Birkaç ünlü insan hakları savunucusu, Çeçen diktatör Ramzan Kadirov’un Avrupa Birliği ülkelerinde “Çeçen Kültür Merkezi” olarak adlandırdığı büroları açmaya yönelik planıyla ilgili derin kaygılarını dile getirdi.

Grozny’deki kukla rejimin, Moskova’nın zımni rızası ile içlerinde Çeçen mültecilerin yoğun olarak yaşadığı Avusturya, Belçika, Fransa, Almanya ve Polonya’nın her birinde bu tür merkezler açmayı planlıyor.

İnsan hakları savunucuları Avrupa Birliği ülkelerinde bu denli büyük bir Çeçen diasporasının olmasının ardında yatan nedenin, Çeçenya’da şiddet, baskı, korku ve ihbar üzerine kurulan totaliter rejimin neden olduğunu hatırlattı. Aktivistler, Avrupa Birliği üyesi ülkelere çağrıda bulunarak kukla Kadirov’un temsilciliği olarak çalışacak bu yapıların kurulmasına izin vermemeleri çağrısında  bulundu.

Başvurunun altında, ABD’de yaşayan insan hakları savunucusu ve gazeteci Nadezhda Banchik; İsveç’teki Çeçen İnsan Hakları Merkezi’nin Başkanı Mayrbek Taramov; Etnik Temizliğe Karşı Boston Komitesi’nin Başkanı Viktoria Pupko; Fransa merkezli Uluslararası Barış ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Said Emin İbragimov ile şu anda Finlandiya’da ikamet eden gazeteci ve insan hakları savunucusu Yelena Maglevannaya’nın imzaları yer alıyor.

Başvuruda, “Tüm bağımsız kaynakların belgelediği gibi Moskova’nın kukla yöneticisi Ramzan Kadirov, fiziksel terör ve ahlaki yolsuzluk ile Çeçenlerin bir başka neslini yok etmeyi amaçlayan totaliter bir rejim yarattı” şeklinde bir ifadeye yer verilerek Anna Politkovskaya gibi saygın isimlerin yazdığı yazılara referans verildi. Ayrıca Avrupa Birliği üyesi ülkelere kendi topraklarında böylesi bir gücün ve şiddet kültürünün yayılmasını isteyip istemedikleri soruldu.

Cani Kadirov’un kültür merkezi olarak adlandırdığı temsilciliklerle, sadece Avrupa’daki Çeçen diasporasını karıştırmak, siyaseten aktif olan Çeçen mültecileri öldürmek, Avrupa Birliği üyesi ülkelere daha fazla Çeçen mülteciyi kabul etmemeleri için baskı yapmak ve vatanından kaçmayı başarabilen Çeçen mültecileri korkutarak geri döndürmeyi amaçlamakta olduğu başvuruyu imzalayan insan hakları savunucularınca vurgulandı.