Gösteri Duyurusu: Katillerini de Al, Öyle Git!

RF Devlet Başkanı Vladimir Putin, Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi toplantısı için 14 Ekim 2012 tarihinde Türkiye’ye yeniden ayak basıyor. Putin’in 2004 yılında gerçekleştirdiği ilk ziyaretinde de ilişkilerde stratejik derinlik aradığını ilan eden AKP hükümeti, yaşanan bütün olumsuzluklara ve Kafkas diasporasının tüm itirazlarına rağmen bu ısrarından vazgeçmiş değil. Biz de itirazlarımızdan vazgeçecek değiliz.
Vladimir Putin, iktidara geldiği 1999 yılında Çeçenya’da başlattığı katliam gibi savaşın ardından ülkesini hala demir yumrukla yönetiyor. Bir süre başbakan sıfatıyla sürdürdüğü iktidarı boyunca Putin, politikasında hiçbir değişikliğe gitmedi. İktidarda olduğu zaman süresince Rusya Federasyonu sayısız katliam, insan hakları ihlalleri, aydınlara yönelik suikast ve saldırılar, her türlü muhalefeti hedef alan baskı ve sindirme politikalarına teslim edildi. Bütün bunlara rağmen Erdoğan, Putin’i “Dost” olarak sıfatlandırıyor.
Diaspora, Putin’in işlediği suçları ilk ziyaretinde de yüzüne vurmuş ve AKP hükümetini, stratejik ortaklığın suç ortaklığı anlamına geleceği konusunda uyarmıştı. İktidarını korumak için Kafkasya’yı kaosa sürüklediğini, yaşanan can kayıplarından, pek çok suikast ve hak ihlalinden doğrudan sorumlu olduğunu o zaman da dile getirmişti.
Aradan geçen zaman zarfında Putin Kafkasya sabıkasına yeni kayıtlar eklemeye devam etti. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nce gerçekleştirilen şaibeli bir seçim süreci ardından tarihi Çerkes başkenti, soykırım mağduru Soçi’de kış olimpiyatları gerçekleştirmek için kolları sıvayan Putin, şehri Rus kimliğiyle dünyaya sunarak tarihini ve kimliğini yok etmeyi hedefleyen bir kampanya icra ediyor. Türkiye’de kurdurduğu bir cinayet şebekesi de bugüne dek 6 çeçen sığınmacıyı katledip, pek çoğunu da tehdit etti. Tehditlerini Soçi muhalefetini sürdüren aktivistlere de yönelten şebekeye yönelik ilgili makamlar tarafından bugüne dek atılmış tek bir adım söz konusu değil. Bu tutum, iki hükümet arasındaki ilişkinin niteliği konusunda kuşku uyandırmaya devam ediyor.
Biz, aşağıda adı yazılı olan örgütler olarak, bu ilişkinin niteliğine itiraz ediyoruz. Vatandaşı olduğumuz Türkiye Cumhuriyeti’nin, böylesine ağır suçlara imza atan bir iktidarla kol kola girmesini, egemenliğini tartışmaya açma pahasına topraklarında işlenen suçlara göz yummasını kabul etmiyoruz. Bu sebeple, tüm dostlarımızı ve diasporamızı 14 Ekim 2012 Pazar günü;
– Putin’e işlediği suçları ve Türkiye’de istenmediğini,
– AKP hükümeti’ne de, Rusya ile ilişkilerinin hukukî ve etik olarak sorgulanmaya muhtaç olduğunu,
hatırlatmak için Rusya Federasyonu İstanbul Başkonsolosluğu önünde gerçekleştireceğimiz basın açıklamasına katılmaya davet ediyoruz.
Kafkasya Forumu
Jineps Gazetesi
Kafkasevi
Çerkes Hakları İnisiyatifi
Tarih:14 Ekim 2012 Pazar
Saat:13:00
Buluşma Noktası:Taksim Tramway Durağı Önü
Basın Açıklaması: RF İstanbul Başkonsolosluğu Önü
AKP Hükümeti geldikten sonraki icraatler (kimsesiz bir millet, çeçenler-vedat yenerer, kitabından alıntılardır) :
Akp Hükümeti gelmeden önce: “Çeçenlerin biten ikamet süreleri uzatılıyordu. Ancak Tayyip Erdoğan’ın işbaşına gelmesiyle pasaportları uzatma işlemine son verildi. Ve süresi bitenler sınır dışı edildi. AKP öncesinde Çeçen olanlardan çıkış kapılarında fazla kaldıkları için ceza ücreti alınmıyordu. Tayyip Erdoğan bu uygulamaya da son verdi.”
