çok güçlü stratejiler, planlar ve zamanın iyi kullanılması, akıl ve imkan gerekliydi. Sıralanan bu argümanlar vardı ve hedefine de ulaştı. Peki hedef ne idi? Çok uluslu, küresel yapılar özellikle ABD ve yakın müttefiklerinin uluslar arası yapılanmalarını toplayın, gelişmiş ekonomiyleriyle ve finans dünyasının vazgeçilmezlerini de üstüne ekleyin ayrıca silah teknolojilerinin kendilerini güçlü kıldırdığı bütün imkanları alt alta koyun ve elbirlik, verin ABD’nin emrine. O da bu imkanları denetimsiz ve sorgusuz kullanma yeteneğinde bulunsun, siz ondan sonra seyreyleyin sahneyi. Uzatmaya gerek yok. Kısaca bu imkanlarla “Dünyanın Yeniden Dizayn edilmesi” gerekir.
Belki II. Dünya Savaşı sonuçlarına göre dünyanın yeniden dizaynı bu operasyonun birincisi sayılabilirdi. SSCB’nin ortadan kaldırılarak yapılacak operasyon, özellikle sanayileşme sonucu yeraltı yerüstü kaynaklarını tüketen batının iştahını kabartan ve aradığını bulacağı yer olan SSCB’nin dağıtılmasıyla sağlanabilirdi. Ve oldu. Batının denetimine açık on beş ülke bağımsızlardan sayıldı. Hatta bir tanesi Rusya’dan ayrılmak istemediğini ilan ederken zorla bağımsız yapıldı. Batının işlerini kolaylaştırmak ne anlama geliyor? Sadece örnek Kazakistan olsun. Türkiye’den üç kere büyük ve bakir bir coğrafya, nüfus 16 milyon Asya’nın steplerinde, istediğin gibi kullan.
11Eylül, ABD’nin kendi kendine tasarlayarak icraata koyduğu Operasyonel işlem, yine dünyanın yeniden dizaynıyla yakından ilgilidir ki hedefe doğrudan İslam ümmeti konmuş, fundamantalist İslam(!) ya da terör-İslam formülü yaklaşımlarıyla BOP hülyaları ve Irak, Afganistan işgalleri, İslam’a ait her ne varsa hedefe konma yakma yıkma v.s. eyleminin birer parçasıdır.
ABD’nin; “bana terör yapılmıştır” bunu yapanın yanına bırakmayacağım. Bundan böyle “İslam terörüne verdiğim mücadelemde ya yanımdasınız ya da karşımda” tehdidiyle yaptığı salvolara ne cevaplar verilmişti? İslam dünyası bütün kurum-kuruluş ve devletleriyle sindi, pıstı ve hiçbir hüküm ifade etmezliklerini ortaya koydular.
En komik olanı Rusya’nın tavrıydı. Terörle mücadelenizde yanındayım deyip destek veren, ABD’ye şirin görünme gereği duyan Rusya, bir türlü alt edemediği Çeçen bağımsızlık mücadelesini, o şanlı ve vakur mücadeleyi, o meşru savunma vasfını koruyan yiğit direnişi terörize etmek-ettirmek niyetindeydi aklı sıra.
Şimdilerde yine dünyanın yeniden dizayn edilme işlemlerinin başlatıldığının işaretleri ortalıkta hissediliyor. Münih Güvenlik Teşkilatındaki V. Putin salvolarının ardından, Rusya’ya rağmen Kosova’nın bağımsızlığının batı tarafından kabulü geldi. Rövanş anlamında Rusya’nın Gürcistan işgali gerçekleştirildi. Bir nevi Rus gövde gösterisi gibi sunulan sahne gösterilerinin de aslında batının çok ince ayarlanmış cevaplandırma/cezalandırma/yeniden yapılandırma amaçlı olduğu görüldü. Hala etkisini kaybetmeyen “küresel mali kiriz” olayını finanssal argümanlar eşliğinde tamamen ABD kontrolünde yeni bir 11 Eylül olarak okumamız mümkündür.
Hedefine Rusya ve Çin’i alan bu operasyonun sonuçlarını özellikle Rusya üzerinde bütün çıplaklığıyla görüyoruz. Petrol fiyatlarının aşağılara getirilmesi bile Rusya için hangi sonuçların ne kadar kısa sürede, orayı etkilediğinin en bariz göstergelerinden biri oldu. İçinde bulunduğumuz dönem sermayenin Rusya’yı terk etmeğe başladığı, ekonominin özellikle üretime dönük yönüyle dibe vurduğu ve asıl olarak yer altı ve yerüstü zenginliklerinin, V.Putin ve Medvedev şikeli otoriter yapısının kontrol edemeyeceği biçimde ellerinden çıkmağa başladığı bir Rusya izliyoruz. Bu Rusya için bir çöküşütür. Bu çöküşü V. Putin’in artistik sloganları veya sanki hiçbir şey olmamış gibi içine ukde edip gizlemeleri kurtaramayacaktır. Konuyla ilgili yaşanan bu gelişmeler, bundan sonra yaşanabilecekler için de anlamlıdır.