“Çoğu zaman 1-2 milyar eski TL’yi bulan bu cezaları ödemeyenler derhal sınır dışı ediliyor. Bu şekilde sınır dışı edilenlerde bir daha uzun bir süre Türkiye’ye sokulmuyor. Onların geri gelmemeleri Akp’yi sevindiriyordu.”
“Rus pasaportu taşıyan Çeçenler’in pasaportları “sahte” iddiası ile uzun uzun incelemeye alındı. Bu kişiler fişlendi ve emniyette ifadeleri alındı. Amaç Çeçenlere cehennem azabı yaşatıp Türkiye’den gitmelerini sağlamak.”
“Akp bir insana hele bir müslümana yapılmaması gereken baskı ve zulmü NATO zirvesi öncesi, Türkiye’ye sığınmış Çeçenler’e yönelik olarak başlattı. Zirve öncesi, Çeçenler’in evlerine baskınlar düzenlendi ve onlarca Çeçen emniyete götürülerek günlerce göz altında tutuldu. Gerekçe olarak yaşayan ve nefes alan her Çeçen’in, zirveye gelmesi beklenen Putin’e suikast düzenleyebileceği endişesi söylendi. Çeçenlerin sığındığı kamplarda yaşayan sakat ve hasta Çeçenler bile bu uygulamadan nasibini aldı.”
“Türkiye Cumhuriyet tarihinin en ağır ve en kabul edilemez, onur kırıcı uygulaması Tayyip Erdoğan Hükümeti tarafından yapılmıştır. Şamil Basayev’in bir dönem korumalığını yapan, ancak hava saldırısında iki bacağını yitiren ve ağır yaralı getirildiği Türkiye’de hayata döndürülen bir Çeçen’in, İstanbul’daki Rus Konsolosluğu’na teslim edilmesidir. Pasaportu ve kimliği olmayan bu Çeçen’in kim olduğunu soran Rus konsolosluk görevlilerine, vicdanen rahatsız olan emniyet mensupları “kim olduğunu bilmiyoruz pasaportu ve kimliği yok. Belki siz biliyorsunuzdur” şeklinde bir cevapla Basayev’in koruması olduğunu gizlediler. Bunun üzerine Rus görevliler iki bacağı olmayan bu Çeçen’i araştırmayı düşünmediklerinden “bırakın gitsin, işimize yaramaz” diyerek serbest bırakmışlar. Türkiye Türkiye olalı, kendisine sığınan, sakat ve hasta birisini terörist diye hiçbir ülkeye teslim etmemiştir.”
“Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in 2-3 Eylül 2004 tarihlerinde Türkiye’ye yapacağı resmi ziyaret öncesinde 31.8.2004′te Rus interfaks ajansına demeç veren Başbakan Erdoğan, kritik konu Çeçenler için şunları söyledi: “Ülkelerimiz arasında bu konuda samimi bir diyalog geliştirilmesinden yanayız. Çeçenistan sorununun Rusya’nın toprak bütünlüğü ve anayasal düzeni çerçevesinde, barışçı yollardan, insan haklarınıda gözeten kalıcı bir çözüme kavuşturulmasını arzu ediyoruz.
Terörizme hiçbir koşulda müsamaha gösterilmemesi gerektiğini düşünen Türkiye, hertürlü terör eyleminide hiçbir şekilde tasvip etmemekte ve en üst düzeylerde kınamaktadır”
“Sözün özü şu: Bütün bu uzun uzun açıklamalardan anlıyoruz ki Başbakan Tayyip Erdoğan Çeçenler’in hak ve hukukunu, bölgede yaşanan Rus vahşetini artık görmek istemiyor Türkiye artık Rusya’nın çıkarları doğrultusunda açıklamalar yapmaya başladı. Türkiye’nin fahiş fiyattan aldığı doğalgaz için fiyat indirmeye gittiği Moskova’da, İsrail- Rusya ilişkilerinde arabuluculuk yaptığı ortaya çıktı. Peki gaz fiyatında bir indirim yapıldımı? Koca bir hayır!”
Bir yanıt bırakın!