Çeçenistan sorununu sadece kendi yerel şartlarıyla değerlendiremeyiz. Uluslararası güçlerin planları ve hedefleriyle, yine küresel güçlerin kendi aralarındaki rekabet ve çatışmalarının, çekişmelerinin boyutlarıyla ve bölge ülkelerinin konuya olan ilgileri eşliğinde yaşanan stratejik gelişmeleri görmemiz gerekmektedir. Aslında Çeçenistan gibi Filistin, Irak, Afganistan ve benzeri yerlerde yaşananlar, adı anılan coğrafyalarda emperyalistler açısından “kurban” konumuna getirilmeyi de ifade ediyor. Buralarda işgal edenlerin isimleri farklıda olsa, amaçların benzer olduğu ve direnişlerin özü itibarıyla farklı olmadığı ortadadır. İşgalcilerin kendi güçlerine ve uygulamalarına, sadece onların emperyal boyutlarının ortaya çıkardığı yakan, yıkan, işgal eden, zulmeden yönüyle de bakamayız. Aynı anda yaktıran, yıktıran, zulme zemin hazırladığı için belirledikleri yerli işbirlikçilerini yada hainler zümresinden oluşturdukları kuklaları da devreye soktuklarını görmeliyiz.
Bütün bu ve benzeri gelişmeler zamana yayılarak çözümsüzlük sürecine dönüştürüldükçe direnişlerin mimarı olan Müslümanlar için zaafiyet beklentileri içerisinde, emperyalist işgalciler propoganda imkanlarıyla farklı planlamalar da yapabilmektedir.
Ne yapılırsa yapılsın bilinmesi gereken ve asla vazgeçmeyeceğimiz ve temel duruşumuzda bizi güçlü kılan haklı olduğumuz, pazarlık konusu da yapılmayacak gerekçe ve gerçeklerimiz vardır:
• Çeçenistan’da yüzyıllara sari mücadelemiz vardır.
• Mücadelemize asıl rengini veren, Çeçen Halkı’nın Devlet olma talebidir.
• Meşru müdafaya dayalı olan bu direnişimiz asla inkıtaya uğramamıştır. Gerekirse kıyamete kadar sürecektir.
• Hiçbir güç Çeçen Cumhuriyeti İçkerya’nın meşruiyetini tartışamaz. Onu asla yok sayamaz.
• İşgal ettikleri Çeçenistan’da bu güne kadar Rus’lar istedikleri hiçbir sonuca ulaşamamıştır. Bundan böyle de ulşamayacaktır.
• Çeçen Bağımsızlık Hareketi Çeçen Halkı’nın çok güçlü olan iradesinin sonucudur. Bu güne dek Çeçen Devletine sahip çıkan ve dört Devlet Başkanını, binlerce komutan ve mücahidini şehid veren bu iradeyi dünya bir araya gelse dahi zayıflatamaz.
• Çeçen Cumhuriyeti İçkerya devleti ve bu devleti koruma mücadelesi dünyanın asla inkar edemeyeceği tarihi bir gerçekliktir.
• Çeçenistan konusunda Çeçen Cumhuriyeti İçkerya devleti dışında sunulan hiçbir projeyi ve programı kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.
• Ne Rusya’nın despotizmi ne de Putin’nin zulmü ne de yüzyıllarca süren rusizm Çeçen Halkı’nı Bağımsız Devlet olma talebinden vazgeçiremez.
Dünyanın büyük devletlerinin büyük hesapları, yeni dünya düzeni girişimleri olsa da Çeçenler kırk bin yıllık vatanlarını değiştirmiyecektir. Bugüne kadar var olma mücadelesini bundan böyle bağımsız ÇEÇEN CUMHURİYETİ İÇKERYA devleti eliyle sürdüreceklerdir.
Ya Rab
Kafirlerden ve kafirlere yanaşanlardan,
Şeytanlardan ve şeytanileşenlerden,
Ahmaklardan, zalimlerden ve tuğyandan sana sığınırız.
Sırat-ı müstakiminden bizleri ayırma.
Senin razı olduğun iman ile imanı kavi olanlardan kıl bizleri.(Amin)
Medet Ünlü
Çeçen Cumhuriyeti İçkerya Türkiye Fahri Konsolosu
Kaynak: Çeçenistan Bülteni Eylül 2009 sayısı
Tweet
Bir yanıt bırakın!